Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 11/11/2020 tarih ve E:2019/13599, K:2020/10712 sayılı kararıyla; 01/03/2019 tarih ve 30701 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6. maddesi ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 57. maddesine "Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin eki “Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar”ın 1.3'üncü maddesinde tanımlanan nitelikteki binaların deprem etkilerine karşı tasarımının, Bakanlıktan bu amaçla belge almış inşaat mühendislerinin gözetim ve kontrolünde yapılmış olması zorunludur." şeklinde 28. fıkranın eklendiği, Davacı Odanın, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 57. maddesinde yapılan düzenlemeye karşı dava açma ehliyetinin bulunduğu, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği Eki Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar'ın 1.3.2. maddesinde tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetine tabi konular tek tek sayıldığından, davacının herhangi bir bina tanımlaması yapılmadığı...
Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nün deprem sonrası evlere "Ağır veya yıkık derecede" hasar gördüğüne ilişkin raporunun bulunduğunu, bu rapora rağmen sigorta acentesi tarafından poliçeye konu evlerin hiç hasarı yokmuş gibi poliçe düzenlendiğini, sigorta şirketinin deprem nedeniyle ortaya çıkan hasarı karşılamak istemediğini, davacının sigorta şirketine tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranmadığı ve Borçlar Kanununun 55. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu ilgili hükümleri gereğince davalı şirketin acentesinin kusurundan kaynaklanan zarardan sorumlu olduğunu, davaya konu olay ile ilgili olarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/51 Esas, 2013/365 Karar sayılı dosyası ile dava açıldığını, ancak mahkeme tarafından ......
İtiraz Hakem Heyetince, konusunda uzman 1 jeoloji mühendisi, 1 inşaat mühendisi ve 1 sigorta hukukçusundan oluşan bilirkişi heyetinden (bina yıkım işleminin gerçekleştirilmemiş olması halinde yerinde inceleme de yapılarak), sigortalı konutun riskli ve ağır hasarlı olarak tespitine neden olan hasarlarının, davaya konu deprem olayının doğrudan etkisiyle mi yoksa binanın yapısal özellikleri (yapım eksiği) ile zaman içinde ortaya çıkan yapısal bozulmaları nedeniyle mi meydana geldiğinin tespiti, depremin doğrudan etkisiyle hasarın oluştuğunun saptanması halinde ZDS Genel Şartları ve ZDS poliçesi gereği davacının talep edebileceği tazminat miktarının ne olduğu hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dosyadan el çekme kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir İli Seferihisar İlçesi açıklarında 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen deprem afeti sebebiyle ...’nin ticari defterlerinin bulunduğu şirket merkezi, büyük hasara uğradığını, Deprem nedeniyle meydana gelen hasarın giderilmesi amacıyla Müvekkil Şirket işyerinde tadilat çalışmaları yapılmış ve bu sebeple de Müvekkil Şirket personeli, şirket merkezinden ayrılarak başka yerlerde çalışmak zorunda kalarak tadilat bitinceye kadar uzunca bir süre şirket merkezine geri dönemediğini, tadilat çalışmalarının bitmesi üzerine Müvekkil Şirket personelinin şirket merkezine geri dönüşü akabinde halihazırda devam eden Covid-19 salgını sebebiyle işyerinde dezenfektasyon hizmeti verilmiş ve bu işlemler sırasında gerekli dikkat ve özenin gösterilmesine rağmen elde olmayan bir nedenle, müvekkili Şirket pay defterinin deprem nedeniyle yapılan tadilat, ofisten taşınma, dezenfektasyon ve temizlik çalışmaları neticesinde kaybolduğunu, bu nedenle...
Sigorta A.Ş. tarafından DASK poliçesi düzenlendiği, poliçe süresi bitiminde poliçenin yenilenmediği anlaşılmış, Van ilinde 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde meydana gelen deprem nedeniyle dava konusu taşınmaz hasar görmüş; davacı tarafça poliçenin süresinde yenilenmemesinde davalıların kusurlu oldukları iddiası ile dava açılmış; mahkemece talimat yoluyla bankacı ve sigorta uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 10.12.2013 havale tarihli raporda davalı bankanın Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği gereğince yenilemeye ilişkin bildirim ve bilgilendirme yapmaması, diğer davalı sigorta şirketinin ise 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 9.maddesi gereğince yeni bir sigorta yaptırma zorunluluğunu sözleşme sahibine bildirmemesi nedeniyle davalılar ile sigortalı davacının eşit oranda müterafik kusurlu olduğu belirtilmiş; mahkemece bunun üzerine inşaat mühendisi bilirkişiden alınan 10.02.2014 tarihli raporda davacıya...
Yapı Kooperatifi tarafından inşa edilen ve davalının proje müellefi olduğu binada, Van ilinde meydana gelen deprem sonucu hasar meydana geldiğini ve hasarın giderilmesi için tadilat yapmak zorunda kaldığını belirterek, maddi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu benimsenerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. ... ilinde 23/10/2011 tarihinde 7,2 şiddetinde ve 09/11/2011 tarihinde 5,6 şiddetinde iki ayrı deprem meydana gelmiştir. Şu durumda, bina ve eşya zararlarında, depremin şiddeti nedeniyle belirli bir oranda hasar meydana gelmesinin kaçınılmaz olduğu değerlendirilerek, belirlenen tazminattan olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51.) gereğince uygun tutarda indirim yapılması gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru değildir....
Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir" düzenlemesi göz önünde bulundurulduğunda; davacı tarafın faiz talebi olmadığı halde, talebi aşılarak temerrüt faizinin de hüküm altına alınması doğru olmamıştır. 3-Dava, davalı ... şirketinin ... poliçesini haksız iptali nedeniyle doğan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı taraf, davaya konu deprem olayı nedeniyle, evinde oluşan hasar karşılığı 10.000,00 TL ve evin bulunduğu binanın ortak alanlarında oluşan hasar nedeniyle davacının payına düşecek masraflar karşılığı 24.000,00 TL'lik zarar toplamı olan 34.000,00 TL'nin davalı yandan tahsilini istemiştir. Mahkeme ise, benimsediği 07.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda saptanan 34.730,96 TL bedelin uygun olduğu, ancak davacı talebiyle bağlı kalındığı gerekçesiyle 34.000,00 TL tazminatı hüküm altına almıştır....
Ülkemizde yaşanan 06.02.2023 günü meydana gelen deprem sebebiyle 08.02.2023 tarihli 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, ve Şanlıurfa illerinde olağanüstü hal ilan edilmiştir. 06.02.2023 günlü Hakimler Savcılar Kurulu kararları ile “6) Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Kilis ve Adana Barosuna bağlı olarak görev yapan avukatlar ile merkez ve ilçelerinde ikâmet eden vatandaşlarımızın ülke genelindeki adli iş ve işlemlerindeki mazeret taleplerinin, mağduriyete ve hak kaybına sebebiyet vermeyecek şekilde anlayışla karşılanması,” gerektiği; yine aynı günlü başka bir kararı ile “Bilindiği üzere 06.02.2023 günü saat 04.17’de meydana gelen ve merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olarak tespit edilen deprem nedeniyle Kurulumuzca alınan tedbirlere ilişkin “Deprem Kapsamında Alınan Tedbirler” konulu duyurumuz 06.02.2023 tarihinde internet sitemizde yayımlanmak...
çok ciddi yıkımlara sebebiyet verdiğini, deprem sonucu müvekkili --- yıkılmış----- yaşanan yer sarsıntıları sonucu, kullanılamaz/girilemez hâle geldiğini belirterek müvekkil bankanın halihazırda yıkılmış olan ---- belgelerin zayi olduğuna dair zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut uyuşmazlık, davacının malik olduğu taşınmazın meydana gelen deprem afeti nedeniyle deprem yerleşkesi kurulması amacıyla ... ...nce işgal edilerek üzerine konteyner yerleştirildiği, taşınmaz için davalı tarafından tek taraflı olarak tespit edilen kira bedelleri düşük olduğu gibi taşınmazın tarım arazisi vasfını yitirdiği iddiasıyla işgal bedeli ve araziye verilen zararın tazmini istemine ilişkin olup, taraflar arasında yapılmış kira sözleşmesi bulunmayıp davalı idare tarafından taşınmaza el konulmuştur. 6100 sayılı HMK'nın 2/1. maddesinde “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ...... 3....