Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava; kira sözleşmesinden kaynaklı menfi zararın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 301. maddesi uyarınca; kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu'nun 112. maddesine göre; " Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür." Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olabileceği gibi menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır....

    Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olmuştur. İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir....

    Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi (yaklaşık ispat) yeterli kabul edilmektedir. Davacı vekilince, taraflar arasındaki maske satış sözleşmesinin davalı yanca koşulları çerçevesinde ifa edilmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığı ileri sürülmüş, bu kapsamda müspet ve menfi zararların tahsili ile manevi tazminata karar verilmesi istemli eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davacı yanın iddia ettiği müspet ve menfi zarar alacağının doğup doğmadığı, varsa miktarı konusu bu aşamada ispata muhtaç bulunduğundan, ayrıca yargılamanın ilerleyen aşamasında değişen delil durumuna göre, yargılamanın her aşamasında mahkemece ihtiyati haciz talebinin yeniden değerlendirileceği gözetildiğinde, dava dosyasının bulunduğu aşaması itibariyle ihtiyati haciz talebinin reddi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir....

      alınarak davacı karşı davalı tarafa ödenmesi gerektiği, davalı karşı davacının karşı davası ile gecikme cezası nedeniyle bakiye sözleşme bedelinin ödenmediği yolundaki savunmaları ve sözleşmeyi aşan müspet ve menfi tazminat taleplerine gelince; taraflar arasında yapılan sözleşmedeki süre aşımına ilişkin itirazların projenin onay tarihinden sonraki yasal sürede yapılmamış olması nedeniyle karşı davacının gecikme cezası isteminin yerinde olmadığı, bakiye sözleşme tutarını davacı karşı davalıya ödemesi gerektiği, yine sözleşmeyi aşan müspet ve menfi zararlarını usulünce ispatlayamadığı" gerekçesiyle davanın kabulüne, işi aşan proje bedeli 132.851 TL ile iş bedelini olarak 24.000 TL'nin tahsiline, karşı dava ve birleşen davanın reddine karar vermiştir....

        ın davalı şirket tarafından fiilen işletilmeye devam ettiğini, davalı şirketin önceki dönemlerde dahil olmak üzere 2022 yılına ait otel cirosu üzerinden hesaplanan kar payı ödemelerini yapmadığını ve temerrüde düştüğünü, ödenmesi gereken kar payının her dönem için ayrı ayrı temerrüt tarihlerinden itibaren yasaya uygun faizi ve munzam zarar bedelleri ile birlikte özleşmeye uygun olarak aylık %2,5 gecikme faiz bedelinin de tahsili gerektiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile, davalı şirket tarafından franchise sözleşmesinden kaynaklı davacı şirkete ödenmesi gereken davalı şirketin 2022 yılına ait cirosu üzerinden hesaplanan kar payının yasaya ve sözleşmeye uygun temerrüt faiziyle beraber tahsili için şimdilik 1.000 TL ile davacı şirketin uğramış olduğu tüm zararların tazmini ve taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen cezai şart için şimdilik 1.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 HMK, 6098 Sayılı TBK 3. Değerlendirme Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. Mahkemece konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331. maddesine göre; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir....

            Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklı olarak açılan imalat bedeli alacağı ile müspet ve menfi zarar tazminine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ile davalı adi ortaklık arasında 20.05.2014 tarihli, sözleşmede yazılı inşaat işlerinin yapımı konusunda eser sözleşmesinin yapıldığı, sözleşe yapım süresi iolan 6 ay içerisinde inşaat işinin yapılmadığı ve sözleşmede belirtilen niteliklerde işin yapılmadığı iddialarıyla birlikte 03.09.2015 tarihinde Mahkememizdeki iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında taraf teşkili sağlanarak, taraflarca usulüne uygun olarak bildirilen deliller toplanılmış, talimat bilirkişi raporuyla davalı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmiş, 30.04.2019 tarihli 1. heyet, bila tarihli 1. ek heyet ve 09.11.2020 tarihli 2. Heyet bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır....

              aykırılık nedeniyle davacının uğradığı müspet ve menfi zararların davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

                21.667,75-TL, güvenlik gerekçesiyle işlerin durdurulmasından kaynaklı 9.344,00-TL zarar talebinin menfi zarar kapsamında kaldığı, davacının müspet zarar ile birlikte menfi zarar talebinde bulunamayacağından anılı zarar kalemleri için açılmış olan davanın reddine karar vermek gerekmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.10.2005 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının tescili veya alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.05.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile özellikle Türk Medeni Kanununun 795. maddesi hükmü uyarınca intifa hakkının tapulu taşınmazlarda tapu kütüğüne tescili ile kurulabileceğine müspet ve menfi zararların tahsilinde kusur koşulunun aranması gerektiğine göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 26.03.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu