diğer ülkelere yayıldığı, ülkemizde de son yıllarda oldukça popüler bir tatlı olarak tüketildiği, davalının 2017/77133 sayılı markasının tescilli olduğu "Pastacılık ve fırıncılık mamülleri, tatlılar" emtiasının genel mahiyetteki düzenlemesi gereği San Sebastian tatlısını kapsadığı, bu nedenle bu emtia bakımından 2017/77133 sayılı markanın hükümsüzlüğü gerektiği, kalan emtia bakımından ise San Sebastian ibaresinin ilgili tüketici nezdinde coğrafi kaynak belirtmediği, tek başına San Sebastian ibaresinin ülkemizde bilinen maruf ve meşhur bir coğrafi alan olmadığı, davalıya ait 2017/49289 sayılı markanın davaya konu yanık cheesecake görseli ile bu görselin altında yer alan kelime ibaresinden oluştuğu, markayı oluşturan bu şeklin malın şeklini veren bir işaret olduğu, ancak bu şeklin markada münhasıran veya esas unsur olarak bulunmadığı, zira kombine nitelikte bulunan bu markanın aynı zamanda "San Sebastian Chef ..." kelime ibaresinden de oluştuğu, "San Sebastian" ibaresi ve markadaki yanık...
özel şartlara bağlandığı ürünleri kapsadığını, "Swiss", "Switzerland" ve benzeri ibarelerin kullanımının, İsviçre Federal Konseyi tarafından özel şartlara bağlandığını, "Swiss" / "Switzerland" ibaresinin özellikle saatler bakımından coğrafi işaret/mahreç işareti olarak, İsviçre'de Markalar ve Menşe işaretleri Hakkındaki Federal Yasa, İsviçre Federal Konseyi'nin 01.01.2017 tarihi itibariyle revize edilmiş olan 23 Aralık 1971 tarihli düzenlemesi, TRIPS Sözleşmesi vd. uluslararası anlaşmalar aracılığı ile kullanımının İsviçre menşeli ürünlere hasredilen bir işaret olduğunu, başvuru sahibi tarafından İsviçreli ürün üretildiği ya da başvuru sahibinin İsviçre’de kayıtlı olduğuna dair bir bilgi/belgenin sunulmadığını, başvuru sahibinin kötüniyetli olarak tescilden yararlanacağını, ürünlerinin haksız tesciline dayanarak İsviçre menşeiliymiş gibi ticaretini yapacağını, tüketiciler nezdinde iltibas oluşturacağını ileri sürerek YİDK kararın iptali ile 2018/119761 başvuru numaralı “SWISH” ibareli...
cinsini, kalitesini, çeşidini, vasfını, amacını, değerini ya da coğrafi kaynağını münhasır olarak belirtmediğini, "ŞOK" markasının davacının çatı markası olduğunu iddia ederek TPMK YİDK’nın 2014-M-9225 sayılı kararının iptaline ve marka tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep etmiştir....
CEVAP 1.Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde; davalı adına tescilli "..." ibareli markaların bulunduğunu, uzun yıllardır bu marka altında faaliyetlerini sürdürdüğünü, davacının itirazına mesnet markayla davalı başvurusu arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını, davacının tanınmış marka iddiasının ispat edilemediğini, davalının "..." markası üzerinde kazanılmış hakkının bulunup bu ibarenin herhangi bir coğrafi kaynağı işaret etmediğini, davalının kötü niyetli olduğunu ispatlayan bir delil de bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. 2.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. III....
Maddesine göre coğrafi tanımlar değil, bir malın coğrafi kaynağını belirten ibarelerin tescil edilemeyceği, coğrafi yer adı olsa dahi coğrafi kaynak bildirmeyen Erzurum Ovası, Ilgaz Dağı, Kaz Dağı gibi birçok markanın tescil edildiği, Yatgıtayca da bu ilkenin benimsendiğini, karşı tarafın TPE tarafından reddedilen ibarenin başvurusundan sonra D1 yetki belgesi aldığı, her ne kadar daVa dilekçesinde uzun süredir taşımacılık sektöründe olduğunu belirtse de 2016 yılından sonra taşımacılık sektörüne girdiklerinin D1 belgesinden açıkça anlaşıldığı, sonuç olarak davanın kabulü ile karşı tarafça açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesince, "Dosya içeriğine göre; Karşı davacı T3 ekili " Ağrı Köse Dağı" markasının ayırt edici olmadığını, şehir adı ile yörede bulunan dağ adının isminin eklenmesiyle oluşturulduğunu, Sinai Mülkiyet Kanunun 5....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu "..." ibaresini oluşturan sözcüklerin sahip oldukları bağımsız anlamlar itibariyle, ortaya çıkan bütünsel algısında, redde konu hizmetlerin cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynağını belirtmediği gibi malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaretlerden de olmadığı, tüketicinin uzun yıllardır “...+sözcük+turuncu renk” şeklinde oluşturulmuş markalara olan aşinalığından kaynaklı olarak da dava konusu marka ile karşı karşıya kaldığında, bu markayı da yine sunulan hizmetin kaynağını göstermeye elverişli bir marka olarak algılama eğiliminin daha kuvvetli olacağı, “...” ibaresinin mevcut durumda markaya kattığı anlamın bütünsel algıda yeterli ayırt edicilik sağladığı, dava konusu 2020/64469 sayılı başvurunun 35....
Mahkemece, "Turkish Faktoring" ibaresinin "finansal ve parasal hizmetler" mal ve hizmetleri bakımından cins, çeşit, vasıf, amaç ve coğrafi kaynak bildiren bir sözcük olarak algılanacağı, bu nedenle işaretin anılan hizmetler açısından ayırdedici nitelikten yoksun bulunduğu gerekçesiyle marka olarak tescil edilemeyeceği kabul edilmişse de, dava konusu "..." ibaresi 556 sayılı KHK'nın 5'inci maddesindeki unsurları haiz ve ayırdedici nitelikte bulunduğu gibi söz konusu hizmetler bakımından coğrafi kaynak bildiren ve doğrudan tasviri işaret niteliğinde de değildir. Bu itibarla, 556 sayılı KHK'nın 7/1-c bendi uyarınca “finansal ve parasal hizmetler" mal ve hizmetleri açısından da tescil engelinin bulunmadığı kabul edilerek anılan mal ve hizmetler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Bu madde hükmünde yer alan itirazın kabul edilebilmesi için itiraz sahibinin o işaret üzerinde başvuru tarihinden önce hak sahibi olması veya rüçhan hakkını elde etmesi ve bunları ispat etmesi gerekmektedir. KHK m. 8/3 hükmü açık olup, bu hüküm “tescilsiz bir markanın/işaretin ticarette kullanılmasından doğan bir öncelik hakkı”nı korumaktadır. Davacının huzurdaki davasına mesnet aldığı markaları ve endüstriyel tasarımı ise tescillidir ve korunmaları KHK m. 8/3 hükmüne göre değil, m. 8/1(b) veya m. 8/5 hükümlerine göre istenebilir. Ayrıca da; davacı tarafın “önceki kullanımlardan doğan gerçek hak sahipliği” hususunda dava dosyasına sunmuş olduğu 2014 tarihli faturalar, davalının hükümsüzlüğü talep edilen markalarının koruma tarihinden önce kesilmiş faturalar olmadığından, davacı da bu hususta başka bir delil de sunmamış olduğundan21, davacının “önceki kullanımlardan doğan gerçek hak sahipliği” iddiasının tevsik edilememiş olduğu değerlendirilmiştir....
SMK 5/1-c maddesi ise “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. 556 s. KHK döneminde 7/1-c maddesinin doğrudan karşılığı olan bu düzenlemeye göre bir işaretin 5/1-c kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini, vasfını, amacını hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan, mal veya hizmet ile olan sıkı ilişkisi sebebiyle derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir. Görüleceği üzere işaretin 6769 s. SMK 5/1-b ve 5/1-c maddeleri kapsamında kalıp kalmadığı hususu, başvuru kapsamındaki emtialar ile işaret arasındaki ilişki gözetilerek değerlendirilmesi gereken bir husustur....
Sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden emtia benzerliği şartı gerçekleşmişse de , taraf markalarında orta olarak yer alan "..." ibatesinin coğrafi yer adı olup Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 26.11.1999 tarih,..... sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılmayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, dava konusu markanın da "..." ibaresinden ve “...” ve “kutumda” ibarelerinin ortasından geçecek şekilde sopa ve sopaya bağlı hurçtan oluşan şekil unsurundan , davacının itirazına mesnet marklarının ise "...", "... ..." "... ...", "......