Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nafakanın Artırılması-Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, ortak çocuk ile davalı baba arasında kurulan kilişel ilişkinin tamamen kaldırılması talebinin reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın, davalı ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması ve çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının arttırılması talebiyle dava açmış, ilk derece mahkemesince çocuk için aylık 350 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması talebi ise kısmen...
Bir şahısla evlendiğini halen bu eşi ile yaşadığını ve müşterek çocuklarında onlarla yaşadığını, müvekkilin davacının çocuğu olduktan sonra çocuğunun gerek velayetini gerekse de çocukla kişisel ilişki kurulması yönünde tüm çabalarına rağmen ve ısrarlarına rağmen annesi tarafından çocuğun baba olan müvekkile gösterilmediğini ve yaklaşık 9 yıldır çocuğun ayrı yaşadığını Medeni Kanunun aile bireylerine ve özellikle ebeveynlere tanıdığı bir hak olan çocukla kişisel ilişki kurulması hakkının davalı tarafından engellendiğini baba ile çocuk arasına telafisi mümkün olmayan psikolojik ve sosyal kopukluklar koyduğunu, müşterek çocuk Asım Güngör ile baba T1 arasında kişisel ilişki kurulmasına yönelik karar tesisi için iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu ayrıca müvekkilin yargılama masraflarını ödeyecek maddi gücü olmadığından adli yardım taleplerinin kabulü ile müşterek çocuk Asım Güngör ile baba T1 arasında yıl içerisinde resmi ve dini bayramlarda okulların tatil olduğu...
Somut olayda; Davacının kişisel ilişki kurulmasına ilişkin talebi kadının açmış olduğu 2021/1837 Esas sayılı dosyaya yönelik açılan erkeğin karşı davasında ara kararı ile kişisel ilişkinin kurulmasına karar verildiği, bu talebin konusuz kaldığı, mahkemece delillerin toplanarak ara karar oluşturulduğu, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği sabit olduğundan mahkemece davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmesi isabetlidir. Sonuç olarak; İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı tarafın istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
(TMK m.324) Ana ve babaları ayrılan çocukların, ana ve babalarıyla düzenli şekilde ve gözetim olmaksızın kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakları mevcuttur. Asıl olan çocuklarla ebeveynleri arasında 3.kişilerin gözetimi olmaksızın ve mekan sınırlaması bulunmaksızın doğrudan kişisel ilişki tesisidir. Ancak çocuğun gözetim olmaksızın ana ve babasından birisiyle kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi onun yüksek yararına değil ise, ana veya babasıyla gözetim altında kişisel ilişki kurma imkanı ön görülebilir. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki hakkı, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir....
Diğer yandan velayeti anneye bırakılan müşterek çocuk 2006 doğumlu... ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftası Pazar günleri, her ayın 2. ve 4. haftası Cumartesi günleri kurulan kişisel ilişki tesisi anneyi eve bağımlı hale getireceği gibi velayet görevini gereği gibi ifasını da engelleyeceğinden baba ile küçük arasında ayın belirli hafta sonları yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı-davacı, birleşen dava dilekçesinde; veleyetin kendisine verilmesini talep etmiş, 03.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile, öncelikle müşterek çocuğun velayetinin anneden alınarak kendisine verilmesini, bu talebi kabul edilmediği takdirde ise müşterek çocuk ile kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini istemiştir. Davalı-davacının velayetin değiştirilmesine ilişkin talebi reddedilmiş, ancak kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir. Davanın kısmen kabulü söz konusu değildir....
olan güven ve sevginin kazanılması açısından yetersiz olmuştur....
Kişisel ilişkinin genişletilmesi talebi bakımından; Tarafların 2017 yılında boşandıkları, boşanma tarihinde müşterek çocuğun 2 yaşında olduğu, aradan geçen süreçte çocuğun yaşının ilerlediği, okul çağına geldiği, bu haliyle koşulların değiştiği, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi ihtiyacının ortaya çıktığı, dosya arasına alınan sosyal inceleme raporunda da baba ile çocuk arasında çocuğun eğitim ve sosyal hayatını etkilemeyecek şekilde yarı yıl ve yaz tatili dönemlerini kapsayarak yatılı kişisel ilişki süresinin uzatılarak düzenlenmesinin baba ile çocuk arasındaki ilişkinin sağlıklı bir biçimde devam etmesi için önemli olduğu yönünde kanaat bildirildiği görülmekle baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişki sürelerinin genişletilmesinin çocuğun psiko-sosyal gelişimi bakımından üstün yararına olacağı kanaatiyle talep kısmen yerinde görülerek "gerekçesi ile; "Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Davacının velayetin değiştirilmesi talebinin REDDİNE, Davacının ortak velayet talebinin REDDİNE...
Çocukla, ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak, amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Bu da çocuğun menfaatine aykırı düşmedikçe ve geçerli bir sebep olmadıkça çocukla diğer taraf arasında yatılı olarak kişisel ilişki kurulmasını gerektirir. Bu bakımdan, velayeti babada bulunan çocuklarla anne arasında kişisel ilişki tesis edilirken, çocukların anne yanında, ayın belirli hafta sonları, yatılı da kalacak şekilde bir düzenleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece , davanın kısmen kabulü ile, tarafların müşterek çocuk Lamia'nın davalı anneye verilen velayetinin değiştirilerek davacı babaya verilmesine, çocukların birbirini görmeleri de dikkate alınarak belirlenen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine, Lamia lehine verilen iştirak nafakasının kaldırılmasına, Eylül Naz'ın velayetinin değiştirilmesi talebinin reddine, Eylül Naz için belirlenen nafakanın kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile davacının kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine, müşterek çocukla davalı arasında kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili; vekalet ücreti yönünden, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, çocukla kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkindir. Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK m. 323)....