Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre, davacının tam malik olduğu, davalının kayıttan ya da mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığı, dosya kapsamına göre davalıya davaya konu taşınmazı kiralayan kişinin davacının yasal temsilcisi olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle taraflar arasında geçerli bir kira akdinin olmadığı, dolayısıyla davalının davaya konu taşınmazı kiraladığı 01.01.2014 tarihinden itibaren kötüniyetli olduğu kabul edilerek, İlk Derece Mahkemesinin hükmünde olduğu gibi, bu tarih ile dava tarihi arasındaki dönem için belirlenen ecrimisilden davacı tarafından kabul edilen 800 TL bedelin de mahsubu suretiyle karar verilmesi gerektiği gözden kaçırılarak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yazılı şekilde davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1....

    Davalı ... ile ilgili belediyeler arasında yapılan 19.07.2006 günlü protokolün 6. maddesinin 4. ve 6. bentlerinde özel ve tüzel kişilere ait taşınmazlara el konulması nedeni ile gerek yol inşaatının yapılması sırasında, gerekse yolun tamamlanıp idareye tesliminden sonra mahkemeler nezdinde açılacak her türlü dava, tazminat ve ecrimisilden ... sorumlu olmayacağı, taşınmazlara el konulması nedeniyle her türlü teknik, hukuki ve mali sorumluluğun belediyeye ait olacağı belirtildiğinden yol yapımı sırasındaki el koymalar nedeni ile her türlü sorumluluk ilgili belediyeye aittir....

      Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, davalı kurum işleminin iptali ile 16/07/2012 tarihli tahsis talep tarihini izleyen aybaşından itibaren yalnız SSK günleri dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanmasına, davalı Kurumun karşı işleminin iptaline, borçu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi....

          , hesaplama yapılırken davalının payının düşülmediği belirtilmek suretiyle, aslında 2.394 TL ecrimisilden sorumlu olduğu, 5.330 TL'ye hükmedildiği açıklanmak suretiyle hüküm kurulmuştur.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, somut olayda taraflar taşınmazın hissedarları olup, davalının 216 m2 yer kullandığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır....

            KARAR Davacı, davalı ile birlikte dava dışı ...’in kullandığı tüketici kredisine müteselsil kefil olduklarını, aynı zamanda kendisine ait evi de kredi sözleşmesi kapsamında rehin verdiğini, borç ödenemeyince kredi borcunu kapatması şartı ile rehnli evi davalıya devrettiğini, bu şekilde borcu kapatan davalının ise daha sonra ödediği parayı rücuen tahsil etmek için aleyhine haksız takibe geçtiğini ileri sürerek bu takibe borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, rehinli taşınmazın takip dışı kalan banka borçları ve üçüncü kişilere olan başka borçların tarafınca kapatılması nedeni ile devredildiğini kaldı ki kefalet hükümleri kapsamında davacıya rücu hakkının bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, eğitim ve öğretim giderlerinden kaynaklanan 102.464,76 TL borcun 20.000,00 TL'sinden davacı ...'nun, tamamından davacı ...'un borçlu olmadığının tespiti; birleşen dava dilekçesinde ise; eğitim ve öğretim giderlerinden kaynaklanan 102.464,76 TL borcun 28.319,43 TL sinden daha borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde, davacılardan ...'nun Kara Harp Okulu öğrencisi iken kendi isteğiyle okulla ilişiğinin kesildiğini belirterek davacılar adına tahakkuk ettirilen 102.464,76 TL borcun, davacı ...'nun 20.000,00 TL'sinden davacı ...'...

                İcra Ceza Mahkemesinden verilen 20.2.2006 gün ve 2005/2274 esas, 2006/325 karar Sayılı hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi müşteki vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 21.6.2006 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya,toplanan delillere ve borçlu-sanık tarafından mal beyanı dilekçesinde bildirilmeyen ancak 8.11.2005 tarihli hacizde tesbit edilen ev eşyalarının herkesin evinde bulunabilen eşyalar olması ve toplam değerininde borçu karşılamaktan uzak olması karşısında atılı suçun oluşmamasına göre sanığın "beraatine" karar verilmesi gerekirken "Ceza tertibine yer olmadığına" karar verilmesi nedeniyle hükmün CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA ancak bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK.nun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan sanığın "Beraatine" 22.1.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : TCK'nın 158/1-d, 35/2, 52/2-4, 53/1-2-3 maddeleri gereğince 2 yıl hapis ve 1600 TL adli para cezası, hak yoksunluğu Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Olay tarihinde sanığın, katılanın yetkilisi olduğu şirketin borçu olarak gösterildiği sahte olarak tanzim edilmiş bonoyu, icra takibine koymak suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarını araç olarak kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda; katılanın beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre sanığın eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarını araç olarak kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki bulunduğu 139 ada, 40 parsel sayılı taşınmazın 03/08/2009 tarihli, kira sözleşmesi ile 01/09/2009 tarihinden itibaren yıllık 8.000,00 TL + KDV bedeli karşılığında davalı şirkete kiralandığını, ancak taşınmazın davalı tarafından 04/08/2005 tarihinden itibaren işgal edildiğini,aralarında düzenlenen 03/08/2009 tarihli kira sözleşmesinin 6. maddesinde “..sözleşme öncesi döneme ait kullanım bedelini de ödeyeceği taahhüdünde bulunduğunu” ileri sürerek, 04/08/2005 ila 31/08/2009 tarihleri arası için haksız kullanımdan kaynaklanan 38.442,04.-TL ecrimisil bedelinin tahakkuk tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir Davalı, zamanaşımı süresinin dolduğunu, 24/05/2006 tarihinde baz istasyonunun dava dıoşı Telsim A.Ş.'...

                      UYAP Entegrasyonu