Aile Mahkemesi'nden verilen 28.05.2013 gün ve 1063/390 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, 1986 yılında evlenen tarafların 2006 yılında yabancı mahkeme kararı ile boşandıklarını, boşanma sırasında davalının mal varlığını gizlemesi nedeniyle denkleştirme yapılamadığını, evlilik boyunca çalışan vekiledenin kazancını davalıya verdiğini, bu şekilde müşterek elde edilen gelirin bir kısmının davalı adına... Bankası ve ... Bankası'nda açılan hesaplarda değerlendirilirken bir kısmı ile ......
Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 30.03.1961 doğumlu olup da daha önceden boşandığı eski eşiyle 19.11.2002 tarihinde yeniden evlenen davacının, 19.10.2009 tarihi itibariyle ikinci kez boşanmasını takiben, 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olup da 30.06.1997 tarihinde vefat etmiş olan babası üzerinden hak sahibi sıfatıyla 06.11.2009 tarihinde davalı kuruma yaptığı ölüm aylığı talebine, davalı kurumca yapılan soruşturma ile 11.05.2010 tarihli rapor sonrasında davacının halen eski eşiyle birlikte yaşadığının belirlenmesi nedeniyle olumsuz cevap verilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. 5510 sayılı Kanunun 56'ncı maddesinin...
Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde; 2003 yılında evlenen tarafların 2009 yılında boşandıklarını evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına tescil edilen ... plaka sayılı aracın değerinin tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 24.05.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 6.375,00 TL artırmıştı. Mahkemece boşanma kararının kesinleştiği tarihi ile ıslah tarihi arasında 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden 1.000 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline, ıslah ile artırılan kısmın reddine karar verilmesinden sonra, davacı vekilinin temyizi üzerine, Daire'nin 15.10.2012 tarih ve 2012/ 5393-9202 Esas ve Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili, süresinde karar düzeltme isteğinde bulunmuştur....
Aile Mahkemesi'nden verilen 19.07.2012 gün ve 595/609 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili dava dilekçesinde; 1989 yılında evlenen davacı ve davalı arasında boşanma davası bulunduğunu, davacının hemşire olup, davalının pratisyen hekim olduğunu, evlilik birliğinin devamında kooperatif yolu ile ... ada 1 parsel 24 blok 3 numaralı bağımsız bölümün tapuda davalı adına kayıtlı olduğunu açıklayarak davacının çalışmasından kaynaklanan 1/2 katkısı nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin davalından tahsiline karar verilmesini istemiş, 04.06.2012 tarihli dilekçesiyle talebini 31.120,00 TL olarak ıslah etmiştir....
Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili dava dilekçesinde; 1991 yılında evlenen tarafların 2009 yılında boşandıklarını, davacı kadının muhtelif zamanlarda ev dışında ve evde yapmış olduğu çalışmalarla evlilik birliği içinde 3302 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı betonarme binanın yapımında katkısı bulunduğunu açıklayarak 40.000,00 TL katkı payının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, dava konusu binanın davalı tarafından evlilik öncesi edinilen taşınmazın satımından elde edilen para ile yapıldığını, davacının evlilik tarihinden taşınmazın edinildiği tarihe kadar 4 çocuk doğurması nedeniyle katkısı mümkün olamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Somut olaya gelince; davacının murisin ilk eşinden oğlu olduğu, aynı eşten murisin dava dışı 4 çocuğu daha bulunduğu, davalının ise murisin ikinci eşi olduğu, 30.08.1999 tarihinde murisle evlenen davalının 20.10.2008 tarihinde murisin ölümüne kadar birlikte yaşadıkları, murisin 1931 doğumlu olup, son 5-6 yılında hasta olduğu, çekişme konusu taşınmazın ikinci eş davalıya temlikinin bakım koşuluyla yapıldığı, davalının dosya kapsamı ve tanık beyanları ile akitten doğan bakım ödevini yerine getirdiği, murisin sağlığında bakım görevinin yerine getirilmediği iddiasıyla dava da açmadığı, ayrıca, 05.10.2007 tarihli ... köyü muhtarlığına hitaben yazdığı yazısında murisin, bugüne kadar kendisine bakan ve halen de bakmakta olan davalıya dava konusu evini devrettiğini, 15 milyar para aldığını, taşınmazda çocuklarının hak iddia etmesini istemediğini belirttiği görülmektedir....
Hakkında verilen boşanma kararı 12.01.2004 tarihinde kesinleşen ve 12.07.2012 tarihinde aynı kişi ile tekrar evlenen davalıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı ve tekrar evlendiği eşiyle ayrı olunan dönemde fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 18.10.2008 – 17.08.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği ve davalının yetim aylığının kesildiği, ilgili alacağın davalıdan talep edildiği,mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle...
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının babasının 13.08.1994 tarihinde öldüğü, 21.03.1986 tarihinde evlenen davacının ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi' nin 28.06.2004 tarihinde kesinleşen 28.04.2004 tarih ve 2004/230-1136 E.K. sayılı kararı ile anlaşmalı boşanma hükümlerine göre boşandığı, davacıya davacıya 09.07.2004 tarihli talebine istinaden ölüm aylığı bağlandığı, davacının boşandığı eşi ile 01.12.2010 tarihinde tekrar evlendiği, 15.02.2012 tarihli . Kontrol Memurluğu Raporu" doğrultusunda davacının boşandığı eşiyle birlikte fiilen yaşadığının belirlenmesi üzerine aylığının 23.10.2008 tarihi itibariyle kesildiği, 23/10/2008- 22/05/2011 süresi 11.426,28 TL evlenme yardımı da dahil olmak üzere yersiz ödenen toplam 28.475,74 TL' nin borç çıkartıldığı, davacı ve eşinin yaşadığı belirtilen... adresindeki konutun yeraldığı apartmanın yönetici ve bekçisi ile komşuların.......
HD 2015/1360-3281, 2015/1591-4537) Diğer taraftan, 4721 sayılı Kanunun 292 ve 293. maddeleri uyarınca, evlilik birliği dışında doğan çocuk, anne babanın sonradan evlenmesi halinde eşlerin, evlilik akti sırasında ya da sonradan bildirimde bulunması kaydıyla evlenen anne-babanın hanesine kaydedilecektir. Bu nedenle, anne-babanın, çocuğun doğum tarihinde evli bulunmamakla birlikte sonradan evlenmiş olmaları durumunda; babanın bildirimde bulunması (Başka bir anlatımla, çocuğun kendi çocuğu olduğunu bildirmesi) ya da davada davacı olarak taraf bulunması halinde, ortada soybağı yönünden çözülmesi gereken bir ihtilaf kalmadığı için bu davanın da müstakilen “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davası olarak kabul edilmesi usul ekonomisinin gereğidir. Somut olaya gelince; dosya içinde mevcut nüfus kayıtlarından, anne-baba adının değiştirilmesi talep edilen ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 11.09.2012 gün ve 127/529 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili 31.05.2003 tarihinde evlenen davacı ve davalının 2011 yılında boşandıklarını evlilik birliği içinde davalı adına tescil edilen ........ plaka sayılı aracın bulunduğunu açıklayarak, 7.500 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, tarafların ........ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/ 307 Esas, 390 Karar sayılı dosyasında düzenlenen protokol gereğince davacının katılma alacağı isteğinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu bildirmiş ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, boşanma davasında protokol düzenlendiğinden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....