Kurumu emekli maaşının haczinin engellenmesi olup, İİK'nun 83/a maddesinin yürürlükten kaldırmadığından borçlu sadece malının tamamının haczedilememesi hakkından feragat ettiğinden, haciz sonrası her zaman İİK'nun 83. maddesi çerçevesinde icra mahkemesinde kendisinin ve ailesinin geçimine yetecek miktardan fazla haciz yapıldığını şikayet yolu ile ileri sürebilir. Başka bir deyişle ... Kurumu'ndan emekli maaşı alan borçlunun hacizden önce maaşına haciz konulmasına muvafakati sadece icra memuruna ...'na maaş haczi müzekkeresi yazması için izin niteliğinde olup, maaşa konulacak haczin miktarı yönünden İİK'nun 83/a maddesi kapsamında geçerli bir muvafakatin olduğu şeklinde yorumlanamaz. Bu halde şikayetçi ... emeklisinin çalışan ücretlinin maaşına haciz konulmasında olduğu gibi İİK'nun 83. maddesi uyarınca geçimine yetecek miktardan fazlasının haczedildiği şikayetinde bulunma hakkı saklıdır. Somut olayda borçlunun muvafakati ile ......
Somut olayda; Şikayete konu , 11/02/2013 tarihli müzekkerede; "1- Borçlunun maaş veya ücretinden ilk aydan itibaren "1/4 oranında kesinti yapılarak "kesintiyi takip eden 7 (Yedi Gün) içerisinde dosyaya yatırılması, 2- Borçluya maaş veya ücreti dışında yapılacak her türlü ödemelerden (İkramiye, Fazla mesai, prim, tazminat vb.) borç miktarının tamamının kesilerek gönderilmesi, " bildirilmiş ayrıca müzekkerede İİK.nun 355, 356 ve 357. Maddelerine ilişkin ihtaratlara da yer verilmiştir. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ışığında şikayete konu haciz müzekkeresi değerlendirildiğinde, anılan haciz müzekkeresinin "borçlunun maaş veya ücreti dışında yapılacak her türlü ödemelerin haczi" kısmının İİK.nun 78....
olan emekli maaş haczi talebini de kabul etmek zorunda kalıyor olmaları nedeniyle, bu durumun uygulamada yarattığı sorunların önüne geçmek için muvafakat olmaması halinde haczin başlangıçta da İcra Müdürü tarafından hiç konulamayacağına ilişkin bir düzenleme olup, İİK 83/a düzenlemesi ile birlikte düşünüldüğünde borçlunun haczedilmezlik şikayeti hakkından vazgeçmiş sayılacağı anlamına gelmesi de mümkün değildir....
Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kuruluşlarındandır. Geçici 20. madde kapsamındaki sandıklar; bağlı bulundukları kuruluşların personeli ile ilgili olarak, 506 Sayılı Kanun'un sistematiği içinde Sosyal Sigortalar Kurumu'nun yüklendiği görevleri ve sağladıkları hakları yerine getirmek üzere kuruldukları için, sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerinin bu sandıklar için de geçerli olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi kapsamında kurulan sandıklarca bağlanan aylıkların 5510 sayılı Yasanın 93/1. maddesi uyarınca haczi mümkün değildir. Ancak Geçici 20. madde kapsamında kurulmayan sandıklardan alınan maaşların ise haczi mümkündür. O halde, mahkemece, borçlunun maaş aldığı vakıf sandığının statüsü incelenerek, Yargıtay denetimine elverişli bilgi ve belge toplanarak, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda haczedilmezlik şikayeti hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir....
Bu nedenle 506 Sayılı Kanun'un geçici 20. maddesi kapsamında kurulan sandıklarca bağlanan aylıkların 5510 Sayılı Yasa'nın 93/1. maddesi uyarınca haczi mümkün değildir. Ancak geçici 20. madde kapsamında kurulmayan sandıklardan alınan maaşların ise haczi mümkündür. O halde, mahkemece, öncelikle, borçlunun maaş aldığı vakıf sandığının statüsü incelenerek, Yargıtay denetimine elverişli bilgi ve belge toplanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucunda, vakıf sandığının 506 Sayılı Kanun'un geçici 20. maddesi kapsamında kurulduğunun tespiti halinde, borçlunun 08.10.2014 tarihli emekli maaşının haczedilmesine ilişkin muvafakat beyanı, takibin kesinleşmesinden önce olduğundan haczin kaldırılmasına, söz konusu madde kapsamında kurulmadığının anlaşılması halinde ise şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda, takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun 07.03.2011 tarihinde icra müdürlüğüne sunduğu dilekçe ile emekli maaşının 650,00 TL sinin haczine muvafakat ettiğini bildirdiği, icra müdürlüğünce borçlunun muvafakati doğrultusunda emekli maaşının haczi için işlem yapıldığı görülmektedir. Bu durumda anılan muvafakat geçerli olduğu gibi şikayetçi borçlunun, daha önce de aynı şikayet konusu ile ilgili icra mahkemesine yaptığı başvurunun İcra Hukuk Mahkemesi'nin 16.03.2011 tarih ve 2011/191 E., 2011/181 K. sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmıştır....
İcra Müdürlüğünün 2006/8334 esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun icra dosyasına itiraz etmemesi üzerine icra takibinin kesinleştiğini, davalı borçlunun çalıştığı kuruma maaş haczi müzekkeresi gönderildiğini, davalı borçlunun çalışmakta olduğu Derince Devlet Hastanesi Baştabipliği tarafından 30.01.2007 tarihli cevabı yazıda borçlunun maaşından yapılacak kesintilerin bilgisi verildiğini, 2007 Ocak ayından itibaren borçlunun maaşından yapılan kesintilerin dosyaya yatırıldığını, 2014 yılında Hastane yönetimlerinde değişiklik olması sebebiyle Derince Devlet Hastanesi, Derince Eğitim Araştırma Hastanesine dönüştüğünü ve tekrar maaş haczi müzekkeresi gönderildiğini, davalı borçlunun emekli olması durumunda tazminat ve yan ödemelerine de haciz konulmasına karar verildiği, davalı borçlu çalıştığı kurumda emekli olması sebebiyle tarafına tazminat hakedişi olduğunu, davalı borçlunun müvekkile olan borcundan başkaca İstanbul 7....
nin o tarihte çalıştığı kuruma maaş haczi yapılması için 13.06.2005 tarihinde haciz müzekkeresi yazılmış, 02.02.2012 tarihinde ise aynı takip dosyasında borçlunun emekli ikramiyesinin haczi için SGK'ya haciz müzekkeresi yazılmış ise de, borçlunun o tarih itibari ile çalışmaya devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Birleşen davanın davacısı ve Amasya 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/40 esas sayılı icra dosyasının alacaklısı H.. A..'nın başlattığı takipte ise aynı borçlu Z.. C..'nin emekli ikramiyesine haciz konulması için 18.07.2011 tarihinde SGK'ya yazı yazılmış, SGK verdiği cevapta borçlunun emekli olması halinde talebin nazara alınacağını belirtmiştir. Dosya kapsamından borçlu Z.. C..'nin Ekim 2012 tarihinde emekli olduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafından kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı Banka tarafından sözleşmenin 7. maddesinin verdiği yetkiyle davacının emekli maaşına bloke konularak, hacizden önce 3.500 TL tahsilat yapıldığı, 5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi ile İ.İ.K.' nun 83. maddesi uyarınca, emekli maaşının haczedilmesinin mümkün olmadığı, hacizden önceki bir dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilebileceği hakkında alacaklı ile yapılan anlaşma geçerli olmadığı gibi davacının maaşı üzerinde haciz bulunmasa da davalı bankanın maaş hesabı üzerinde bloke uygulaması haciz sonuçlarını doğaracak nitelikte olup, mülga 818 sayılı B.K'.nun 19. ve 6098 sayılı T.B.K.'nun 26-27 maddeleri uyarınca geçersiz olduğu, bloke uygulanan maaş miktarının davacıya iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 3.500TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....
Dosya kapsamında davacının davalı bankadan kredi kullandığı, kredi taksitlerinin hesabından kesilmesi amacıyla bankaya onay verdiği, daha sonra emekli olduğu, emekli maaşının da aynı hesaba yatırıldığı ve kredi borcuna mahsuben davalı banka tarafından hesaptan tahsil edildiği anlaşılmıştır. 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesi uyarınca gelir aylık ve ödeneklerin, 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Buna göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine yönelik taleplerin, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedileceği öngörülmüştür. Ayrıca İİK'nın 83/a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından İİK'nın 82. ve 83. maddelerinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların muteber olmadığı belirtilmiştir....