Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Dava, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 5510 sayılı Yasa'nın geçici 17. maddesi uyarınca 15.4.1992 tarihi itibari ile durdurulması gerektiğinin ve çıkarılan prim borcundan sorumlu olmadığının tespiti ile 22.6.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 20.04.1982-14.09.1988, 01.03.1990-09.07.1991, 01.09.1991-10.04.1992 ve 20.03.1996-15.09.1997 tarihleri arasında bağkur sigortalısı olduğunun ve bu döneme ilişkin prim borcu bulunduğunun tespitine, 16.09.1997 tarihinden dava tarihine kadar bağkur sigortalılığının durdurulmasına, bu dönem için prim borcu bulunmadığının tespitine, davacı tarafça ilgili döneme ait prim borcu ödenmiş olduğu görülmekle kuruma başvuru tarihi emeklilik iradesi olarak kabul edildiğinden 22.06.2010 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,ECRİMİSİL Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Asıl ve birleştirilen dava, çaplı taşınmazda paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir....

      Ancak Mahkemenin temyize konu olan 2013/57 Esas ve 2014/233 Karar sayılı kararında birleşen ecrimisil davası yönünden inceleme yapılarak, olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Hükmün Kapsamı başlıklı 297/2. maddesinde ''Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.'' denilmiştir. Bu durumda, Mahkemece birleşen davaya yönelik olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetsizdir....

        Davacı, dava dışı oğlunun borcundan dolayı davalı (alacaklı) tarafından icra ve iflas Yasası'nın 89. maddesi gereğince tebliğ ettirilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığını belirterek, takip borçlusuna borçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuş, mahkemece, davacının takip borçlusuna borçlu olmadığını ispat edemediği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Medeni Kanunun 6. maddesi ve HMK'nın 190. maddesi gereğince iddia sahibi iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Genel kural ve İİK'nun 89. maddesi hükmü böyle olmakla birlikte; Somut olayın özelliğine göre ispat yükü yer değiştirebilir. Bu bağlamda, davacı takip borçlusuna borcu bulunmadığını belirtmiş, davalı tarafından verilen cevapta, davacı ile borçlu arasında borcu doğuran bir hukuki ilişkiden söz edilmemiş, sadece davacının borçlu olmadığını ispat etmesi gerektiği ileri sürülmüştür....

          Davalı, kesinleşen ecrimisil kararının ileri dönemleri bağlamayacağını, yeni dönem için alacaklının TÜFE oranlarını uygulayarak direk ecrimisil isteyemeyeceğini, öncelikle işgalin devam edip etmediğinin, kullanılan alanda azalma ya da çoğalma olup olmadığının tespit edilmesi, davacı tarafın yeni dönemler için müstakil dava açması gerektiğini, söz konusu taşınmazda payı kadar yer işgal ettiğini, fazladan kullanılan alanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, itirazın iptali isteğinin kısmen kabulüne, inkar tazminatı isteğinin ise reddine karar verilmiştir. Çekişmeli taşınmazın, davacı, davalı ve dava dışı 3.kişi adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu sabittir. Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir....

            e 500.000,00 TL civarında borcu olması nedeni ile borcuna karşılık taşınmazı ...'e devrettiklerini, hatta ...'in de davalı ...'ten duyduğu kadarı ile 10.000,00 TL ...'e para verdiğini, davalı ...'in ...'e yaptığı satışın gerçek bir satış olması ve ...'den satış için para almış olması durumunda bu daireyi tekrar ...'e satmayacağını, ...'in ekonomik durumunun gayet iyi olduğunu, hakkında 300.000,00 TL alacak için icra takibi yapılabilecek bir kişi olmadığını beyan etmiştir. Davalı borçlu, ecrimisil davası yargılaması sırasında, dava konusu taşınmazı bankadan kredi alabilmek için göstermelik olarak davalı ...'na devrettiğini , ...'e borcu olduğu için dairelerden birini önce ona verdiğini, ...'in baskısı ile diğer bağımsız bölümü de sattğını belirtmiştir. Bu halde, davalı ...'...

              -TL borcu varken davalı Belediye tarafından 18.845,12.-TL ecrimisil bedeli de alındığını, ecrimisil işgal bedeli olup zaten söz konusu işyerinin kira bedeli ödendiğini, haksız yere müvekkilden ecrimisil bedeli alındığını, ayrıca ecrimisil bedelinin talebi için müvekkile ihbarname de gönderilmediğini, yapılan işlem bu yönüyle de usulsuz olduğunu, sözleşmede buna ilişkin bir ibarede mevcut olmadığını, zaten sözleşme süresince taşınmaz tahliye edilmiş olup müvekkil işgalci konumunda da olmadığını, müvekkilden haksız yere alınan 18.845,12.-TL ecrimisil bedeli ile müvekkil aleyhine davalı Belediye sebepsiz zenginleştiğini, işbu sebeple haksız yere alınan ecrimisil bedelinin ve işyerinde bulunan eşyaların iadesini talep etme gereği hasıl olduğunu belirterek, dava konusu işyerinde bulunan müvekkile ait eşyaların aynen iadesine, mümkün değilse bedelinin ödenmesine, davalı belediyeye ödenen 18.845,12....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava ve ıslah dilekçesinde, eğitim ve öğretim giderlerinden kaynaklanan 4781,78 TL borçtan borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                lı olduğunun ve prim borcu bulunmadığının tespitiyle aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine 2-Dava,davacının 01/12/2004-30/09/2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun'a tabi zorunlu ... sigortalısı olmadığının ve prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir....

                  Hukuk Dairesi'nce, davacının borcu olmasının daire tahsisine engel olmadığı, sadece tapu iptali ve tescil davası açmasına engel olabileceği ve HUMK'nun 74. maddesine aykırı olarak talebin aşılmasıyla hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre; davacının ortaklıktan ihraç kararının iptal olunduğu ve kararın kesinleştiği, bu süre zarfında davalı kooperatifin davacıya tahsis edilen konutu bir başkasına usul ve yasaya aykırı olarak tahsis ettiği, davalı ...'ün kendisine tahsis edilen dairenin davacıya ait olduğunu bilemeyeceği, gerekçesiyle dairenin davacıya tahsis edildiğinin ve davalı ...'e yapılan tahsisin geçersizliğinin tespiti ile davalı kooperatif yönünden men'i müdahale talebinin kabulüne, ecrimisil taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu