Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda iş mahkemesindeki davalarla sınırlı olmak üzre taraf teşkilinin sağlanması için şirketin ihyasına, son tasfiye memurunun ek tasfiye için tasfiye memuru olarak atanmasına ve davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına ilişkin ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    un sebepsiz zenginleştiğini ve tasfiye memurunun diğer davalı ile birlikte hareket ederek şirkete ve davacıya zarar verdiği hususunu iddia etmiş ise de; mahkeme kararı ile hüküm altına alınan zararın şirkete ödenmesine karar verilmiş olup, tasfiye sonucunda şirketin ortaklarına payları oranında tasfiye payı ödenmesi gereklidir. Bu nedenle ödenen bu meblağın tasfiye memuru tarafından şirket ortaklarına payları oranında tasfiye payı olarak ödenmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı ...'un tasfiye memuru tarafından yapılan bu ödeme ile davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmediği, her ne kadar tasfiye memurunun tasfiye işlemlerine ilişkin bilanço düzenlemesi gerekli ise de tasfiye memurunun tasfiye işlemlerinde herhangi bir usulsüzlüğünün bulunmadığı ve bu nedenle bilançonun düzenlenmemesinin davacının herhangi bir zararına yol açmadığı kanaatine varılarak, dosya kapsamında usulüne uygun delillerle ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

      Noterliği ile göndermiş olduğu ihtarname tarihi itibariyle davalı T5 sorumluluğunun zamanaşımına uğradığı bu nedenle tasfiye memurunun diğer davalı hakkında sorumluluk davası açmamasının kusurlu bir davranış olmadığı aksine zamanaşımına uğramış bir alacak hakkında dava açmayarak şirketi yargılama gideri ve vekalet ücreti külfetinden kurtardığı yine tasfiye memurunun şirketin bankada biriken toplam parasından tasfiye dönem ücreti masrafları ve vergileri mahsup ettikten sonra kalan paranın şirket ortaklarının payları oranında tasfiye payı olarak paylaştırmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı gibi her ne kadar davacı vekili Kadıköy 4....

      Davalı tasfiye memurunun tenfiz davasına konu yabancı mahkeme ilamının savunma hakları ihlal edilerek verildiği ve tenfiz şartlarını taşımadığı yönünde ileri sürülen hususlar derdest davanın konusu olup, eldeki davada incelenmesi gereken hususlar olmadığından tasfiye memurunun tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiş ve mahkemece davanın kabulü ile derdest dava dosyasındaki işlemlere hasren şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline ,tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğuna karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir....

        Eldeki davada, davalı şirketin ehliyetinin sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı hususunda tereddüt hâsıl olmakla; Mahkemece davalı şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilerek, davalı şirketin iflas edip-etmediği ve sicilden terkin edilip edilmediği araştırılarak, gıyabi hükmün, tasfiye halinin devam etmesi halinde, şirketi temsile yetkili son tasfiye memuruna, en son tasfiye memurunun dosyada adı geçen Muittin Görür olması halinde ise dosyanın işlem yapılmaksızın iadesi, başka bir tasfiye memurunun bulunması halinde ise bu kişiye usulüne uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlandıktan ve temyiz süresi geçtikten ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesindeki düzenleme gereği, gerektiğinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun Geçici 3. maddesinde yer alan 1086 sayılı Yasanın temyize ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkin düzenleme gereğince) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın...

          İhyası talep olunan şirketin ortaklar kurulunca 31/08/2019 tarihinde tasfiye kararı alınmış, T5 tasfiye memuru olarak atanmış, tasfiye sonu kararı alınarak tasfiye memurunun yaptığı işlemlerden dolayı ibra edilmesine karar verilmiş ve şirketin 27/05/2021 tarihi itibariyle tasfiye nedeniyle sicilden terkini gerçekleştirilmiş ise de, ihya davasına dayanak Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2018/711 Esas sayılı dosyası, şirket tasfiye karar tarihi olan 31/08/2019 tarihinden önce açılmıştır. Yapılan açıklamadan anlaşılacağı üzere, tasfiye kararı alındığı tarihte ihyası talep olunan şirketin davalı olarak yer aldığı tazminat davası bulunmaktadır. Şirket tasfiye memuru olan dahili davalının açılan davadan haberdar olmadığına ilişkin itirazı yerinde değildir....

          Somut olayda; -----dosyasının incelenmesi üzerine; tasfiye halindeki şirket aleyhine açılan davada şirketin ihyasının zorunlu bulunmakla davanın kabulü ile şirketin ihyasına, şirketi temsil etmek üzere son tasfiye memuru davalı --- tayin edilmiştir. Davalı ---- yasal hasım olması dava açılmasına sebebiyet vermemesi ve davacının Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davanın şirketin terkin edilmesinden önceki tarihe ait olması karşısında tasfiye memurunun dava ve icra takibinin varlığından haberdar olmasına rağmen tasfiyeyi sonuçlandırarak şirketin ---- terkinini usul ve yasaya aykırı olarak yaptığı, davacı tarafın ihya davası açmasına sebebiyet verdiği gözönünde tutularak davalı ---- yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamış, davalı tasfiye memuru sorumlu tutulmuştur. Davalı-----işlemlerini eksik bıraktığından dava açılmasına sebep olmuştur. Bu nedenle yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulması gerekir....

            D'nin 21.03.2022 tarih ve E: 2021/8826 -K: 2022/2173) Davalı tasfiye memurunun takibe itiraz edildiği ve davacı şirketin takip dayanağı yönünden talebinde hukuki yararı bulunmadığı bu nedenle şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığını ileri sürmüş is de ileri sürülen bu husular eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmayıp devam eden icra dosyasında inceleme konusu olduğundan mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memurunun istinafbaşvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/109 KARAR NO : 2023/314 DAVA : Şirketin İhyası DAVA TARİHİ : 06/02/2023 KARAR TARİHİ : 14/04/2023 Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda; İDDİA; Davacı dava dilekçesi ile özetle; İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasında devam eden tazminat davasında davalı konumda olan ... Turizm. İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi’nin 02/08/2018 tarihinde terkin ile tasfiye olduğunu, şirketin tasfiye memurunun davacı müvekkili olduğunu; şirketin tasfiyesi işlemi sırasında sehven yapılan tasfiye işleminin müvekkili tarafından sonradan fark edildiğini ve fark edilir edilmez şirketin ihyasını sağlamak ve İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ... Esas sayılı dosyasında şirketi temsil etmek için eldeki bu davanın açıldığını; İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ... Esas sayılı dosyasında tazminat davasında ... Turizm....

                vekili, şirketin verdiği tasfiye kararı uyarınca yasal ilanları yapıp, bunların kesinleşmesinin akabinde 30/09/2009 tarihinde tasfiyenin kapatıldığı ve tasfiye memurunun ibra edildiği, görev ve sorumluğunun bittiği, öte yandan işçilik alacak davası daha önce açılmış ise de, o davada kendisine tebliğin tasfiye kapatıldıktan sonra yapıldığı savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ... Sicil Memurluğu, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memuruna ait olduğu, eksik işlem sonucu tasfiyenin kapatılması halinde bu duruma tasfiye memurunun sebebiyet verdiği ve kendilerinin zorunlu yasal hasım olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu