WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, deprem nedeniyle DASK poliçesine dayanan tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre somut olayda, davacıya ait taşınmazın AFAD tarafından adresin yazılı olmadığı bir listede deprem sonucu ağır hasarlı olduğunu belirtildiği, ancak yetkili makamlarca verilen yıkım kararı ve yıkımının yapıldığına ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosyaya davalı DASK tarafından sunulan 15/03/2012 tarihli eksper raporunda; “...binanın duvarlarında deprem nedeniyle kılcal çatlaklar meydana geldiği, döşeme betonuda ise, mutat oturmaya bağlı çatlaklar oluştuğunun gözlendiği, depreme bağlı olarak az hasarlı bina görünümünde olduğu...” belirtilmiştir. Mahkemece inşaat yüksek mühendisi bilirkişiden alınan 01.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise; taşınmazın ağır hasarlı olduğu belirtilerek 2012 yılı itibariyle yeniden yapım maliyeti ile hasarların tamir ve onarılması halindeki maliyetlet ayrı ayrı hesaplanmıştır....

    Sigorta poliçesindeki deprem rizikosunun amacı deprem nedeniyle meydana gelen hasarın yani riziko nedeniyle oluşan gerçek zararın giderilmesi olup, sigortalı işyeri ya da konutta deprem nedeniyle meydana gelen hasar dışında sigortalı binanın eskimesine bağlı olarak güçlendirilmesi ya da yenilenmesi değildir....

      Mahkemece, davanın "zorunlu deprem sigorta poliçesi" kapsamında uğranılan zararın tazminine yönelik olduğu, poliçe başlangıç tarihinin 27/10/2010 bitiş tarihinin ise 27/12/2011 tarihi olduğu, TTK'nın 1420. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden doğan taleplerin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, poliçe bitiş tarihi ile dava tarihi arasında 2 yıldan fazla süre olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, zorunlu deprem sigorta poliçesi gereği tazminat istemine ilişkindir....

        Davalı yüklenici yanca inşa edilen binaların 2003 yılında meydana gelen deprem sonucu hasara uğraması nedeniyle idarece yaptırılan incelemelere göre yapının uyulması zorunlu fen ve teknik kurallara uygun olmadığı saptanmış, buna istinaden de hesaplanan onarım bedelinin tahsili talep edilmiştir.Mahkemece yargılama sırasında alınan ve hükme esas oluşturan 17.09.2010 günlü ikinci bilirkişi kurulu raporunda, yapılan deney sonuçları itibariyle özetle; binaların inşa edildiği zaman yürürlükte bulunan 1975 tarihli Deprem Yönetmeliği hükümlerine göre beton dayanımının düşük olduğu, etriye donatılarının yetersiz olup sıklaştırma bölgelerindeki donatıların iyi bağlanmaması nedeniyle beton dökümü sırasında yer değiştirdikleri tesbit edilmiştir. Yargılama sırasında alınan birinci bilirkişi raporu ise genelde gözleme ve bazı soyut değerlendirmelere dayalı olup, yetersiz ve denetime elverişli bulunmamakta, mevcut ihtilâfı çözecek nitelik de taşımamaktadır....

          önce süregelen ve deprem ile arasında illiyet bağı bulunmayan hasarların sigorta poliçesinden karşılanmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının sigorta poliçesinde yer alan Deprem ve Yanardağı Püskürmesi teminatı ile Enkaz Kaldırma Teminatı kapsamında talepte bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından poliçede yer alan Deprem ve Yanardağı Püskürmesi teminatı ile Enkaz Kaldırma Teminatı kapsamında ödeme yapılması için sigortalı binada meydana gelen hasarların doğrudan deprem hadisesi nedeniyle meydana gelmesi gerektiğini, deprem tarihinden önce başkaca sebepler nedeniyle meydana gelen hasarların poliçe kapsamında müvekkili şirketten tazmininin hukuken mümkün olmadığını, gerek ekspertiz raporları, gerekse de 30.03.2020 tarihli teknik rapor ile de sabit olduğu üzere sigortalı binanın yapısal elemanlarında 26.09.2019 tarihli depremin doğrudan etkisiyle meydana gelmiş herhangi bir hasarın bulunmadığının kesin şekilde tespit olunduğunu, ekspertiz raporunun davaya konu hasarın sigorta poliçesi...

            önce süregelen ve deprem ile arasında illiyet bağı bulunmayan hasarların sigorta poliçesinden karşılanmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının sigorta poliçesinde yer alan Deprem ve Yanardağı Püskürmesi teminatı ile Enkaz Kaldırma Teminatı kapsamında talepte bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından poliçede yer alan Deprem ve Yanardağı Püskürmesi teminatı ile Enkaz Kaldırma Teminatı kapsamında ödeme yapılması için sigortalı binada meydana gelen hasarların doğrudan deprem hadisesi nedeniyle meydana gelmesi gerektiğini, deprem tarihinden önce başkaca sebepler nedeniyle meydana gelen hasarların poliçe kapsamında müvekkili şirketten tazmininin hukuken mümkün olmadığını, gerek ekspertiz raporları, gerekse de 30.03.2020 tarihli teknik rapor ile de sabit olduğu üzere sigortalı binanın yapısal elemanlarında 26.09.2019 tarihli depremin doğrudan etkisiyle meydana gelmiş herhangi bir hasarın bulunmadığının kesin şekilde tespit olunduğunu, ekspertiz raporunun davaya konu hasarın sigorta poliçesi...

              Davacı taraf, davalı nezdinde zorunlu deprem sigorta poliçesiyle sigortalı olan konutunun deprem nedeniyle ağır hasar gördüğünü ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuş; davalı ise, depremin doğrudan sebep olduğu zarar bedelinin eksperce belirlenmesi üzerine gerekli ödemeyi yaptığını savunmuştur. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, 27.10.2020 tarihli inşaat mühendisi bilirkişinin raporu benimsenerek, depremin doğrudan etkisiyle oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; davalının bu karara itirazı da İHH tarafından reddedilmiştir. Davacıya ait konutun deprem nedeniyle ağır hasar gördüğü, riskli yapı haline geldiği ve acil yıktırılacak bina olduğunun, AFAD ile Çevre Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından tespit edilip ilan edildiği; anılan bu karar gereği davacı konutunun yer aldığı binanın 19.02.2020'de yıkıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır....

                Binanın yapısal sorunları ve mevcut yönetmeliklere uymaması nedeni ile yıkılıp yapılması yasal olarak iyileştirme olup Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında değildir. Zorunlu deprem sigortası poliçeleri sigortalıların beyanlarına göre oluşturulmakta, poliçedeki teminat miktarı DASK'ın sorumluluğunun üst sınırını teşkil etmekte ve zararın meydana geldiği tarihteki serbest piyasa rayiç birim fiyatlarına göre hasar bedelinin (davacıya ait konutun yeniden yapım maliyetinin) belirlenmesi gerekmektedir. Sigorta poliçesindeki deprem rizikosunun amacı deprem nedeniyle meydana gelen hasarın yani riziko nedeniyle oluşan gerçek zararın giderilmesi olup, rizikonun yapının yapım eksikliğinden mi yoksa depremden mi meydana gelip gelmediği, zararın Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında bulunup bulunmadığının tesbiti gerekmektedir. Taraflar arasındaki ilişki her iki taraf için ticari iş niteliğinde olmadığından avans faizi talebi de yasaya aykırıdır....

                  tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile DASK'dan tahsiline karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, başvuru sahibi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, deprem nedeniyle DASK poliçesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamına göre somut olayda, başvuru sahibine ait mesken olarak kullanılan bağımsız bölümün deprem sonucu ağır hasara uğraması neticesinde kullanılamaz hale geldiği ve yetkili makamlarca verilen yıkım kararı gereği yıkımının yapıldığı anlaşılmaktadır....

                    meydana gelmiş, söz konusu deprem Van İl merkezinin yanı sıra Erciş İlçesi ve civar köylerde önemli hasara yol açmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu