Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Ceza infaz kurumunda bulunan eşine para yatırmak için gelen sanığın, ziyaret günü olmadığı için çocuğunun kendisiyle birlikte cezaevine girmesine izin verilmemesi üzerine, cezaevi çevresinin başı boş köpeklerin dolaştığı ıssız bir yer olması ve 6 yaşındaki çocuğunun korkması nedeniyle, nizamiyede görevli bulunan müştekiye, kendisine yapıldığını düşündüğü haksızlığı eleştiri amaçlı olarak söylediği kabul edilen, “terbiyesizlik yapıyorsun” biçimindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, iştirak nafakası, kabul edilen karşı boşanma davası, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile aleyhine hükmedilen yargılama gideri yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, kusur belirlemesi, velayet ve reddedilen manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-karşı davalı kadına kusur olarak yüklenen güven sarsıcı davranış vakıasının sadakatsiz davranış niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,adli yardımdan yararlanmaları sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam...

      Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kadının kendi davasında özel boşanma sebebine bağlı olarak hüküm kurulmaması ve kusur belirlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın, öncelikle pek kötü davranış (TMK.md.162), olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.md. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. O halde, toplanan delillerin öncelikle pek kötü davranış yönünden değerlendirilip sonucu uyarınca hüküm tesisi gerekirken, bu yönde bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde kadının davası yönünden tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesi doğru olmamıştır....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Davacı karşı davalı T1 onur kırıcı davranış nedeniyle açtığı özel boşanma sebepli boşanma davasına göre onur kırıcı davranış için kanıtlanması gereken ağır derecede hakaret olması ve tek bir onur kırıcı davranışın dahi boşanmaya sebep olabilecek şekilde pek kötü davranış olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde açıkça pek kötü onur kırıcı davranış kanıtlanmamıştır....

        Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre mobbing, “bir veya bir grup işçiyi sabote etmek için yapılan, zalimce, kötü niyetli, intikamcı, aşağılayıcı ve eleştirici tavırlarla kendini gösteren davranış biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır. Mobbingi; stres, tükenmişlik sendromu, işyeri kabalığı, iş tatminsizliği ya da doyumsuzluğu gibi olgulardan ayıran husus, belli kişinin belli bir amaca yönelik olarak hedef alınması, yapılan haksızlığın sürekli, sistematik ve sık oluşudur. Süreklilik göstermeyen, belli aralıklarla sık sık tekrarlanmayan, haksız, kaba, nezaketsiz veya etik dışı davranış mobbing olarak nitelendirilemez. (Y. 22. HD. 08/07/2020 gün, 2017/6769 E., 2020/9153 K.)...

        TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Keyfi davranış suretiyle zincirleme biçimde görevde yetkiyi kötüye kullanma suçuna ilişkin mahkûmiyet kararında hükme dayanak alınmış bulunan, katılan hakkındaki atama kararları, idare mahkemelerince verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının fotokopileri ile soruşturmaya ilişkin hemen tüm belgelerin onaysız oldukları anlaşılmaktadır. Ceza Yargılamasının amacı, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bunun için başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları, suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken, kendiliklerinden getirttikleri, ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadır. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için, belgenin aslının, mümkün olmadığı takdirde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gereklidir....

          Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Somut olaya gelince; Katılanın, sanık ... ile galericilik yapan diğer sanıklar ... ve ... vasıtasıyla pazarlık yapıp anlaşarak 4 ay vade ile aracını senet karşılığında 6.900 TL'ye sattığı, ancak senedin günü geçmesine rağmen bedelinin ödenmemesi nedeniyle katılanın, sanık ...'ı icraya verdiği olayda sanık ...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği,fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Eşini yaralama TÜRK MİLLETİ ADINA 1.a-Temel cezanın 5237 sayılı TCK.nun 86/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası olarak tayin edilip, suçun silahla işlenmesi nedeniyle TCK.nun 86/3-a-e maddesiyle bu miktardan 1/2 oranında artırım yapılarak belirlenen 1 yıl 15 ay hapis cezası üzerinden, mağdurun hayati tehlike geçirmesi nedeniyle aynı kanunun 87/1-d maddesi gereğince bir kat artırım yapılarak 2 yıl 30 ay hapis cezasına hükmedildikten sonra, 87/1-d-son maddesi uyarınca doğrudan 5 yıl hapis cezasına hükmedilmesi, sonuca etkili görülmediğinden; b-Mağdurun sanığın istemesine karşın bağa gitmek istememesinin sanığa yönelik haksız eylem oluşturan bir söz ve davranış niteliğinde olmadığı halde sanık hakkında TCK.nun 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmünün uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından; Bozma nedeni yapılmamıştır. 2-Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...'...

                ın verilen hükmü temyiz etmemesi nedeniyle tebliğnamenin eksik incelemeye dayanan (1) numaralı bozma görüşüne iştirak edilmemiştir. Suçu dolaylı yoldan ikrar eden sanığa yönelik olarak kanuni görevini icra eden polis memuru ...'dan kaynaklanan haksız bir davranış bulunmaması nedeniyle, somut olayda sanık hakkında TCK'nin 29. maddesi şartlarının gerçekleşmediği; ayrıca sanığın yargılama süresince zararı karşılama hususunda bir girişiminin olmadığı gibi, katılanın zararının karşılandığına dair dosyada bilgi-belge bulunmaması karşısında, 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesi şartlarının olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından, tebliğnamenin haksız tahrik ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 'bozma' istemli görüşlerine iştirak edilmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu