Diğer taraftan, anılan Kanunun 305. maddesinin 2. fıkrasında; evlat edinmenin herhalde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi gerektiği belirtilmektedir. Aynı Kanunun 316. maddesinin 3. fıkrasında ise; "evlat edinenin alt soyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir." hükmü yer almaktadır. İncelenen dosyada bulunan davacıya ait nüfus kayıt örneğinden, davacının oğlu M… ….. haricinde de çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, evlat edinenin diğer çocukları dinlenmeden, evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri değerlendirilmeden, evlat edinmenin bu çocukların yararlarını hakkaniyete aykırı bir biçimde zedeleyip zedelemeyeceği konusunda yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
i evlat edinmesine karar verildiğini, ancak anılan evlat edinme kararının mal kaçırma amaçlı olarak yapıldığını ve bu nedenle yok hükmünde olduğunu, muris ...'ın 07.01.2015 tarihinde vefat ettiğini, evlat edinme kararının kanunun aradığı şartları taşımadığını, gerekli araştırmalar yapılmadan karar verildiğini, evlat edinilenin muris ile değil kendi anne babasıyla yaşadığını, davalının evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmadığı ve eğitilmediğini, ...'...
Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir. Aynı Kanunun 305. maddesinin ikinci fıkrasında da “ “Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir.” ” hükmüne yer verilmiştir. Dosyada mevcut nüfus kaydına göre davacının çocuklarının, yukarıda sözü edilen hükümler uyarınca tavır ve düşünceleri ile yararlarının değerlendirilemediği görülmüştür....
Bakanlar Kurulu, Tüzükle Küçüklerin evlat edinilmesinde aracılık faaliyetlerini yürütme yetkisini, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Kurumuna vermiştir. (Tüzük m. 3) Tüzüğün genel gerekçesinde “Tüzük hükümlerinin sadece korunmaya muhtaç küçüklerin evlat edinilmesiyle sınırlı olmadığı, korunmaya muhtaç olmayan küçüklerin evlat edinilmesinin de Tüzüğün kapsamında olduğu" belirtilmektedir. Tüzüğün yasal dayanağını oluşturan Türk Medeni Kanununun 320. maddesinde yer alan düzenleme emredici niteliktedir. İster kurumda koruma altına alınmış (korunmaya muhtaç) olsun, isterse koruma altında bulunmasın, küçüklerin evlat edinilmesinde aracı kuruma başvuru ihtiyari değil, zorunludur. Diğer bir ifade ile, Tüzüğün yürürlüğe girmesiyle, bir küçüğü evlat edinmek isteyenler , aracı kuruma başvuruda bulunmaksızın ve kurumun aracılık faaliyetini harekete geçirmeksizin doğrudan mahkemeye evlat edinme başvurusunda bulunamazlar. Davacı, evlat edinmek için önce aracı kuruma başvurmalıdır....
Mahkemece ananın davada taraf olmasının sağlanması, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesine aykırı olarak eksik hasımla davanın sonuçlandırılması, 2-Kabule göre de; aynı Yasanın 316.maddesine göre, evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir. Araştırmada, özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması ve 305. madde uyarınca da evlat edinmenin her halde küçüğün yararına olması gerekir. Mahkemece, bu yönde araştırma ve inceleme yapılmadan taraf beyanları ve zabıta soruşturması ile yetinilerek karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
Medeni Kanununun 320. maddesine dayanılarak çıkarılan “Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük” 15.3.2009 tarihinde yürürlüğe konulmuş , dava bu tarihten sonra 9.11.2009 tarihinde açılmıştır. Bakanlar Kurulu ,Tüzükle küçüklerin evlat edinilmesinde aracılık faaliyetlerini yürütme yetkisini , Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna vermiştir. (Tüzük m. 3) Tüzüğün genel gerekçesinde “Tüzük hükümlerinin sadece korunmaya muhtaç küçüklerin evlat edinilmesiyle sınırlı olmadığı , korunmaya muhtaç olmayan küçüklerin evlat edinilmesinin de Tüzüğün kapsamında olduğu” belirtilmektedir. Tüzüğün yasal dayanağını oluşturan ... Medeni Kanununun 320. maddesinde yer alan düzenleme emredici niteliktedir. İster kurumda korunma altına alınmış (korunmaya muhtaç) olsun , isterse koruma altında bulunmasın , küçüklerin evlat edinilmesinde aracı kuruma başvuru ihtiyari değil , zorunludur....
Türk Medeni Kanunu'nun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildiğine göre, ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden, açılan davanın bu nedenle reddi yerine yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir. Ancak davanın reddedilmesi sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca, hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
tarafından evlat edinildiğini, ... ve ...'ın dört yaşından beri kendisine annelik ve babalık yaptıklarını, nüfus kaydında ana baba adı ve soyadı olarak onların adlarını ve soyadlarını görmek istediğini ileri sürerek ana adının ..., baba adının ... kızlık soyadının da ... olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiş; mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 314. maddesinin 4. ve Nüfus Yönetmeliğinin 105. maddesinin 4. fıkrasına göre, eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları yazılacağı hükme bağlanmış; 15.03.2009 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Fa...yetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzüğün 20. maddesinin dördüncü bendinde, aynı hüküm tekrar edilerek tek başına evlat edinilmesi h...nde de aynı yöntemin uygulanacağı düzenlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ...'...
ın, ... tarafından evlat edinilmesine izin verildiği ancak evlatlık sözleşmesinin dosyaya ibraz edilemediği, noter kayıtlarında mevcut olmadığından celbinin sağlanamadığı anlaşılmaktadır. Evlat edinme işleminin gerçekleştirildiği belirtilen tarih itibariyle yürürlükte bulunan 743 sayılı Kanunun 256/1. maddesi "Evlat edinme, evlat edinenin oturduğu yer sulh hakiminin izni üzerine yapılacak resmi bir senetle olur ve evlat edinme doğum kütüğüne yazılır" hükmü dikkate alındığında, evlat edinme işlemi 743 sayılı Kanun zamanında yasaya uygun olarak tamamlanmamış, geçerliliği ispat edilememiştir. Açıklanan nedenlerle davanın reddi yerine doğru bulunmayan gerekçeler ile kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Kaldı ki mahkemelerce, idareyi, idari bir işlem yapmaya zorlayıcı tescil kararı verilemeyeceğinden, davanın bu nedenle de kabulü doğru görülmemiştir....
Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirilme işlemi tamamlandığına göre; ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davasında değerlendirilmesi gerektiğinden açılan davanın bu sebeplerle reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir....