Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/12/2022 Tarih 2022/339 Esas 2022/373 Karar sayılı kararına karşı, davalı vekili tarafından İstinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; küçük Bedriye'nin 14/10/2006 tarihinde Bodrum Devlet Hastanesi'nde dünyaya geldiğini, davacı Osman'ın çocuk 25 günlükken memleketi olan Kırıkkale' ye giderek doğuma ilişkin belgeleri sunarak çocuğun nüfus kaydını oluşturduğunu, nüfus memurlarının hatası sebebiyle küçüğün doğum tarihinin 10/01/2007 olarak yazıldığını, yanlışlığın davacılar tarafından önemsenmediğini ve uzun bir süre bu konuda herhangi bir müracaatta bulunulmadığını, hastanede doğduğunu ve kayıtların celp edilirse davada haklılıklarının anlaşılacağını, doğru şekilde kayıt edilseydi dava tarihinde 16 yaşını doldurmuş olacağını, hukuki muamelelerde sorunlar yaşadıklarını, evlenmeye izin verilmesine ilişkin...
OLAY VE OLGULAR Mahkeme, "...Olay tarihinden önce sanığın kız kardeşi ... ile mağdurenin aynı tekstil atölyesinde çalıştıkları, bu vesile ile mağdurenin sanık ile tanıştığı, duygusal anlamda arkadaşlık yaptıkları, arkadaşlıklarının ilerlemesi ile evlenmeye karar verdikleri ve düğün yapılıncaya kadar sanık ve ailesinin yaşadığı evde kalmaya karar verdikleri, mağdurenin bu şekilde sanığın yanında kalmaya başladığı, sanık ...'nin annesi olan sanık ...'...
CEVAP Davalı cevabında özetle; davacı ile aralarında yaptıkları hisse devir sözleşmesi ile çekişme konusu taşınmazın 1/2 hissesini 100.000 TL bedel ödeyerek satın aldığını, senete karşı tanıkla ispat yasağı nedeniyle davacının iddialarını tanıkla ispatlayamayacağını, davacının kendisini evlenme vaadiyle kandırdığını, devir sözleşmesinde miktarın davacının talebi üzerine 50.000,00 TL gösterildiğini, davacının evlenmeye yanaşmadığını, kendisine kötü davrandığını, evden yolladığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/12/2020 tarihli ve 2018/526 E. 2020/572 K. sayılı kararıyla, hile iddiasının ispatlanamadığı ve davalının yemin eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2....
Davalı, davacı ile evlenmeye yönelik bir arkadaşlıklarının olduğunu, davacının hastalanması üzerine kendisinden borç para istediğini, çeşitli tarihlerde davacıya borç paralar gönderdiğini, davacının aldığı borçları iade etmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.. 2-Her ne kadar davalı karz akdinden dolayı alacaklı olduğunu ispat için herhangi bir yazılı delil ibraz edememiş isede, davalı cevap dilekçelerinde bilcümle yasal delil demekle yemin deliline de dayandığı anlaşılmakta olup, bu itibarla davalıya, karz akdini ispat zımnında davacı tarafa yemin yöneltme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir....
Asliye Ceza Mahkemesinin 27.10.2015 tarihli ve 2015/465 esas, 2015/493 sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak; Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 230/5. maddesinin Anayasa'nın 174. maddesi ile koruma altına alınmış olan 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun medenî nikah ile ilgili hükmünü koruyarak bu hükmü ihlâl eden eylemleri yaptırım altına aldığı, ancak söz konusu maddedeki evlenme akdi olmaksızın dinsel törenle evlenmeye ilişkin düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'nin 27.05.2015 tarihli ve 2014/36 esas, 2015/51 sayılı kararı ile iptal edilmesi sebebiyle sanığın eyleminin karar tarihi itibariyle suç olmaktan çıkartılması karşısında, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 26.04.2016 gün ve 2397 sayılı Kanun Yararına Bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2016...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d, 43, 62, 52/2, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmü katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Katılan ... ile kendisini bekar olarak tanıtan sanık ...’in 2008 yılında tanıştıkları, sanığın bir müddet sonra katılanı ikna edip evlenmeye karar verdikleri, bu karar neticesinde ... ... konutlarında ev baktıkları, katılanın anne ve babasının da yakınlarında oturması için bu konutlardan iki daire satın aldığı, ancak kızının okuluna uzak olması ve bu nedenle orada oturmak istememesi üzerine, katılanın ......
KARŞI OY: Sanık mağdureyi evlenmek için ve evlenmeye ikna maksadıyla kaçırdığını beyan etmiş. Ancak mağdureyi kaçırdıktan sonra mağdureye cinsel anlamda hiç bir söz ve davranışta bulunmamıştır. Amacının cinsellik taşıdığına dair başka bir delilde bulunmamaktadır. Bu durumda sanığın evlenme amacının içinde cinsellikte vardır, bu nedenle eylem cinsel amaçla gerçekleştirilmiştir varsayımıyla sanık hakkında TCK'nın 109/5. maddesinin uygulanması suç ve ceza içeren hükümlerin kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanması olur ki bu TCK'nın 2. maddesine aykırılık oluşturur. Bu nedenle kararın bozulması gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Aynı iş yerinde çalışırken tanışıp duygusal anlamda arkadaşlık kuran ondokuz yaşı içerisindeki sanık ile ondört yaşındaki mağdurenin, öncelikle anlaşarak evden kaçtıkları, devamında evlenmeye karar verdikleri ve ailelerinin de katılımı ile düğün yaparak evlendikleri ve mağdurenin rızası ile birden fazla cinsel ilişkiye girdikleri, mağdurenin hamile kalması nedeniyle hastaneye giderek muayene...
yi getirip götürdüğü, aralarında evlenmeye karar verdikleri, bu nedenle katılanın evleneceğini düşünerek Emine'ye toplam 40.000 TL masraf yaptığı ve para verdiği, sanık ...'nin daha sonra katılanın aldığı eşyalar ve paralarla birlikte terk ettiği, Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu raporları göz önüne alındığı sanıkların birbirleriyle uzunca bir süre görüşmelerinin bulunduğu, bu suretle sanıkların dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda; 1)Sanık savunmaları, sanık ...'in aşamalardaki farklı beyanları, katılan ve tanıklar beyanları, sanıklar arasındaki telefon görüşme tutanakları ile dosya kapsamına göre sanık ...'...
Tarafların iki sene nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle davacının davalıya verdiği 9.750.000.000 Tl.nın ve yaptığı harcamaların meşru olmayan bir maksadın istihsali için verilmiş bir paradan ibaret olduğunu kabul zarureti vardır. Bk.nun 65. maddesine göre gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri alınması mümkün değildir. Nişanın bozulmasında hediyelerin iadesi ile ilgili hükümlerin burada kıyasen uygulanması yoluna gidilerek davanın kısmen kabulünde isabet yoktur. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şeklide davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....