Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından muris ...’den intikal eden taşınmazların tüm mirasçıların katılımı ile taksim edilip edilmediği ve edilmiş ise taksimin ne zaman yapıldığı, çekişmeli taşınmazların taksime konu olup olmadığı, olmuş ise taksimde kime düştüğü, taksimde her bir mirasçıya yer verilip verilmediği, kadastro tespit tarihine kadar taksimin bozulup bozulmadığı, taksimden sonra taşınmazları kimin kullandığı maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, taksime dair beyanlar dosyaya getirtilecek olan murise ait taşınmazların tutanakları ile denetlenmeli, özellikle anılan murisin kızı olan tespit maliki ...’nın mirasçıları adlarına tespit edilen taşınmazların ...’den mi yoksa başka kişilerden mi geldiği hususu üzerinde durulmalı, ayrıca tespit maliki İsmail’in davacı dışındaki mirasçılarının...
Kısa kararda taşınmazın “tespit gibi tespit maliki ... oğlu ...” adına tesciline karar verildiği halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında zuhulen “tespit gibi tespit maliki ... oğlu ... ...” adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece infazda karışıklığa sebebiyet verecek şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup hükmün bu sebeple bozulması gerekmekte ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hüküm fıkrasının ikinci paragrafının ikinci cümlesinde yazılı “... oğlu ... ...” ibarelerinin çıkartılarak “... oğlu ...” ibarelerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 14.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında temyize konu 191 ada 5 parsel sayılı 308.93 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ..., 191 ada 6 parsel sayılı 372.45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar Alaettin ve ..., 191 ada 8 parsel sayılı 598,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar ..., ... ve ... adına tespit edilmiştir. 919 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tespit maliklerinden olan davacı ..., adına tespit gören taşınmazın eksik tespit edildiği ve eksik kısmın davalılar adına tespit gören çekişmeli taşınmazlarda...
Köyü çalışma alanında bulunan 188 parsel sayılı 5100 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tarla vasfıyla irsen intikal, taksim ve zilyetlik nedeniyle davalılar murisi ......... adına tespit edilmiş, bilahare yapılan ölçümlerde tespit maliki adına tespitli taşınmazların yüzölçümünün 50 dönümü geçmiş olması sebebiyle ... adına tespit yapılmıştır. Tespit maliki .........'ın itirazı Kadastro Komisyonunca 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi uyarınca kabul edilerek mevcut tespitin iptali ile çekişmeli taşınmaz tespit maliki adına yeniden tespit edilmiş, askı ilan süresi içerisinde davacı ... çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, dahili davalı ... tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmeli, açıklamalı ve gerekirse ispat etmelidir. 6100 Sayılı HMK.'nın 114.maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olduğunu ispat edemezse, tespit davası dava şartı yokluğundan usulden reddedilir. Mahkemenin, her tespit davasında hukuki yarar bulunup bulunmadığını kendiliğinden incelemesi gerekir. Somut olayda; elektrik idaresi, borçlu şirkete 29.04.2003 günü yazı göndererek; kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiği gerekçesi ile 11.634,73 TL'nin 15.05.2003 gününe kadar ödenmesini talep etmiştir. Borçlu şirket bu yazı üzerine elektrik idaresi aleyhine 22.05.2003 günü menfi tespit davası açmıştır. Elektrik idaresi de bu bedeli tahsil edebilmek için 23.09.2003 günü borçlu aleyhine icra takibi başlatmış; itiraz üzerine 28.10.2003 günü itirazın iptali davası açmıştır....
Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.). -//- Kural olarak tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişkinin oluşturabileceğidir. Gerçekten tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu yalnızca maddi vakıa ya da vakıalar olan tespit davalarının dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır....
Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişkinin oluşturabileceğidir. Gerçekten tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu yalnızca maddi vakıa ya da vakıalar olan tespit davalarının dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Kural olarak maddi vakıa ya da vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler. İkinci koşul, davacının sözünü ettiği hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tespit davasını hükme bağlayan tüm yasalarda öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır. Öte yandan, bir hukuki ilişkinin hemen tespitinde, hukuki yararın varlığının kabul edilebilmesi için de şu üç koşulun birlikte olması zorunludur....
Tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası yolu ile, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilebilir. Tespit davası, eda davasının öncüsüdür. Tespit davasının dinlenebilmesi için, diğer genel dava şartlarından başka, davacının tespit davasına konu yapılan hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması üç şartın varlığına bağlıdır. İlk olarak, davacının hakkının veya hukuki durumunun güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olması gerekir. İkinci olarak, bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunması gerekir....
... vasfında ... adına; (B) ile gösterilen 17185,02 m² kısmın kadastro tespit tutanağındaki gibi tapuya kayıt ve tesciline, 196 ada 11 nolu parselde (A) ile gösterilen 1860,94 m² kısma ilişkin kadastro tespitinin iptali ile ... vasfında ... adına; (B) ile gösterilen 4345,39 m² kısmın kadastro tespit tutanağındaki gibi tapuya kayıt ve tesciline, 196 ada 12 nolu parselde (A) ile gösterilen 847,85 m² kısma ilişkin kadastro tespitinin iptali ile ... vasfında ... adına; (B) ile gösterilen 4046,61 m² kısmın kadastro tespit tutanağındaki gibi tapuya kayıt ve tesciline, 196 ada 13 nolu parselde (A) ile gösterilen 744,31 m² kısma ilişkin kadastro tespitinin iptali ile ... vasfında ... adına; (B) ile gösterilen 3707,48 m² kısmın kadastro tespit tutanağındaki gibi tapuya kayıt ve tesciline, 196 ada 14 nolu parselde (A) ile gösterilen 511 m² kısma ilişkin kadastro tespitinin iptali ile ... vasfında ... adına; (B) ile gösterilen 3171,81 m² kısmın kadastro tespit tutanağındaki gibi tapuya...
Maddesine göre, tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Ancak maddenin ikinci fıkrasına göre, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Bunun yanı sıra maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Tespit davasının konusunu ancak hak veya hukuki ilişkiler oluşturur. Bu kapsamda her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusu olabilir. Buna karşılık, somut bir olaydan doğmayan, soyut hukuki ilişkilerin tespiti istenemez. Ayrıca davacının tespit davasına konu edilen hukuki ilişkisinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir....