Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ltd.Şti'nin ortağı olup davalılardan ... ve dava dışı ... da bu şirketin müvekkili gibi ortağı ve münferiden yetkilisi olduklarını, davaya konu çeki şirket yetkilisi ... keşide ettiğini, bu kişinin çeki eski ortaklardan olan abisi ... ile birlikte düzenlemek suretiyle müvekkiline gelerek keşideci şirketin yaptığı inşaatlar nedeniyle mal alımı yapabilmek için teminat çeki vermeleri gerektiğini, çekin kullanılmayacağını ve sonrasında iade alınacağını, kendilerinin de çeki imza attığını belirterek çekin keşide tarihinden yaklaşık bir yıl önce tarih kısmı boş olarak çeke müvekkilinin şahsi cirosunu aldıklarını, aradan bir yıl geçtikten sonra çeke ...'nun cirosu da eklenerek müvekkilinin rızası hilafına çeke 17/02/2020 tarihinin de keşide tarihi yazılmak suretiyle ... yakın arkadaşı ... üzerinden çeki yazdırdıklarını, müvekkilinin ... ve ...'ndan alacağı olmadığı gibi ...'...

    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın hak düşürücü süre itirazının ve zamanaşımı def'inin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalı şirketlerin SPK'ya sunduğu 09.02.2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazılar dikkate alındığında davacının ödediği miktardan sorumlu bulunduğu, davacının eda ettiği yemin karşısında davacının ödeme yaptığının kabulü gerektiği, davacının şirket ortağı olduğu, davacıdan daha çok para alınmasına rağmen daha az hisse senedi verildiği, davalı tarafın ortaklığa ilişkin kabul ve ikrar ettiği miktarın mahsup edilmesi gerektiği, davalı şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluğunu gerektirir bir delil bulunmadığı, davalı ... İnşaat Tarım ve San. İşt. Tic. A.Ş'nin unvan değişikliği sonrası ......

      Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi başlıklı belge karşılığında para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, TTK, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, anılan kanunlar uyarınca müvekkilinin şirket ortağı yapılmadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, yapılan bu yargılamalar neticesinde şirket defterlerinde bulunan kayıtların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, TTK'nın 336. maddesi uyarınca davalı...

        Tarafların iddia ve savunmaları, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesini 20 Kasım 2015 tarihli sayısı ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; 'işyeri güvenlik hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin hizmet sözleşmesinden' kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı tarafça davacı hakkında girişilen icra takibinden borçlu olmadığının tespiti talebiyle takip borçlusu olan davacı tarafından işbu menfi tespit davasının açıldığı, sözleşmeye konu hizmetin verilmiş olduğunun tarafların kabulünde olduğu, bu hususta bir ihtilaf bulunmadığı, davacı iddiasının sözleşmenin dava dışı... İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd....

          'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.6.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İ.İ.K. m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

            Dava, 6183 sayılı Kanunun 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Anılan Kanun maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır" şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde açacağı menfi tespit davalarının genel mahkemelerde bakılacağı öngörülmüştür. Somut olayda; davadışı ... Ltd. şirketinin davalı ... Müdürlüğüne 2.817.521,61 TL vergi borcu bulunduğu, davacının kanuni temsilcisi ve ortağı olduğu davadışı ... Ltd. şirketinin vergi borçlusu ... Ltd. şirketi ile ticari ilişkisi bulunduğu, bu nedenle davalının, davadışı ......

              Maddelerine aykırı olarak, haksız rekabet anlamında, muvazaalı bir şekilde yakınları adına ---- kurarak ve müdürü oldukları ------- firması üzerinden yaparak elde ettikleri gelirin, davalıların tamamından müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava dışı ------- firmasına ödenmesini talep etmişler davalılar vekili cevap dilekçesinde davalı şirket ve ortakları aleyhine dava açılamayacağını, bu davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini,şirket müdürlerinin rekabet yasağına ilişkin davanın yalnızca müdürler aleyhine açılabileceğini, ileri sürmüştür.------- kararında şirket ortağı tarafından şirket ortak ve yetkili ile ortağın eşi ve onun yetkilisi ve ortağı olduğu şirket aleyhine açılan davada benzer iddialar ileri sürülmüş olup ---- kararında -------Dava, haksız rekabete dayalı tazminat istemi ile limited şirket müdürünün bağlılık ve rekabet etmeme yükümüne aykırılığı nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, dava dava dışı ---------ortağı olan...

                sürerek müvekkilin davalı şirketteki paydaşlığı ve paydaşlık oranının tespiti ve tescili ile yedinde bulunmayan senetlerin verilmesini, müvekkilinin tespit edilecek paydaşlık oranı doğrultusunda doğrudan ve dolaylı 5.500,00 TL zararının sorumlulukları nispetinde davalılardan tahsilini talep etmiştir....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/1216 Esas KARAR NO : 2022/705 DAVA : Tespit (Anonim Şirkette Pay Devrinin)- Ticaret Sicil Kaydının Silinmesi DAVA TARİHİ : 01/12/2011 KARAR TARİHİ : 20/09/2022 Mahkememizde görülen Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirkette ----- ile işe başladığını,-------- ise bedelini tahsil etmek suretiyle davalı şirket hisselerini diğer davalılar .----------- sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi ve mahkeme kararı ile sabit olduğunu, bu nedenle müvekkilinin davalı şirketin ortağı olmadığını,--------------- dosyasında kıdem, ihbar alacaklarının incelendiğini, mahkemenin müvekkilinin işten ayrıldığı gün itibariyle şirket ortağı ve yönetici sıfatının bulunmadığını ve alacak talebinin haklı olduğu sonucuna ulaştığını, davalı şirket ortaklarının ihmali ile hisse değişikliğinin ------ bildirilmediğini beyan ederek, müvekkilinin -----------ortak olduğu...

                    de göz önünde bulundurulduğunda bu talebin reddinin gerektiğini, ... şirketinin hesaplarında ve mal varlığında davalıların hesabına aktarılan ve kullanılan miktarın tespiti ve şirkete iadesi yönündeki talebin ise şirketin tasfiyesi aşamasında tespitinin yapılabileceğini belirtmişlerdir....

                      UYAP Entegrasyonu