Yüksek Mahkemece benimsenen görüş de doktrindeki görüş ile paralel doğrultuda olup bu husus, muhtelif kararlarda aşağıdaki şekilde vurgulandığı, “Bir işaretin 556 sayılı KHK'nın 7/1-c bendinde belirtilen münhasıran veya esas unsur olarak karakteristik özellik belirten tasviri nitelikteki işaretlerden olduğunun kabulü için, başvuruya konu markanın kapsadığı emtia bakımından cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer coğrafi, kaynak vb hususlarda doğrudan karakteristik özellik belirten, tanımlayıcı nitelikteki ibareler vasfında olması gereklidir....
Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir. 6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir....
Pekmez." emtiası bakımından tescilli olduğu, coğrafi markaların, coğrafi kaynak belirtmediği, diğer bir deyişle ayırt edicilik kazandığı ve tasviri nitelik taşımadığı durumlarda, tescil edilebilmelerinin mümkün bulunduğu, içerisinde gastronomi ve gıda sektöründen iki bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi raporunda ... ibaresi ile birlikte kullanılan tatlıya ilişkin olarak, İspanya'da doğan ve ... şehrinde bir restorandan çıkmış olan bu ......
Somut olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK'nın 7/1-a bendinde, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayacak, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretin tescil edilebileceği diğer bir anlatımla markaya konu işareti ortalama tüketici kitlesi tarafından görüldüğünde somut ve soyut ayırt edicilik unsurlarını birlikte taşıması, keza KHK'nın 7/1-c bendinde ise ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları içeren tanımlayıcı nitelikteki işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği kabul edilmiştir....
Hukuk Dairesi'nin 26.11.1999 tarih, 1999/5790 E., 1999/9590 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılamayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, taraf markalarında "Anadolu" ibaresi ortak olsa da anılan ibarenin coğrafi yer adı olması nedeniyle iltibasa neden olmayacağı, davacının "Anadolu" ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirdiğini ispatlayamadığı, ayrıca taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, davacının murisine ait ve murisinden intikal eden markalara dayalı olarak açtığı işbu davayı Türk Medeni Kanunu'nun 702 nci maddesi uyarınca diğer mirasçıların muvafakati olmadan tek başına açabilecek olmasına rağmen ilk derece mahkemesince...
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının alan adındaki esas unsurun "egelisesi" olduğu, davalının alan adında yer alan "ege" ibaresinin ise davalı vakfın unvan kılavuz sözcüğü olduğu, vakfın bağlı olduğu Ege Üniversitesinin bir eğitim kuruluşu olarak davalıdan daha önce kurulup faaliyete geçtiği, SMK 5/1.a, c hükümleri ne göre "ege" sözcüğünün tek başına marka olamayacağı, coğrafi terim olarak kamunun istifadesine açık olduğu, coğrafi terim olarak sözcüğün yaygın kullanımlarına, adres bilgisi yazımı, yan ayırt edici işaret, ek sözcük olarak kullanımlarına katlanmak zorunda olduğu, web alan adlarının nümerik değerler olarak bilgisayarlarda adres satırına (web browser) yazıldıklarında arzu edilen kişi veya kuruluşun web sitesinin bulunmasını sağladığı, web adresinin maddi bir hata ile yazılması halinde ise arzulanan alan adına ulaşmanın mümkün olmadığı, iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
A.Ş.” ibareli marka arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas ihtimali olmadığı, zira davacı markası ile dava konusu başvuru markasında ortak ibarenin ... olduğu, bu ibarenin Ankara iline bağlı meşhur bir ilçe ismi olarak coğrafi yeri işaret ettiği, maruf ve meşhur coğrafi yer adlarının kimsenin kullanım tekeline bırakılamayacağı, esasen her iki taraf markasında da "..." ibaresinin, markanın kullanıldığı işletmenin bulunduğu coğrafi yeri gösteren tanımlayıcı bir ibare niteliğinde olduğu, taraf markalarının sair unsurları dikkate alındığında da markalar arası bir iltibas riskinden bahsedilemeyeceği gibi davacı markasından yararlanmak isteyen tüketicinin işletmesel bir bağlantı olduğu zannı ile davalı markasından yararlanmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Yargıtay 11....
Hukuk Dairesi'nin 26.11.1999 tarih, 1999/5790-9590 E.K. sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılamayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, dava konusu markanın "... " ibaresinden, davacının itirazına mesnet marklarının ise "...", "...", "...", "..." ibarelerinden oluştuğu, görüldüğü üzere taraf markalarında "..." ibaresi ortak olsa da anılan ibarenin coğrafi yer adı olması nedeniyle taraf markalarında bu ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağı, bunun dışında dosya kapsamına sunulan delillerle davacının "..." ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirdiğini de ispatlayamadığı gibi aynı davacı tarafından, işbu davaya konu başvuru tarihinden sonra yapılan marka başvuruları nedeniyle açılan davalarda...
tescilli markasının sadece "HARPUT DİBEK KAHVESİ" "HARPUT DİBEK" kelimelerinden oluştuğu, davalının markasının ise şekille birlikte "HARPUT KÜRSÜBAŞI", "HARPUT KÜRSÜBAŞI ÇEDENE KAHVESİ", "KÜRSÜBAŞI" ibarelerinden oluştuğu, kelime unsurlarının harf karakteri ve yazılış biçimi, figür unsuru dikkate alındığında markalar arasında ayniyet/benzerlik ya da karıştırılma ihtimalinin doğmayacağı, davacının markasının "HARPUT, DİBEK" kelimelerinden oluştuğu, HARPUT'un bir coğrafi yer adı olduğu, 6769 sayılı Kanun'un 5/1-ç maddesi gereğince "ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran yada esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği" hükmünün yer aldığı, Harput ibaresinin Elazığ'ın eski adı olarak bilindiği ve halen Elazığ'a bağlı bir mahalle olduğu, çok eski bir...
KHK 7/1-a bendi kapsamında kalan işaretlerden olmadığı, dava konusu işaretin, Yargıtay içtihatları ve doktrin görüşleri de dikkate alındığında, 7/1-c bendi uyarınca reddedilen emtialarda cins, çeşit, vasıf bildirici mahiyette olmadığı gibi anılan emtialar ile de özdeşleşmediği, buna bağlı olarak anılan işaretin 7/1-c maddesi kapsamında kalan işaretlerden olarak da değerlendirilemeyeceği anlaşılmış, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur....