Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu davalılar vekili, davalıların borçlarının olmadığı gerekçesiyle İzmir 1.İş Mahkemesinin 2011/366 esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasının sonucunun beklenmesini talep etmiştir. Mahkemece bu davanın sonucu beklenmeden taşınmazda ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Davalı borçluların borcu nedeniyle alacaklı tarafından iş bu dava açıldığına göre, davalıların borçlu olmadıklarının tespiti ve haczin kaldırılması halinde bu davanın açılması ve davaya devam edilmesi mümkün değildir. Bu durumda, borçlular tarafından açılan menfi tespit davasının sonucu bu davanın da sonucunu etkileyecek nitelikte olması nedeniyle bu dava yönünden bekletici mesele yapılıp, sonuçlanması (kesinleşmesi) beklendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

    İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; ---- tespiti, devrin ----tescil ve ilanı ile müspet zararların ve kar payının tahsili taleplerine ilişkindir. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiştir. Davalı şirket ----getirtilmiş, incelenmesinde; davalı şirket ----mahkememiz yetki sınırlı içinde kaldığı, davalı şirket yetkilisi ve tek ortağı olan --- tarihinde ---- şirketin tek ortağı ve yetkilisi --- devrettiği, şirketin hisse devrine ilişkin aynı gün ---- tarihinde başladığı şirketteki görevinin devam ettiği görülmüştür....

      ne ait olduğu durumlarda dahi müvekkili şirket yazışmalarında elde edilen bilgilere göre davacı yanın sorumlu hanesine kaydı yapıldığından fiilen sorumlu olacağı kabul edilse de abonesiz kaçak kullanım halinde de kaçak tespiti yapılan mahalde şirket kurucusu olan davacının fiilen elektrik kullanıp kullanılmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm tesisinin hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ihtirazı kayıt koymaksızın ödenen bedellerin geri iadesine ve hatalı faiz türü işletilmesi suretiyle tesis edilen yerel mahkeme kararı hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı şirket kaçak elektrik kullanıldığı iddiasıyla başlatılan icra takibinde, borçlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit ve yargılama sırasındaki ödeme nedeniyle istirdat talebine ilişkindir....

        - K A R A R - Davacılar vekili, müvekkili şirket ile davalıların murisi ... arasında dükkan alışverişi nedeniyle boş bir teminat senedi verildiğini, senetteki şirket kaşesinin üzerinde şirket ortağı ... ve ...’ın imzasının bulunduğunu, daha sonra taşınmazın devri yapıldıktan sonra teminat senedinin ...’dan geri alınamadığını, senedi ele geçiren davalıların senedin borçlu kısmına müvekkili ...’ın ismini yazarak icra takibine geçtiklerini, imzanın müvekkili ...’a ait olmadığını, İcra Hukuk Mahkemesinde açtıkları imzaya itiraz davalarının reddedildiğini, senetteki imzaların müvekkili ...’a ait olmadığına, ... ve ... eli ürünü olduğuna dair raporların mevcut olduğunu, senedin tanzim tarihinin 11.11.2004 tarihini içermekteyse de senette imzası bulunan ...’ın 2002 tarihinde vefat ettiğini, senette tahrifat yapıldığını belirterek, icra takibine konu senet nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, takibin iptaline, davalıların % 40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava...

          Bu durumda şirket ile şirket ortağı arasında görülecek olan menfi tespit davası şirket ortaklığı TTK'da düzenlendiğinden TTK'nun 4/1.maddesi anlamında mutlak ticari dava niteliğinde olup, görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. Hal böyle olunca, şirket ile şirket eski ortağı ve müdürü arasında sorumluluktan kaynaklanan tazminatın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasında asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

          Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir. Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır....

          İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/12/2020 tarih 2019/383 Esas - 2020/816 Karar sayılı kararında; "Dava, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesine dayalı davacılar aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir...

            İnş Gıda Tar Hayv San ve Tic Ltd Şti firmasına dönüştüğünü, pandemi döneminde işlerin müvekkiline kaldığını, davalı yetkilisinin herhangi bir tecrübesi olmaması nedeniyle bu ve benzeri nedenlerle müvekkilinin iş yükünün arttığını belirterek müvekkili tarafından şirkete yapılan mali ve emeğe yönelik katkıların açık ve net şekilde olmasına göre dava konusu edilen şirkete ortaklığın tespiti ve ortak kalınan döneme ait davalı şirkette bulunan hissesi oranında şahsına düşen kar payı ve kattığı sermayenin tespiti ile tespit edilen miktarın faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir. CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı davaya cevap vermemiştir. DAVANIN NİTELİĞİ VE UYUŞMAZLIK: Dava; davacının davalı şirket ortağı olduğunun ve ortak olduğu dönem itibariyle hissesi oranına düşen kar payı ve sermayenin tespiti istemine ilişkin olduğu görüldü. Mahkememiz yetkisine itiraz edilmemiştir....

              Davacı ... üçüncü kişi olarak davayı açmış ise de menfi tespit istenen İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasına konu borç ve takibin dayanağı genel kredi sözleşmesi nedeniyle ... Tic Aş nin yaptığı bir ödeme olmadığı, şirket ortağı olan ... 'ın da dava tarihi itibariyle gerçekleşen bir zararının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı ...'ın İİK 72 gereğince zarar gören üçüncü kişi olarak menfi tespit davası açabilmesi koşulu dava tarihi itibariyle gerçekleşen zararının bulunmasıdır. Erken açılan davada davacı ...'ın zarar gören üçüncü kişi taraf sıfatı gerçekleşmemiştir. Bu nedenle davalı ... Aş'nin husumet itirazı kabul edilmiş , davanın HMK 114/1-d ve 115 maddesi gereğince dava şartı yokluğu..."...

                tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı şirketin temsilciler vasıtasıyla yıllık kâr payı verileceği ve istendiğinde yatırılan paranın geri ödeneceği vaadi ile davacıyı yanıltmak suretiyle müvekkilinden para aldığını, paranın iadesi için defalarca başvuruda bulunmasına rağmen davalıların para iadesinde bulunmadıklarını, SPK tarafından hazırlanan raporlarda davalı şirketin faaliyetlerinin kanunlara aykırı olduğunun tespit edildiğini, alınan senet ve ortaklık durum belgeleri ile şirket ortağı olunamayacağını, davalı faaliyetinin bankalar kanununa da uygun olmadığını ileri sürerek davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklığın bulunmadığının tespitini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 26.605 DM karşılığında 37.858,32 TL'nin davalılardan tahsili ile birlikte müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir...

                  UYAP Entegrasyonu