Taraflar arasındaki baba ile çocuk arasında daha önce kurulmuş olan kişisel ilişkinin kaldırılması olmadığı takdirde azaltılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı asıl tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
ay boyunca çocuğuyla hiç görüşmediğini, bu durumda davalı tarafın, çocuk ile ciddi bir şekilde ilgilenmediği ve kişisel ilişkinin hakkının gereklerini yerine getirmediğini, davanın kabulü ile müşterek çocuk Zeynep Masal Kızılyer ile davalı T4 arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde kişisel ilişkinin daha uzun aralıklı ve yatılı kalınmayacak şekilde tesis edilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece velayeti anneye bırakılan müşterek çocuk ile baba arasında kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiş ise de kişisel ilişkinin süresi yetersiz olduğu gibi gerçekleştirileceği yer özel olarak tayin edilmiş ve bu kişisel ilişki, çocuğa yakın ve alışkın bir kişi refakatinde olması koşuluna bağlanmıştır. Düzenlenen bu kişisel ilişki, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, infazda da güçlük yaratacak niteliktedir. Velayet kendisine bırakılmayan ebeveynlerden her biri müşterek çocukla doğrudan kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Mahkemece daha uygun süre ile çocuk baba yanında yatılı kalacak şekilde refakat olmadan kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir 2-)Kabule göre de; Hüküm açık ve infazda tereddüt uyandırmayacak nitelikte olmalıdır. Ara karara atıfta bulunarak hüküm kurulamaz....
Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK.m.323). Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK.m.324). Velayetin düzenlenmesinde ana ve babalık duygularının tatmini gözetilmekle birlikte, asıl olan çocuğun üstün yararıdır (TMK md. 339)....
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A) 1- Davacı kadının, kişisel ilişkiye ve iştirak nafakası miktarına yönelen istinaf isteminin KABULÜ ile; İNEBOLU ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ'NİN 22/03/2022 tarihli, 2019/230 Esas 2022/153 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 4 ve 5 no'lu maddelerinin KALDIRILMASINA, hükmün diğer kısımlarının aynen MUHAFAZASINA, B) HMK'nın 353/1- b-2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında verilen karar uyarınca; 1- Velâyeti anneye verilen müşterek çocuk ile davalı baba arasında, davalının kaldığı ceza infaz kurumu tarafından ramazan ve kurban bayramları ile temmuz ve ağustos ayına ilişkin açık görüş günlerinde (dönemlerinde), ceza infaz kurumu tarafından davalı yönünden tayin edilecek açık görüş gün ve saatinde, ilgili her bir dönem için bir defaya mahsus olmak üzere KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİNE, Davalı babanın bulunduğu cezaevinin kişisel ilişkinin kurulduğu dönemlerdeki açık görüş günlerinin ve kişisel ilişkinin tesis edileceği günün, kişisel ilişkiden makul bir...
Mahkememizce bozmaya uyulmakla; bozma sonrası yapılan yargılama sırasında; usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce bozmaya uyulmakla; bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu usuli kazanılmış hak istisnai haller bulunmadıkça yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz ve tarafları bağlar. Bu sebeple uyulan bozma kararı gereğince hüküm tesisi de zorunludur. Yargıtay bozma ilamında da belirtilen hususlar dikkate alınarak, davacının kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine, sınırlandırılmasına yönelik talebin kabulü ile müşterek çocuk ile davalı baba arasında yatılı olmayacak şekilde aşağıdaki gibi kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir....
b)Davacı, kademeli (terditli) olarak dava açmış, öncelikle müşterek çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak kendisine verilmesini, bu talebi kabul edilmediği takdirde ise müşterek çocuk ile kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini istemiştir. Davacının velayetin değiştirilmesine ilişkin talebi reddedilmiş, ancak kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir. Davanın kısmen kabulü söz konusu değildir. Bu nedenle davacının kademeli talebi kabul edildiğinden davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken; davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK md.438/7)....
ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİNİN KALDIRILMASI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 324 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Toplanan delilerden; davalının boşanmalarından sonra davacıyı ve davacının annesini, çocuğun gözleri önünde silahla ağır biçimde yaraladığı, çocuk, beş yaşındayken gerçekleşen bu olay nedeniyle; çocukta babaya karşı aşırı derecede korku geliştiği ve babasının sürekli olarak annesine zarar verebilecek potansiyel olarak gördüğü, babasını görmek ve karşılaşmak istemediği babasıyla görüşmesi, çocuğu psikolojik açıdan olumsuz etkilediği, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi biçimde bozulduğu ve tehlikeye girdiği anlaşılmaktadır....
Yapılan incelemede; müşterek çocuklar ile velayet kendisine bırakılmayan anne arasında “ her ayın 1. ve 3. haftası Cuma günü saat 18:00'den Pazar günü akşamı saat 20:00'e kadar, her yıl Temmuz ayının 1. günü sabah saat 12:00'den Temmuz ayının 30. günü akşamı saat 18:00'e kadar, Ramazan Bayramı'nın 2. günü sabah saat 10:00'dan 3. günü sabah saat 10:00'a kadar, Kurban Bayramının 2. günü saat 10:00 ile 4. günü saat 10:00 arasında, her yıl sömestr tatilinin ilk haftası kişisel ilişki tesisine” karar verilmiştir. Ancak “ sömestr tatilinde” kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatleri hükümde gösterilmemiştir. Bu haliyle kişisel ilişki yönünden hüküm infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, karar infazı kabil değildir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.2. maddesi uyarınca bu yönden de yeniden hüküm tesisi cihetine gidilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davacının, müşterek çocuğun davalı anne ile kurulan kişisel ilişkisinin tümden kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine, davacının, terditli talebi olan müşterek çocuğun anne ile yatılı olarak kişisel ilişki kurmamasına yönelik talebinin kabulü ile; Mengen Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi'nin 2020/129 E.- 2020/116 K. sayılı ilamının 7. bendinde müşterek çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına yönelik hükmün aşağıdaki şekilde değiştirilmesine: müşterek çocuk ile velayet kendisine verilmeyen anne arasında "Her ayın 1. ve 3....