İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, TBK'nun 227. Maddesi uyarınca gizli ayıbı olan çekicilerden dolayı sözleşmeden dönme ve ödediği bedelin tahsili talebiyle menfi zararlarının tahsili talebidir. Davacı alıcı olarak davalı da satıcı olarak taraflar arasında -- adet çekici niteliğinde araç satışı konusunda anlaşma sağlandığı, her biri için --- çekici için ---- bedel karşılığında satış akdinin gerçekleştiği, henüz garanti kapsamındayken sık sık arızalanması nedeniyle yalılan tespit raporları neticesinde her üç çekici aracında gizli ayıplı olduğu gerekçesi ile TBK'nun 227. Maddede belirtilen alıcının seçimlik hakları içerisinde sayılan sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin tahsili talebidir. Satın alınan araçlardan--- plakalı araç için--- esas sayılı dosyası ile ------- sayılı dosyası ile tespit raporu alındığı ve alınan her üç tespit dosyası ile de dava konusu edilen çekicilerin gizli ayıplı olduğu şeklinde rapor sunulduğu tespit edilmiştir....
ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
KARAR Davacı, davalı yükleniciden konut satın aldığını sözleşmede kararlaştırılan sürede konutun teslim edilmediğini, tasarruf amaçlı ve kira geliri elde etmek için satın aldığını, maddi ve manevi zararları oluştuğunu ileri sürerek 70.000 TL maddi 20.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, ödenen bedel 40.910 Dolar ile 10.000 TL ve 21.774 TL kira kaybı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, açmış olduğu davada, konutun teslimi mümkün olmadığını, yapmış olduğu ödemelerin iadesi ile kira kaybı ve manevi tazminat istemiştir. Davacı akdi feshedilen taraf olarak 6098 sayılı kanunun 125.maddesi gereği menfi zararını talep edebilir. Menfi zarar yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarardır....
Kira tazminatı menfi zarar olmayıp müspet zararlardan olduğundan, tescile karar verilmeyip bedele hükmedilmesi gereken durumlarda sözleşmenin ifası durumunda hükmedilebilecek müspet zarara hükmedilmesi yerinde olmadığından İDM'nin bu talep yönünden kabul kararı vermesi usule ve yasaya aykırıdır." ilamı da emsal niteliktedir. Böyle bir durumda geçersiz sözleşmeye dayanarak bilirkişi raporu doğrultusunda açıklanan 19.120TL kira tazminatı ve 17.673TL cezai şart yönünden taleplerin dinlenemeyeceği anlaşılmıştır. Açıklanan tüm bu nedenlerle tapu iptal ve tescil mümkün görülmemekle terditli sonraki taleplerin kısmen kabulü ile geçersiz sözleşmelerde TBK.125.md ne uygun sözleşmenin ayakta tutulma iradesi ile aynen ifa yerine rayiç bedel ve sözleşmeye bağlı kira ve cezai şart istemlerinin kabulünün mümkün olmadığı,'' gerekçesi ile bu istemlerin reddine ve sözleşmede yazılı ödenen bedelin iadesine karar verilmiştir....
Noterliği’nin 06/02/2018 tarih ve 04873 sayılı ihtarnamesi keşide edildiğini, fazlaya dair her türlü tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan işyerinin zeminin anti bakteriyel PVC olarak kaplanması hususundaki anlaşmadan döndüklerini beyan ettiklerini, müvekkili şirketçe ödenen 15.667,80 TL tutarındaki zemin kaplama bedelinin ödenmesini ve menfi zararlarının tazmin edilmesinin talep edildiğini, takiben Ankara 10....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, konut satım sözleşmesine dayalı takyidatlardan ari tapu iptal ve tescil, taşınmazdaki ayıpların tespiti ile bedel indirim ve geç teslimden kaynaklanan tazminat, terditli olarak ödenen bedelin faiziyle tahsili istemine ilişkindir....
dan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmişlerdir. 1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2)Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Müspet zarar, sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararı, menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından kaynaklanan zararı ifade etmektedir. (HGK’nun 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. 2010/427 K.). Yani, müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durum ile eylemli durum arasındaki farktır....
Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır....
Bunun için davalı tarafından da belirtilen şekilde talepte bulunulmuş olması gerekir.Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı yüklenici tarafından, taraflar arasındaki davaya konu eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında henüz ifaya başlanmadığı aşamada, davacı iş sahibi tarafından sözleşmeden dönülmüş ve yukarıda açıklandığı üzere nakit bedel karşılığı eser sözleşmelerinin özelliği gereğince tek taraflı bu dönme beyanı karşı tarafa ulaştığı andan itibaren geçerli olduğundan, Mahkeme gerekçesinde yer verilen TTK'nın 18/3. Maddesi ile TBK'nın 123. Maddesinin nakit bedel karşılığı eser sözleşmesinden dönme halinde uygulanma yeri bulunmadığından, davacı iş sahibinin bu sözleşme kapsamında avans mahiyetinde davalıya ödemiş olduğu davaya konu çeki iade talebi haklı bulunmaktadır....
TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen Eser sözleşmesinde yüklenici, iş sahibinin ödemeyi üstlendiği ücret karşılığında bir eser meydana getirmeyi borçlanır. Sözleşmelerde fesih; bozucu yenilik doğuran bir hak olup, karşı tarafa iradenin ulaşması ile tamamlanır ve hukuki sonuçlarını yaratır. Fesih sürecinin başlatılması ve fesih hakkının kullanılması, özellikle (ayına ilişkin olmayıp) nakit bedel üzerinden yapılmış sözleşmelerde tek taraflı iradenin karşı tarafa ulaşması ile sonuçlarını yaratır. Menfi (olumsuz) zararın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK'nın 125/III. (B.K.106/II.) maddesindeki genel düzenlemelerdir. Sözleşmenin feshi yahut sözleşmeden dönülmesi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13- 392- 1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır....