her ne kadar Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 3 ay geçtikten çok sonra yapılmış ise de, davacının söz konusu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte zaten Türk Vatandaşlığını Türk soylu olması sebebiyle kazanmış olduğu görüldüğünden, ilk defa Türk Vatandaşlığını kazanacaklar için getirilen belli bir sürede başvuru şartının davacı açısından geçerli olmayacağının kabulü gerektiği, zira davacının başvurusunun Türk Vatandaşlığı'na geçme değil 3835 sayılı Kanun uyarınca nüfus kaydının Ahıska Türkü olarak düzeltilmesi istemine yönelik olduğu, bu durumda, öz kardeşleri Ahıska Türkü olarak kabul edilerek Türk Vatandaşlığına alınan davacının 3835 sayılı Kanun uyarınca nüfus kaydının Ahıska Türkü olarak düzeltilmesi isteminin Azeri Türkü olduğu gerekçesine dayalı olarak reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/950 esas, 2022/915 karar sayılı kararında: "Davacının Avusturya Vatandaşı olduğu, davalının Türk Vatandaşı olduğu, tarafların Avusturya'da evlenerek 2 çocuklarının olduğu, çocukların Avusturya vatandaşı olduğu, Türkiye'de ki davalıya ait nüfus kaydında çocukları olarak görünmedikleri, davacının, çocukların davalının nüfus kaydına işlenmeleri amacıyla bu davayı açtığı, ancak talebin kabulü halinde çocukların babadan kaynaklı olarak Türk Vatandaşlığını kazanacakları, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre Türk Vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin öncelikle yetkili makamlarca karar verilmesi gerektiği, idarenin görevli olduğu, bu nedenle davanın reddi gerektiği anlaşıldığından" gerekçeleri ile ; "-Davanın REDDİNE," karar verilmiştir....
Ö..14.10.1972 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybetmiştir. Türk vatandaşlığını kaybedenler yabancı muamelesine tabi tutulurlar. (TVK m.29) Mahkemece F..M.. Ö..'in hangi ülke vatandaşı olduğu tespit edilerek mensubu bulunduğu ülke ile murisin ölüm tarihi (mirasın intikal tarihi) esas alınarak karşılıklılık mevcut olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyizinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halined yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, Kurum işleminin iptaliyle Türk vatandaşlığını kaybetmeden önceki borçlanmaya esas tüm sürelerinden dilediği kadarını borçlanmaya hakkı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi....
Dava dosyasının incelenmesinden, Almanya'da yaşayan 19/08/1980 doğumlu Türk asıllı davacının vatansız (Heimatlos) durumda kaldığı, davacının annesi, babası ve kardeşleriyle birlikte Türk vatandaşı olarak Almanya'nın Münster kendinde yaşadığı dönemde Alman makamlarının tanıdığı vatandaşlık hakkından yararlanmak için iradesi dışında babası tarafından Türk vatandaşlığından ayrılma başvurusunda bulunulduğu, Alman vatandaşlığını iktisap ettiği, babası tarafından imzalanan Türk vatandaşlığından çıkma izin belgelerinin işleme konulmaması nedeniyle Alman vatandaşlığına hiç başvuruda bulunmamış konuma düşerek yeniden Türk vatandaşlığına alındığı, bu durumdan bilgi sahibi olmaksızın 17/09/2019 tarihinde Gaziantep Valiliğine başvurmak suretiyle yeniden Türk vatandaşlığından çıkma başvurusu neticesinde de vatansız konumuna düştüğü ileri sürülerek Türk vatandaşlığından çıkmaya yönelik babası tarafından imzalanan belgelerin Münster Başkonsolosluğu tarafından işleme konulmayarak Alman vatandaşlığını...
Aile Mahkemesi ise, davacı tarafın babasından farklı bir tarihte Türkiye’ye göç ettiğini ve tarafların farklı tarihlerde Türk vatandaşlığını kazandıklarını bu nedenle farklı hanelere tescil edildikleri anlaşılmış olmakla, davanın niteliği itibariyle soybağına ilişkin olmadığı, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gerekçesiyle ...vsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı ve “...”ya ait nüfus kayıt örnekleri incelendiğinde şahısların farklı tarihlerde Türkiye’ye göç ettikleri ve tarafların farklı tarihlerde Türk vatandaşlığını kazandıklarını bu nedenle farklı hanelere tescil edildikleri anlaşılmıştır....
Ancak 11.09.2014 tarihinden geçerli olmak üzere 6552 sayılı Kanunla 3201 sayılı Kanunda yapılan değişiklik sonrasında doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle “Türk vatandaşlığını kaybedenler” için borçlanma başvuru tarihinde Türk vatandaşı olma şartı kaldırılmıştır. “Çifte vatandaş” olarak bilinen ve Türk vatandaşlığı ile birlikte başka bir ülke vatandaşı olanların da Türk vatandaşlığı devam ettiği sürece borçlanma hakkından yararlanmaları gerektiği tartışmasızdır. Bu durumda, doğumla Türk vatandaşı olup 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 29....
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının Bakanlar Kurulunun izniyle Türk vatandaşlığından 28/01/2010 tarihinde çıktığı, öte yandan davacının eşi olan Hüseyin Demirbilek'in 23/01/2014 tarihinde vefat ettiği, davacı eşi olan muris Hüseyin Demirbilek'in Almanya ülkesinde çalışma kaydının bulunduğu, davacının vefat eden eşinin yurt dışında geçen çalışma süresinden 1800 günü borçlanmak için Kuruma müracaat ettiği, Kurumunda bu talebi davacının Türk Vatandaşı olmadığı gerekçesi ile reddettiği anlaşılmaktadır. Kurum her ne kadar davacının vefat eden eşinin hizmetlerini borçlanma talebini davacının Türk vatandaşı olmadığı gerekçesi ile reddetmiş ise de reddetme işlemi hatalı olmuştur. Çünkü 3201 sayılı Yasanın 1.maddede Türk vatandaşları ile doğum ile Türk vatandaşı olupda çıkma izni almak sureti ile Türk vatandaşlığını kayebedenlerin yurt dışındaki sigortalılık sürelerini borçlanabileceği ortadadır....
Türk Vatandaşlığı Kanunu m28/1, Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerin (mavi kartlılar), Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edeceklerini düzenlemiş, kolluk araştırması sonucunda davacının Türkiye'de ki ikamet adresi tespit edilemediği gibi Türkiye'de ikamet etmiyor ise Türkiye'de ki en son ikamet adresinin tespit edilemediği anlaşılmakla 5718 sayılı MÖHUK m. 41 uyarınca Türk vatandaşlarının kişi hâllerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye'de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması hâlinde ilgilinin sâkin olduğu yer, Türkiye'de sâkin değilse Türkiye'deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür. Dosya kapsamından, davacının vekaletname üzerindeki adresinin "MERSİN" olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....
GEREKÇE : Dava, davacının 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma işleminin Türk vatandaşlığını kaybettiği gerekçesiyle reddine yönelik Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacının, vefat eden eşinin Almanya'da geçen çalışmaları bakımından 01/08/2016 tarihinde 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma talebinde bulunduğu, Kurum tarafından hak sahibinin borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartının arandığının belirtilerek davacının talebinin reddedildiği, davacının ve vefat eden eşinin 27/08/2003 tarihinde izinle Türk vatandaşlığından çıktıkları anlaşılmış olup mahkemece, talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartına gerek olmaksızın borçlanabilme imkanına sahip olması bakımından yapılan değerlendirmede bir hata bulunmamaktadır....