Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tarafın menfi zarar talebinin hukuka aykırı olduğunu, davalı olarak gösterilen T6 müvekkili firmaya vekaleten işlem yaptığını, davalı olarak gösterilen T3 şirketin yetkilisi ve ortağı olduğunu, yapılan iş ve işlemlerde herhangi bir şahsi sorumluluğu bulunmadığını, imar değişikliği nedeniyle daha önce pay sahipleri ile varılan anlaşma gereğinin yerine getirilmesinin hukuken imkansız olduğunu, bu hukuki imkansızlığın aynı şekilde ifayı da imkansız hale getirdiğini, güncel imar durumuna uygun yeni plan ve projeler dahilinde yapım işlerine devam edildiğini, ruhsat alma işlemi ile ilgili herhangi bir problem kalmadığını iddia ettiğini belirterek, davanın T6 ve T3 açısından husumet yokluğundan reddine, mahkeme aksi kanaatte ise bu defa hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, davalı şirket açısından reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu görülmüştür....

Yine aynı bilirkişi raporunda tarafların ortağı oldukları dava dışı şirketin 2013-2015 yılları arasında sürekli dönem net zararı ettiği, birleşen davalı şirketin ise kurulduğu 30/11/2012 tarihinden sonra 2013-2015 yıllarında, dava dışı şirketin zarar tutarlarına çok yakın tutarlarda dönem net karı ettiği tespit edilmiştir. Böylece asıl davalının, müdürü olduğu şirket müşterilerini TTK'nın 613/3 ve 626.maddelerinde düzenlenen yükümlülüklerine aykırı olarak ve şirket zararına, tek ortağı olduğu birleşen davalı şirkete aktardığı mahkememizce sabit görülmüştür....

    İstinaf Sebepleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının, 04.06.2018 tarihli 6 sayılı ortaklıktan çıkarılmasına dair kararın iptali istemiyle icra ve infaz kabiliyeti olan eda davası açma imkânı varken, icra ve infaz kabiliyeti olmayan tespit davası açmasında hukuki yarar olmadığını, davacı, şirket ortağı olduğundan müvekkili ile arasında hukuki ilişki ve şirkette payı (hakkı) olduğunun kabulü gerektiğini, bu nedenle genel kurul kararı ile şirket ortaklığından çıkarıldığını, payına (mülkiyet hakkına) el konulmadığını, davacı 6 sayılı kararının sahte olduğunu iddia etmediğinden, 6 sayılı kararın butlanının tespiti için dava açmasında hukuki yararı olmadığını, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında, davanın esasına ve sonucuna etkili olan Edirne 1....

      ATM'den ihtiyati haciz kararı alındığı ancak şirketin ticaret sicili de dahil birçok adresine gidildiği halde adreslerin boş olduğunun tespit edilip sadece 1.650 TL değerinde birkaç menkul mal haczedilebildiğini, yapılan araştırmalar neticesinde Er-va nın borca batık durumda olduğunun tespit edildiğini, şirket adına kayıtlı dokuz adet taşınmazın muvazaalı olarak gerçek değerinin çok altında şirket ortağı ve yakınlarına devredildiğinin tespit edildiğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ....000 TL'lik maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile öncelikle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacının kötüniyetli olduğunu, davada taraf sıfatına sahip olmadığını, dava dışı Er-vanın borca batık bir şirket olmadığını savunarak, davanın esastan reddi ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR ESAS NO : 2019/217 Esas KARAR NO : 2022/272 DAVA : İtirazın İptali DAVA TARİHİ : 17/12/2019 KARAR TARİHİ : 31/03/2022 Mahkememizde görülmekte olan asıl dava menfi tespit, birleşen dava itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı temlik alan ile temlik eden ... Kollektif Şirketi ... ve ortağı ...'in 26.09.2017 tarihinde 7521 yev nolu ... 2....

          İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyası ile başlatılan takibe itiraz edilmediğini ve menfi tespit davası da açılmadığını, müvekkilinin menfi tespit davası açamayacağını, şirket ortaklarının menfaatlerinin korunması, şirketin değer kaybetmesinin önlenmesi, şirketin zarara uğramaması ve ekonomik hayatın en az şekilde etkilenmesi için menfi tespit davası açılması gerektiğini, iş bu davanın sorumluluk davası olması nedeniyle görev başındaki davalı müdürün menfaatleri ile şirketin menfaatlerinin çatıştığını, davalının müdürlük görevini yerine getirmediğini belirterek TMK'nın 426. maddesi uyarınca Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyasına karşı menfi tespit davası açılmak üzere şirkete temsil kayyımı atanmasına karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 08.12.2021 tarihli ara kararıyla; "......

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacı vekili, davalı ...’nun müvekkili aleyhine senede dayalı icra takibi yaptığını, takip konusu senedin tanzim tarihi 16.05.2003 iken, lehtar ve/veya hamil tarafından tahrifat yapılarak senedin tanzim tarihinin 15.05.2003 yapıldığını, senet bedelinin tamamının davalı ... şirketine ödendiğini, bedelsiz kalan senedin, davalı şirket ortağı ...’ın yakını ve taraflar arasındaki ilişkiyi bilen kötüniyetli davalı ...’ya ciro edilerek mükerrer tahsil yoluna gidildiğini iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile lehlerine tazminata hükmolunmasını talep ve dava etmiştir....

              Hukuk Dairesinin 2020/835 E. dosyadan verdiği 2022/801 K. nolu kararının kabulü mümkün olmadığını, her ne kadar menfi tespit davalarının arabululuculuk dava şartına tabi olup olmadığı konusunda çeşitli tartışmalar yapılmış ise de, Yargıtay en son ve yerleşmiş kararlarında menfi tespit davalarının dava şartı olarak arabuluculuğa tabi olduğuna kesin olarak karar verdiğini, Menfi tespit davaları her ne kadar eda davası olmayıp, bu davalarda bir miktar paradan borçlu olunmadığının tesbiti talep edilmekte ise de davalar sonucunda borçlu olunmayan kısımla ilgili olumsuz hüküm kurulduğunu, ... ... ... isimli şirket, ticari olarak ödeme güçlüğü içerisinde olmamasına rağmen, mevcut menkul ve gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları da borçlarını ödemeye yetmekte iken, şirket ortakları ve yetkilileri anlam verilemeyen bir şekilde şirketi sahipsiz bıraktığını ve bir anda ulaşılamaz olduklarını, müvekkil ... Gıda San....

                Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalılar SGK Başkanlığı ve ... vekilleri ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan, mülga 506 sayılı Kanun’un 79/10 hükmü uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur....

                  Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır bu nedenle, Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet...

                    UYAP Entegrasyonu