Davalı vekili; müvekkilinin yasal düzenlemelere uygun olarak işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; ihyası istenen şirketin-tasfiye memurunun da ihya davasında hasım gösterilmesi gerektiği gerekçesiyle eksik husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, 6102 sayılı Yasa'nın geçici 7. Maddesine dayalı terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin olup; Yasa'nın 7. Maddesi 4-b bendi uyarınca 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye arttırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarın tebliği tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde şirketin ticaret sicili kayıtlarından unvanı re'sen silinecektir....
İş Mahkemesi'nin 2011/1330 Esas sayılı dosyası ile müvekkilinin işçi alacakları için dava açtıklarını, ancak şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini öğrendiklerini, açtıkları işçi alacağı davasında mahkemenin şirketin ihyasını talep etmeleri için süre verdiğini ileri sürerek, şirketin ihyasını talep ve dava etmiştir. Davalılar davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı tasfiye memurunun temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır. Davalı tasfiye memuru, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı tasfiye memurunun HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
hasımsız açılmasının mümkün olmayıp, terkin edilen şirketin davalı olarak gösterilmesinin zorunlu olduğu, bunun yanında davacının istifasını bildirmesi yeterli olup, bu konuda verilecek kararı istinaf ederek uyuşmazlığın çözümünün mümkün olup, tasfiye memurunun istifasının kabulü ve yerine bir başka tasfiye memuru atanması talepli bir dava açması konusunda aktif husumet sıfatının bulunmadığı, buna göre davacı tasfiye memurunun somut dava yönünden aktif husumet sıfatı bulunmadığı gibi davanın hasımlı olarak açılması mümkün olup, hasımsız olarak açılmış olması nedeniyle pasif husumet yokluğunun da bulunduğu dikkate alınarak, davanın aktif ve pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Dahili davalı tasfiye memuru vekili; tasfiye edilmiş şirketin dava dosyasının tarafı olmadığını, işbu nedenle de davalı tahtında hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu, müvekkili ...'in ise davaya konu şirketin tasfiye memurluğunu bila bedel üstlenmiş tasfiye ile sona eren şirketin eski çalışanı olduğu, tasfiye memuru ihya davalarında yasal hasım olup ticaret mahkemesince de dava dosyasına sonradan dahili davalı olarak resen dahil edildiğini, işbu nedenlerle aleyhinde yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilmesinin usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Her ne kadar davalı tasfiye memuru vekili ------ dosyasındaki davanın ----- tabi olduğu, dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığı, esasen şirketinde borcu bulunmadığı gibi iddialarda bulunduğu ve bu sebeple iş bu davayı açmakta hukuki menfaat bulunmadığını iddia etmiş ise de; davamızın şirketin ihyası davası olduğu, bu iddiaların ----- dosyasında incelenebileceği; mahkememizin davanın niteliği itibarıyla bu iddiaları incelemeyeceği sebebiyle ve kök davanın görüldüğü----dosyasında da iş bu davanın açılması gerekli görüldüğünden, davalı tasfiye memuru vekilinin savunmalarına itibar edilememiş olup, Davacının açtığı davası sebebiyle, ihyası istenen davalı şirketin mutlaka sicile yeniden tescilini gerektiği, elbette bu ihya kararının şirketin geniş anlamda yeniden kuruluşuna yönelik olmadığı; sadece açılan ----- sayılı dosyasının yargılama süreci ve verilecek kararının infazı aşamasıyla sınırlı olduğu, bu süreç sona erdiğinde ek tasfiye memurunca yeniden sicilden terkin ettirilmesi gerekeceği...
Bu durumda mahkemece davaya konu şirketin derdest dava dosyası ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak şirketin yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı ... müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine kararverilmiştir....
Bu durumda mahkemece davaya konu şirketin derdest dava dosyası ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak şirketin yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine kararverilmiştir....
Dava, tasfiye memurunun sorumluluğuna ilişkindir. Davalı ...'in dava dışı ...A.Ş.nin tasfiye memuru iken tasfiye işlemleri sonucunda şirketin sicilden terkini gerçekleştirdiği, şirketin sicilden terkin edilmeden önce taraf olduğu yukarıda belirtilen dava dosyalarının ve icra takiplerinin bulunduğu hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık ve çözülmesi gereken sorun; davalının pasif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı, dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı; esas yönden ise, tasfiye memurunun tasfiye işleminin usule ve kanuna uygun olup olmadığı, buna bağlı olarak dava konusu edilen borçlardan sorumlu bulunup bulunmadığı noktalarındadır....
Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 18.07.2011 tarihli cevabî yazısı ile davalı... ve Tesisat Malzemeleri Sanayi ve ...Şirketi'nin 11.12.2006 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, 27.12.2006 tarihli tescilin 04.01.2007 tarih ve 6716 sayılı ...'nde ilan edildiğinin belirtildiği anlaşıldığından;a) Tasfiye işlemitamamlanmamışsa, tasfiye memurunun kimlik ve adres bilgilerinin sorulması ve gerekçeli kararın tespit edilen tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edildikten, b) Tasfiye işlemi tamamlanmış ve tasfiye sonu kararı ile davalı şirket ticaret sicilinden terkin edilmiş, tüzel kişiliği son bulmuşsa, davalı şirketin ihyasının sağlanması ve tasfiye memurunun atanması için davacıya uygun süre verilerek ihya olunduktan sonra gerekçeli kararın adı geçen davalı şirket tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432....
İş Mahkemesinin 2021/1341 esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davada, davalı Tasfiye Halinde ... Tic. Ltd.Şti.'nin tasfiye memuru ...'in vefatı nedeniyle taraf teşkilinin sağlanamadığını, Bakırköy 43. İş Mahkemesi kararı, şirketin tasfiye memurunun vefat etmesi ve yerine başka tasfiye memurunun atanmaması nedeniyle taraflarınca veraset ilamı çıkarıldığını, tasfiye memurunun mirasçılarına mahkeme kararının tebliğ edildiğini, ancak Yargıtay , bu konuda usulü eksiklik gördüğünden kararın bozulduğunu ve davalı şirkete, yada tasfiye memuruna tebligat yapılması hususundaki eksikliğin giderilmesi için dosyayı mahkemesine geri gönderdiğini, Bakırköy 43. İş 2021/1341E dosyasından ticaret sicil memurluğuna da yeni tasfiye memuru hakkında bilgi sorulduğunu fakat ticaret sicil memurluğundan da varislere ihtar gönderildiği ancak tasfiye memuru atanmadığı bilgisinin verildiğini, tasfiye memuru atamaması nedeniyle dosya sürüncemede kaldığından Bakırköy 43....