Tüketici Mahkemesinin 10.06.2022 Tarihli ve 2022/368 Esas, 2022/919 Karar Sayılı Kararı Uyuşmazlık konusu devre mülk satış sözleşmesinin feshi talep edilmekte olup sözleşmenin feshedilmesi halinde feshin doğal sonucu olarak tapunun da iade edilmesi gerekeceği, bu nedenle tapu iptal ve tesciline ilişkin sonuçlar doğacağı ve davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. B. Yalova 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) 28.09.2022 Tarihli ve 2022/2046 Esas, 2022/1024 Karar Sayılı Kararı Davanın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı bu sebeple kesin yetkinin de söz konusu olmayacağı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen devremülk sözleşmesinin ve senetlerin iptali ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
Bu durumda, davacının, sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği ve ödediği bedeli denkleştirici adalet ilkesi ile talep etmesinden haklı olduğu; alınan bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime elverişli ve denkleştirici adalet ilkesine uygun hesaplama içerdiği anlaşılmaktadır. Zira sözleşme şeklen geçerli olmasına rağmen davacının ödediği bedeli denkleştirici adalet ilkesi uyarınca geri istemesine engel bir durum bulunmamaktadır (benzer nitelikte Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21/06/2018 tarihli ve 2018/3708 esas, 2018/6910 karar sayılı ilamı). Esasen davalı banka her halükarda kullandırılan asıl kredi tutarı ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğundan ve davalı şirketin de aleyhe istinafı bulunmadığından, bilirkişi raporunda denkleştirici adalet ilkesi uyarınca yapılan hesaplamaların davalı banka açısından sonuca etkisi bulunmamaktadır....
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken sadece tefe, USD, külçe altın, işçi ücret artışı ile yapı tesis ve onarım işleri ihalelerinden kullanılan müteahhitlik karneleri ve bitirme belgelerinin 2011 yılına ait değerlendirme katsayıları esas alınmıştır. Oysa, bu değerler dışında enflasyon, döviz kurlarındaki artış, ÜFE, memur maaş artışı, altın ve döviz kurlarındaki artışlar vs gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının da alınarak paranın ulaştığı değerin hesaplanması gerekir. Bu bağlamda hükme esas alınan raporda dikkate alınan etkenler yeterli değildir. Ayrıca, mahkemece, somut olayda ifanın imkansız hale geldiği tarih konusunda da bir inceleme ve araştırma yapılmamış, bu konuda bir değerlendirmede bulunulmamıştır....
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının isteminin davalıya ödediği bedelin bugünkü değerinin tahsili, bir başka ifade ile davalıya ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkelerine göre ulaşacağı miktarın tahsili istemine ilişkin olduğu kabul edilmelidir. O hâlde mahkemece, denkleştirici adalet ilkesi gereğince davacı tarafça ödenen satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı alım gücünün belirlenerek, bu miktarın rayiç bedelini aşmamak üzere davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesi gerekir iken HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine hükmolunması isabetli değildir....
Somut olayda, taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinden cayma hakkı kullanıldığından bahisle ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanun'un 36/3. maddesi gereğince Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın, bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana ve enflasyon oranlarına bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve az olduğu da bilinen bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme kurulları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet ilkesi hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus, hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir....
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalıların organize olduğu yapıya dahil olan firmalardan T3 devremülk satışı konusunda sözleşme imzaladığı ve bedeli 24.000,00 TL olan sözleşme gereği 19.256,00 TL ödeme yaptığı, davalıların üzerlerine düşen edimleri yerine getirmediği, Haksız menfaat temini için bir organizasyon şeklinde hareket edildiği, üzerine düşeni yerine getirmeyen davalının, cebri icra ile karşılaşınca sorumluluğunu yerine getirmek yerine başka şirketler ile faaliyetine devam ettiği ve para tahsilatını sürdürdüğü, tam bir dolandırıcılık organizasyonunun söz konusu olduğu belirtilerek davanın kabulü ile davacı ile DOĞA TERMAL arasında imzalanan 10.01.2016 tarihli 2780 no.lu ve 24.000,00 TL bedelli sözleşmenin iptali, sözleşme nedeniyle ödenen 19.256 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihi itibariyle güncellenmiş değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile iadesi, Mahkeme aksi kanaatte ise sözleşme nedeniyle ödenen 19.256,00 TL'nin...
Somut olaya gelince; her ne kadar mahkemece, davacılar tarafından talep edilen 15.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiş ise de, 14.04.1983 tarihli harici satış senedinde yer alan bedelin, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları ile 10.07.1940 tarih ve 1939/2 C, 1940/77 ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve Tefe-Üfe endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması, bu konuda uzman bilirkişilerden bir hukukçu, bir serbest muhasebeci ya da mali müşavir ve bir bankacıdan rapor alınması gereklidir....
Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Buna göre, davacı tarafından bedelin ödeme tarihinden itibaren ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurları, altın, memur maaşı ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri unsurların ortalamaları alınmak suretiyle denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücünün saptanması gerekir.'' denilmektedir....
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre uyarlama hesabı yapılırken sadece altın ve Amerikan Doları oranları dikkate alınmıştır. Oysa, bu değerler dışında enflasyon, döviz kurlarındaki artış, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, memur maaş artışı, işçi ücretlerindeki artış vs. gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının da alınarak paranın ulaştığı değerin hesaplanması gerekir. Her ne kadar, yerel mahkeme gerekçesinde bedelin TEFE, TÜFE, altın fiyatları, işçi ücretleri, döviz fiyatları ve asgari ücret artışı uyarlanması gerektiği belirtilmiş ise de, hükme esas alınan raporda dikkate alınan etkenler yeterli değildir. Ayrıca, mahkemece, somut olayda ifanın imkansız hale geldiği tarih konusunda da bir inceleme ve araştırma yapılmamış, bu konuda bir değerlendirmede bulunulmamıştır....