Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı kadının evliliğinden pişman olduğunu belirtmesi ve bu durumun görgüye dayalı tanıklarca da ispatlandığı, ayrıca davalı kadının telefonda davacı erkeğe bağırması, sık sık özür dileyerek özür dilediği davaranış şeklini yeniden tekrarlaması boşanma davasının kabulüne götürecek düzeyde davranışlar olsa dahi, davalı kadının boşanmak istememesi ve tanıkların ifadeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde evliliğin üzerinden kısa bir zaman geçmesi, kişilerin olayların akabinde fevri karar verebilecek iken sonrasında daha sakin düşünebileceği, evliliğin bir anlık öfke ile bitirilmeye çalışıldığı, davalı tanıklarının anlatımlarında taraflar arasında geçimsizlik olduğuna dair görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı gözetilerek boşanma davasının reddi ile tarafların 1 yıl süre ile ayrılıklarına dair hüküm kurulmuş olup hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiştir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesince; evliliğin kuruluşunda davacının rızası olsa dahi, evliliğin kurulma şekli nazara alındığında davalının evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukların farkında olmadığı, sorumsuzca davrandığı, davacıya müşterek ev açma teşebbüsünde bulunmadığı gibi makul olan şekliyle ailesi yanında da bırakmadığı, akrabalar arasında gezdirdiği, bakımını ve geçimini sağlamadığı, herhangi bir yerde çalışmadığı, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları taşımadığı, davacı kadının da evlilikte rızasının olduğu, ancak evliliğin kuruluş şekli nedeniyle aile ve toplum baskısı hissettiği için müşterek yaşamı terk ettiği, davalının davranışlarından kaynaklı olarak hayal kırıklığına uğradığı, erkeğin ağır kusurlu olduğu kanaatiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere aylık 300 TL tedbir nafakası ödenmesine, yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 5.000...

    Buna göre erkeğin karşı davasındaki talebinin 4721 sayılı Kanun’un 145 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan mutlak butlanla evliliğin iptali sebebine dayandığının kabulü ile delillerin değerlendirilmesinin bu yönde yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2. Kabule göre de; Davalı-karşı davacı erkeğin terditli olarak talep ettiği evliliğin iptaline ilişkin davanın sonucunun boşanma davasını etkileyecek olduğundan bu davanın tefrik edilerek bekletici mesele yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır. VI....

      Aile Mahkemesinin 2009/726 esas, 2010/459 karar sayılı boşanma ilamıyla boşanmış oldukları anlaşılmaktadır. Evlilik birliği boşanma hükmüyle sona erdiğinden; varlığı evliliğin devam etmesine bağlı olan aile konutu özelliği Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki koruma kapsamından çıkmıştır. Bu nedenle, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin ve satış işlemlerinin iptali talebiyle açılan davanın konusu kalmamıştır. Bu taleplerle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar oluşturulması gerekirken yazılı şekilde "davanın reddine" şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.(HMUK. md. 438/7) SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkartılıp yerine "Davacı ile davalılardan ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma- Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından reddedilen boşanma davası ile kadının kabul edilen ziynet eşyası alacağı yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise reddedilen boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadınının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece; davalı-davacı kadının, dava dilekçesinde "Eşinin belki düzeleceği umuduyla ortak çocuk için evliliğin devamı konusunda elinden geleni yaptığını" belirtmesi ve tanık İdris'in "Dava açıldıktan sonra tarafları bir araya getirmeye çalıştım....

          Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının boşanma davasını islah ederek nisbi butlan nedeniyle evliliğin iptaline dönüştürdüğünün ve nisbi butlan nedeniyle evliliğin iptali koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.12.2010 (Çrş)...

            KARŞI OY Davalı kocanın hastalığı sebebiyle 7-8 yıldır davacı ile davalı arasında cinsel ilişki kurulamaması yüzünden davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkeme davalı kocanın şeker hastalığı sebebiyle erektil işlev bozukluğunun var olduğunu kabul etmekle beraber evliliğin iyi ve kötü günde birlikte olmayı gerektirdiğinden “evlenmeden sonra” oluşan bu hastalığın boşanma sebebi sayılamayacağı gerekçesiyle davanın “reddine” karar vermiştir. Değerli çoğunluk davacı kadın tarafından temyiz edilen hükmün “onanmasına” karar vermiştir. Devletler, hukuk politikasında boşanma sebeplerini belirlerken dayanacağı ilkeleri kendi toplumunun özelliklerini temel alarak saptamaktadır. Türk Boşanma Hukukuna yön veren “temel ilkeler” beş grupta toplanmaktadır: "İrade ilkesi", "kusur ilkesi" "evlilik birliğinin sarsılması ilkesi", (EGGER, s. 145-148, ...-Aile, s. 183-186.)...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından, her iki boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İncelenmesi gerekli görülen ... 2. Aile Mahkemesinin 2011/852 esas, 2013/730 karar sayılı evliliğin iptali davası dosyasının eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahalli mahkemsine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi.17.06.2015(Çrş.)...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki evliliğin tespiti istemine ilişkin davada ... 2. Aile ve 1. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, T.M.Y.nın 134. maddesi uyarınca evliliğin tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı ... ... 1991 yılında ... Belediyesi evlendirme memuru önünde evlendikleri, üç çocukları olduğu; belediye tarafından evlenmesi nüfus müdürlüğüne bildirmediğinin iddia olunduğu, bu durumun ... ... ölümü anında ortaya çıktığı, çocukların ... ... babası tarafından baba hanesine nüfusa kaydedildiği, annelerin ..., babalarının ... olarak yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacının talebi evliliğin tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla, T.M.Y.nın 134. maddesi kapsamında bulunan uyuşmazlığın T.M.Y.'...

                  Dosya arasına giren bilgi ve belgelere göre, davacı ile davalının geleneklere uygun olarak nişan ve düğün merasimi ile gerçekleştirdiği evliliğin 9 yıl sürdüğü, evlilik birliği devam ederken ....doğduğu, boşanma davası sürecinde 4-5 ay ayrı yaşadıkları, boşandıktan sonra da bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Davacı, nesebin reddi davasında çocuğun kendisinden olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş bu beyanını tekrarlamıştır. Dosyada davacının nesebin reddi davasından önce çocuğun başka birinden olduğunu bildiği yönünde bilgi ve belge bulunmamaktadır. Dinlenen tanık anlatımlarındaki, davalı ile dava dışı... isimli kişi arasındaki ilişkiyi davacının bilmesi gerektiği biçimindeki varsayım da doğru değildir. Öte yandan 9 yıl süren evliliğin anlaşmalı yapıldığı iddiası da dosya kapsamına ve olağan hayat koşullarına uygun düşmemektedir....

                    UYAP Entegrasyonu