TEMYİZ EDEN: Davacı vekili Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava evlat edinme isteğine ilişkindir. Davacı A… ….. S… ….. vekili, davacının eşi İpek ile olan evliliğinden çocuğu bulunmadığını, evlat edinilmek istenen E… …..'in davacının yeğeni olduğunu ve yıllar önce annesinin vefat ettiğini babasının da başkasıyla evlendiğini, davalının 5 yıldır davacı ve eşi ile aynı hanede yaşadığını, davacının evlat edinme istemine davacının eşinin de muvafakat ettiğini ileri sürerek davalı E… ….. 'in davacı tarafından evlat edinmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemenin "TMK.nun 306.maddesine göre eşler ancak birlikte evlat edinebilirler. Davacı evli olup eşi davacı olmamış, TMK 308.maddesine göre de davacının eşi İ… ….....
Kanun bu düzenleme ile devletin koruması altına alınmış olan küçüğün, evlat edinilmek üzere koruyucu aile yanına yerleştirilmesinden önce rızasının aranıp aranmaması sorununun çözülmüş olmasını, bu amaçla yerleştirmeden sonra evlat edinme amacıyla küçüğü yanlarına almış olan ailenin evlat edinme davasında rıza eksikliğine dayalı bir red kararıyla karşılaşmamasını istemiştir. Küçük, tüzük hükümleri gereğince evlat edinme amacıyla yerleştirilmiş ise rızanın aranıp aranmama kararı artık evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir. Somut olayda, küçük, henüz tüzük hükümlerine göre evlat edinme amacıyla bir yerleştirme işlemine tabi tutulmadığına göre aracı kurum evlat edinmede rızanın aranıp aranmaması kararını isteyebilir....
Dosya içerisinde mevcut nüfus kayıtlarından evlat edinilmek istenen T3 15/07/1963 doğumlu olduğu ve Devrek Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/09/1992 kesinleşme tarihli kararı ile davacının ablası olduğu anlaşılan 01/04/1932 doğumlu Müzahet Dankaz tarafından evlat edinildiğinin anlaşıldığı, mevcut durumda 29 yaşındayken Müzahet Dankaz tarafından evlat edinildiği anlaşılan davalının TMK 313/2- 3 maddeleri uyarınca yeniden evlat edinilmesine yasal olanak bulunmadığı (daha önce evlat edinilmiş olmama koşulu - çoklu evlat edinme yasağı) anlaşılmakla davanın reddine ilişkin kararın sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Devrek 2....
Evlat edinen T4 davacının halasıdır. Dul ve çocuksuz olması nedeniyle evlatlık ilişkisinin kaldırılması durumunda davacı mirasçı olabilecektir. Davacının bu davayı açmakta hukuki yararı vardır. Evlat edinen T4 davalıyı Kayseri 1. Aile Mahkemesi'nin 2005/750 Esas, 2005/797 Karar sayılı ilamı ile evlat edinmiştir. Yukarıda da bildirildiği üzere evlat edinen T4 dul ve çocuksuzdur. Evlat edinin TMK.nun 313. maddesi doğrultusunda açık muvafakati alınacak alt soyu bulunmamaktadır. Evlat edinme davasında evlat edinenin mirasçısı olabilecek kişilerin muvafakatinin alınmaması eksiklik yada usulsüzlük değildir. Davacı, evlat edinen T4 evlat edinme tarihinde bir çok hastalığının bulunması nedeniyle akıl sağlığının yenide olmadığını iddia etmiş ise de celp edilen tedavi evrakları ve tanık anlatımları uyarınca bu iddiasının yerinde olmadığı sabittir....
Evlat edinen T4 davacının halasıdır. Dul ve çocuksuz olması nedeniyle evlatlık ilişkisinin kaldırılması durumunda davacı mirasçı olabilecektir. Davacının bu davayı açmakta hukuki yararı vardır. Evlat edinen T4 davalıyı Kayseri 1. Aile Mahkemesi'nin 2005/750 Esas, 2005/797 Karar sayılı ilamı ile evlat edinmiştir. Yukarıda da bildirildiği üzere evlat edinen T4 dul ve çocuksuzdur. Evlat edinin TMK.nun 313. maddesi doğrultusunda açık muvafakati alınacak alt soyu bulunmamaktadır. Evlat edinme davasında evlat edinenin mirasçısı olabilecek kişilerin muvafakatinin alınmaması eksiklik yada usulsüzlük değildir. Davacı, evlat edinen T4 evlat edinme tarihinde bir çok hastalığının bulunması nedeniyle akıl sağlığının yenide olmadığını iddia etmiş ise de celp edilen tedavi evrakları ve tanık anlatımları uyarınca bu iddiasının yerinde olmadığı sabittir....
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden davacı ...’nin, küçük ....’yi 22.11.2008 tarihinde evlat edindiği anlaşılmaktadır.Sözü edilen yasa ve yönetmelik hükümleri gereğince evlat edinilen küçüklerin anne ve baba adlarının değiştirilebilmesi izni ancak eşlerin birlikte evlat edinme hallerine sınırlı olmak üzere tanınmış olmakla, evlat edinme tarihinde boşanmış olan davacının tek başına bu hakkı kullanamayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Yasal düzenleme göz önüne alındığında çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildikten sonra davanın açılması halinde anne ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekir....
(HUMK. md. 23) Evlat edinme davaları “münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan işlerden” değildir. Hakimin bu davalarda res’en hareket etme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Mahkemenin evlat edinme kararı vermeden önce, yasanın 316. maddesi gereğince “kapsamlı bir araştırma yapmakla yükümlü “ olması, bu davaları “iki tarafın arzusuna tabi olmaktan” çıkarmaz. Kanun koyucu, evlat edinme kararı için, evlat edinenin oturma yeri, birlikte evlat edinmelerde eşlerden birinin oturma yeri mahkemesini yetkili kılmakla; kişilerin, en yakın, en kolay ve en ucuz şekilde erişebilecekleri mahkemenin fiilen oturdukları yer mahkemesi olduğu düşüncesinden hareket etmiş, evlat edinme başvurusunda bulunanlara bu suretle erişebilecekleri mahkeme bakımından kolaylık sağlamıştır. Amaç bu olunca, 315/1. maddedeki yetki kuralının, kamu düzenine ilişkin ve “kesin yetki” olduğu söylenemez ve hakim yetkili olup olmadığını resen gözetemez. İşin esasının incelenmesi gerekir....
Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildiğine göre ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden açılan bu davanın reddi yerine kabulü doğru görülmemiştir....
Aynı kanunun 316. maddesine göre de, evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilebilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir....