BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili, erkeğin davasının kabulü, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı ile nafaka artış oranı hakkında hüküm kurulmaması yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairemizin 15.09.2022 tarihli ve 2022/5075 Esas ve 2022/7037 Karar sayılı kararıyla; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan kusurun derecesi, paranın alım gücü dikkate alındığında kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğundan bahisle kararın bu yönlerden bozulmasına, kadın vekilinin sair temyiz itirazları yönünden ise kararın onanmasına karar verilmiştir. B....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın vekili tarafından; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, tazminat taleplerinin ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereği kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Davacı erkek tarafından akıl hastalığına dayalı (TMK m. 165) olarak açılmış bir dava bulunmamaktadır. Davalı kadının hareketleri iradi olmadığından, kusur yüklenemez ve Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı “evlilik birliğinin sarsılması” hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemez....
O halde davalı-karşı davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. d)Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Yukarıda (b) bendinde açıklandığı üzere, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak isteğin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Davacı kadın vekilinin; kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK m. 175/1). Nafaka yükümlülüğünde kusur aranmaz (TMK m. 175/2). Davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği sabittir. Boşanmaya neden olan olaylardaki kusur durumu da gözetilerek kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi isabetlidir. Ancak; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı azdır....
Boşanmadan sonra açılan yoksulluk nafakası isteğinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Türk Medeni Kanununun 178. maddesine göre açılan yoksulluk nafakası talebi için yeni vakıa ve delillere dayanılması, yeniden kusur belirlemesi mümkün değildir. Hakim kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka isteğini buna göre karara bağlayacaktır. Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez....
Davacı kadın istinafında, hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakasının az olduğunu, ayrıca müşterek çocuk Zehra'nın velayetinin kendisine verilmesini talep etmiş; davalı erkek istinafında, kusuru kabul etmediğini, kadın lehine hükmedilen tazminat ve nafakanın kaldırılmasını, tazminat ve nafaka talebi kısmen kabul edildiğine göre reddedilen miktar yönünden de lehine vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, tespit edilen boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, erkek eşin tam kusurlu olduğu, bu sebeple davacının davasının kabulünün ve kusur derecelendirmesinin yerinde olduğu görülmüştür....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; boşanma hükmüne yönelik istinaf taleplerinin bulunmadığını, kadın lehine hükmedilen nafaka ve maddî-manevî tazminat miktarlarının az olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının nafaka ve tazminat miktarları yönünden kaldırılarak, talepleri gibi karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından tedbir-yoksulluk nafakası takdirinin ve miktarlarının yerinde olduğu sonucuna varıldığından, erkeğin kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası takdiri ile nafaka miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. TMK'nın 174.maddesinde; mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği hükme bağlanmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, asıl davanın reddine, kadın lehine 450 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın lehine, davaya konu boşanma istemi reddedildiğinden davalının manevi tazminat, maddi tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinde karar verilmesine gerek ve yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne, TMK. 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına, birleşen davada kadın lehine 10.000 TL maddi tazminata, birleşen davada manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir....
Toplanan delillerden, davalı kadının evlenmeden önce infertil olduğu ve bu hastalığını davacı eşine bahsetmeyerek gizlediği, yani davalı kadının kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK.m.175). Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının daha kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları oluşmamıştır. Yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....