"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, ölüm aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsiline, Kuruma borçu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacıya bağlanan maaşı kesen Kurum işleminin iptali ile maaşın yeniden bağlanması istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde 4.124,94 TL borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1.355 TL borçlu olmadığının tespiti cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde, tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı kurumun usulsüz elektrik faturası gönderdiğini, 4.124,94 TL fatura bedeli kadar borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, dava konusu 2002 yılı faturasının sayaç değişikliğinden kaynaklanan bir fark neticesinde tahakkuk ettirildiğini beyan etmiştir....
nın ecrimisilden sorumlu tutulamayacağını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda davacıların da kullandığı yer bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “...Davalı ...'nın taşınmazları yurt dışında bulunan ...'a teban kullandığı ve diğer üç parselin de davacılar tarafından kullanıldığı anlaşıldığına göre 1432, 1447, 1446 ve 1379 parseller bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak, davalı ..., dava konusu 1884 ve 1885 parselleri davalı gelinine teban kullanmakta ise de her iki taşınmazın tümünü kullandığından davacıların payı oranında davalıların ecrimisilden sorumlu olacağı, 1884 ve 1885 parseller bakımından davacıların payı oranında ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra 1884 ve 1885 parsel sayılı taşınmazlar bakımından hesaplanan ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmiştir....
Bu durumda, davalı paydaşın (ya da paydaşların) ecrimisilden sorumlu tutulabilmeleri için taşınmazı bizzat kullanmaları ya da kiraya vererek başkalarına kullandırtmaları şart olmayıp, kendi tasarruflarında tutarak davacı paydaşın kullanımına engel olmaları yeterlidir.Somut olayda; taşınmazın davalıların murisinin ölümünden satıldığı tarihe kadar içindeki murise ait eşyalarla birlikte kapalı tutulduğu tanık beyanı ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda dairenin davalıların tasarrufunda bulunduğu, davacı hissedarın taşınmazdan yararlanamadığı, davacının 20.10.2004 tarihinde açtığı ortaklığın giderilmesi davasının aynı zamanda taşınmazdan yararlanma isteğinin karşı tarafa bildirimi niteliğinde olduğu gözetilerek, delillerin buna göre değerlendirilmesi ve davalıların ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı tarihten sonraki dönem için ecrimisilden sorumlu tutulması gerekmektedir....
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 2629 ada 44 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı, taşınmazdaki binanın davacının ölen eşine ait olduğuna dair muhdesat şerhinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; ecrimisil, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatıdır. Somut olayda; tüm dosya kapsamından davalının çekişmeli taşınmazı uzun süreden beri kullandığı, davacının bu kullanıma ses çıkarmadığı ve davalının kullanımının muvafakate dayalı olup dava açılmakla muvafakatin geri alındığı, davalının kötüniyetli zilyedin ödemekle yükümlü olduğu ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı açıktır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....
Mahkemece, davalının iddialarını kesin delille ispat edemediği göz önünde bulundurularak 38.000.TL' nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline ve dava konusu edilen senetlerden dolayı davacının borçu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanunun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiş, yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder....
Ancak; 1-Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının A-2 nolu bendinde adı geçen davalı ..., 178 parsel sayılı taşınmazda 1552/38400 paya sahip olduğundan bu taşınmaz için bozma ilamı gereğince belirlenen 328.441,70 TL tazminat ve ecrimisilden adı geçen davalının payına düşen miktar 13.274,52 TL olduğu halde, 178 parsel sayılı taşınmaz için bozma öncesi saptanan tazminatı esas alıp söz konusu paya isabet eden bedeli 21.062,10 TL olarak hesaplayan rapora itibarla fazlaya hükmedilmesi, 2-11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7. ve 10. fıkralarında “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir” ve “Bu fıkra hükmü, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” hükümleri getirilmiş olup bu düzenlemeler karşısında davacı lehine karar tarihinde yürürlükte...
in müstakilen kendi payı için açtığı bir dava bulunmadığı ve annesi tarafından açılan davaya devam ettiğine göre kendisine muris annesinden kalan payı oranında (49 parsel sayılı taşınmazda 1/24, 851 ve 1124 parsel sayılı taşınmazlarda 1/12) davaya devam edileceği gözetilerek bu hissesi üzerinden hesaplama yapılması gerekirken tespit edilen ecrimisilden diğer davacı ... ile eşit pay verildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; dahili davacı ...'in müstakilen kendi payı için açtığı bir dava bulunmadığı, davacı annesinden gelen pay için davaya devam edildiği gözönüne alınarak sonuca gidilmesi gerekirken tespit edilen ecrimisilden davacı ... ile eşit pay alacak şekilde karar verilmesi isabetsizdir. 3. Davalı, bir kısım ödemeler yaptığını savunmuş, tanık ...'da 04.03.2013 günlü keşif tutanağındaki beyanında " davalı ... bir kereye mahsus olmak üzere 2008, 2009 ve 2011 yılı için toplam 4.000 TL'yi bana verdi, ben de parayı annesine götürdüm " demiştir....
Taşınmazın niteliği, davalı kayyımın talebi ve yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek ürün esası ve tarımsal gelir metoduna göre ecrimisil belirlenerek davacının borçlu olmadığı miktarın tespiti gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile mahkemece kira geliri üzerinden hüküm kurulması doğru değildir. Hâl böyle olunca; dava, 06/08/2012 tarihli tazminat ihbarnamesinde istenen haksız kullanım tazminatı nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğuna göre, bu ihbarnamede talep edilen dönem, davacının, zamanaşımı def'i gözetilerek ürün esası ve tarımsal gelir metoduna göre haksız kullanım tazminatı belirlenerek, davacının borçlu olmadığı miktarın tespiti gerektiğinden karar bozulmalıdır. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, ... ile üyesi arasında 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve borsalar Kanunu'ndan kaynaklanan tescil ücretinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin ... ile üyesi arasında 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'ndan kaynaklanan tescil ücretinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir....