Mahkemece davaya; nafaka ve tazminat talepleri yönünden devam edilerek, erkek eşin ağır kusurlu davranışları nedeniyle, kadın eş yararına tazminat ve nafaka ödenmesine karar verilmiştir....
Temyiz Sebepleri 1.Davacı-davalı kadın vekili; hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının herhangi bir işte çalışmayan, yaşı ve sağlık durumu gereği çalışma olanağı günümüzde fazla olmayan müvekkili için çok az olduğunu, lehlerine her iki dava yönünden ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; maddî ve manevî tazminat ile nafaka miktarları ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı-davacı erkek vekili; boşanmada kadın tarafın ağır kusuru bulunduğunu, sunmuş oldukları delil ve tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, müvekkili aleyhine maddî ve manevî tazminat ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yükletilmesi kararının yasal dayanaktan yoksun, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat, nafaka ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasına karar...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve nafaka miktarı yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise kadının kabul edilen nafaka davası, kusur belirlemesi, reddedilen maddi ve manevi tazminat talepleri ve kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadının, davalı-davacı erkeğe kusur olarak yüklenen kendisine ve ailesine hakaret vakıasına, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayanmadığı, bu sebeple bu vakıanın kusur belirlemesinde esas alınamayacağı, boşanmaya sebebiyet veren diğer vakıalara göre, tarafların yine de eşit...
Somut olayda; davalının haklı neden olmaksızın kadını ailesinin yanına bırakarak terk etmesi ve bu sırada davalı ile ailesini tehtid etmesi davacının kişilik haklarını ihlal kapsamında manevi tazminata hükmedilmesini gerektirir hareket olarak kabul edilmiştir ve tarafların ekonomik durumları, paranın alım gücü, TMK'nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ve TBK'nun 50. hükmü dikkate alınarak davacının manevi tazminat talebi kısmen kabul edilmiş ve 10.000,00 tl manevi tazminata hükmedilmiştir. YOKSULLUK NAFAKASI YÖNÜNDEN AÇIKLAMALAR: TMK'nın 175. maddesine göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz."...
Davacı kadın tarafından, yerel mahkeme kararına karşı müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının hakkaniyet, usul ve yasaya aykırı olduğu ve nafaka miktarlarına her yıl ÜFE oranında artış uygulanması gerektiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece kusur ve ekonomik sosyal durumları dikkate alınarak davacı kadın için 500 TL yoksulluk nafakası ile çocuk için 200 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının yetersiz olduğu anlaşılmakla, davacı kadının nafaka miktarlarına...
(TMK.m.175) Toplanan delillerle, davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmıştır. O halde, ilk derece mahkemesince bu hususta verilen karar isabetlidir. Ancak tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığından nafaka miktarının fazla olduğu kanaatine varılarak aylık 1.750 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir....
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının eşinden habersiz çocuk aldırdığı; davalı erkeğin ise eşine psikolojik ve sözel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davacı kadının tam kusurlu olarak kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMKm. 175). Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, davacı kadının herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir....
Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde davalı kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı erkek lehine manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. 3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının reddine yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Mahkemece, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkek tarafından yasal süresi içerisinde verilen bir dilekçe ile delil bildirilmediği görülmüştür. O halde davalı erkeğin süresinden sonra bildirdiği delil esas alınarak davacı kadına kusur yüklenemez....
Hal böyleyken davalı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi doğru değil ise de, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleştiğinden, boşanma kararı sonucu bakımından doğru olduğundan, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddi ile boşanmaya ilişkin hükmün gerekçesinin değiştirilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiş (HUMK.md.438/son) ve aşağdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. 2-- Mahkemece, davalı kadının 31.10.2013 havale tarihli cevap dilekçesindeki 150.000 TL tazminat talebinin niteliği açıklattırılarak, bu hususta olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir. 3-Davalı kadının 31.10.2013 havale tarihli cevap dilekçesindeki 1500 TL nafaka talebi Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde yer alan yoksulluk nafakasını da kapsamaktadır. Mahkemece, davalının yoksulluk nafakası talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....