TMK'nun 321 maddesine göre çocuk, anne ve baba evli ise ailenin soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olmaz. TMK’nın 27 maddesine göre, haklı nedenin varlığı halinde, soyadının değiştirilmesi mümkündür. Yine soyadı Nizamnamesinin 15 maddesinde; " evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuklar babalarının soyadını taşırlar..." ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğinin 22. maddesinde; " evlilik içinde veya herhangi bir nedenle evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde Türk babadan olan veya Türk anadan doğan çocuklar doğumlarından başlayarak Türk Vatandaşlığını kazanırlar. Bu çocuklar babanın soyadını alır ve aile kütüklerinde babalarının hanesine yazılırlar." hükümlerine yer verilmiştir. Küçüğün annesinin yeni evlilik içerisindeki soyadının küçüğe verilmesi talep edilmektedir. Burada velayet hakkı kullanılarak dava açılmıştır....
ın hanesine taşındığı ve babanın soyadını aldığı; bundan sonra anne N..... G.... K.....'ın 13.2.2004 günlü dilekçe ile velayeti altındaki D..... Ç.....'ın soyadının "K....." olarak değiştirilmesini istediği, mahkemece istemin kabulü ile küçük D.....'ın nüfus kaydındaki "Ç......" soyadının "K......" olarak değiştirilmesine karar verildiği ve hükmün Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Kayden 12.7.1990 doğumlu olan D.....'ın mahkeme hükmü ile babası Yu..... Ç......'ın nüfusuna yazılıp onun soyadını aldığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Medeni Kanununun 312. maddesine göre "baba ile soybağı babalık hükmü veya tanıma yoluyla kurulan çocuk, babanın aile adını (soyadını) taşır ve onun vatandaşlık hakkını kazanır." Soyadı Tüzüğü'nün 15. maddesi hükmüne göre de "nesebi sahih olmayan çocuklar analarının soyadını alırlar; ancak bu çocuklar, babalarının tanıması ile veya hakimin kararı ile babanın soyadını alırlar."...
ın hanesine taşındığı ve babanın soyadını aldığı; bundan sonra anne N..... G.... K.....'ın 13.2.2004 günlü dilekçe ile velayeti altındaki D..... Ç.....'ın soyadının "K....." olarak değiştirilmesini istediği, mahkemece istemin kabulü ile küçük D.....'ın nüfus kaydındaki "Ç......" soyadının "K......" olarak değiştirilmesine karar verildiği ve hükmün Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Kayden 12.7.1990 doğumlu olan D.....'ın mahkeme hükmü ile babası Yu..... Ç......'ın nüfusuna yazılıp onun soyadını aldığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Medeni Kanununun 312. maddesine göre "baba ile soybağı babalık hükmü veya tanıma yoluyla kurulan çocuk, babanın aile adını (soyadını) taşır ve onun vatandaşlık hakkını kazanır." Soyadı Tüzüğü'nün 15. maddesi hükmüne göre de "nesebi sahih olmayan çocuklar analarının soyadını alırlar; ancak bu çocuklar, babalarının tanıması ile veya hakimin kararı ile babanın soyadını alırlar."...
çocuk için aylık 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, boşanmadan sonra iştirak nafakası olarak devamını, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevi ve 20.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 70.000,00 TL tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan sonra Annenin Soyadını Kullanmaya İzin KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 25.12.2018 gün ve 2018/7734-2018/15396 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 21/10/2020 NUMARASI : 2019/299 ESAS 2020/408 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Boşanan Kadının Kocasının Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı dava dilekçesinde özetle; 39 yıl boyunca boşandığı eşinin Yöney olan soyadını kullandığını, bu soyad ile tanındığını, tüm resmi kurumlar ve bankalarda bu soyad ile tanınıp işlem yaptığını, hali hazırdaki soyadının işlemlerde karışıklığa neden olduğunu belirterek soyadının Yöney olarak değiştirilmesini talep ve dava etmiştir. Dava nüfus idaresi hasım gösterilerek Konya 7. Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, anılan mahkeme 26.09.2019 tarih 2019/9- 28 Esas Karar sayılı kararıyla davanın Aile Mahkemelerinin görevine girdiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "Tarafların Kastamonu Aile Mahkemesi'nin 2013/313 E 2013/241 K sayılı kararı ile boşandıkları, 10/11/2010, 11/07/2012 ve 17/09/2014 doğumlu üç müşterek çocuklarının bulunduğu, müşterek çocuklardan Sinan'ın velâyetinin annesine, Sinem'in velâyetinin ise babasına verildiği, daha sonra aynı mahkemenin 2017/511 E 2017/729 K sayılı kararı ile Sinan'ın velâyetinin de babaya verildiği, boşanmadan sonra doğan çocuğun velâyetinin ise aynı mahkemenin 2016/466 E 2017/6 K sayılı kararı ile annesine verildiği, dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporunda yer alan gerekçelerle davacı annenin çocuklara babaya nazaran daha iyi bakacağı, velâyetlerinin annelerine verilmesinin üstün yararlarına uygun olduğu, davacının müşterek çocuklar Sinan ve Sinem lehine talep ettiği iştirak nafakasının velâyet davasının fer'î niteliğinde olduğu, tarafların boşanmalarından sonra doğan çocuğun velâyetinin ise anneye verildiği, davacının nafaka talep etmekte haklı...
Zonguldak Aile Mahkemesi tarafından, çocuğun annesinin, babasının bir süre gayriresmi olarak birlikte yaşadığı ... isimli kadın olduğu belirtilerek, küçüğün annesi ... ile birlikte ..., Kocaeli adresinde oturduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Gebze Aile Mahkemesi de, küçüğün resmi kayıtlara göre annesi olan ve velayet kendisinde bulunan ...’ın (Kahveci) yerleşim yeri ..., Zonguldak adresi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamından, Zonguldak Aile Mahkemesince, küçüğün gerçek annesinin ... isimli başka bir kadın olduğu ve çocuğun gerçek annesi ile birlikte Gebze’de ikamet ettiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmişse de, nüfus kayıtlarına göre çocuğun annesi ... (Kahveci) olarak görünmektedir. Nüfus kayıtları aksi sabit oluncaya geçerlidir. Bu halde kayıtlar düzeltilinceye kadar küçüğün annesi olarak görünen ...’ın (...) yerleşim yerinin ... Zonguldak adresi olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Zonguldak 1....
Davacı küçük Barış Ektiren adına kayyım Ali Ektiren vekili tarafından, davalı Abdurrahman Temel aleyhine 21/8/2003 tarihinde açılan ve Maliye Hazinesi ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar edilen davada, davalının babalığına ve Barış için aylık 500 Milyon TL. nafakaya hükmedilmesinin istendiği, Barış'ın annesi Gürbet Ektiren'in davada aynı zamanda kayyım vekili olan Avukat Zeynal Değirmenci tarafından temsil edildiği mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Dava niteliği itibariyle babalığın tespitine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesinde "çocuk ana ve baba evli ise ailenin, evli değil ise ananın soyadını taşır" hükmü mevcuttur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının gider kalemlerini yüksek gösterdiğini, bunun fahiş olduğunu, annenin TRT bünyesinde hatırı sayılır bir maaşla çalıştığını, gelirinin müvekkilinden yüksek olduğunu, kira gelirinin bulunduğunu, müvekkili aleyhine diğer müşterek çocuk yararına iştirak nafakasının artırımı davası açtığını, her iki nafakayı almış olduğu maaştan ödeyebilmesinin mümkün olmadığını, davacının annesi ile birlikte edindiği taşınmaz için bankadan çektiği kredi ödemelerine halen devam ettiğini, yine annesi ile aralarında açılan davaların masraflarını karşılamaya çalıştığını, davacının müvekkili babası ile görüşmediğini, soyadını dahi taşımadığını, bunun için dava açıp annesinin soyadını aldığını, babasına yakınlık göstermediğini, annenin de giderlere katılma yükümlülüğünün bulunduğunu, tüm bu sebeplerle öncelikle davanın tamamen reddine, bunun mümkün olmaması halinde müvekkilinin maddi gücü dikkate alınarak makul bir nafaka bedeline hükmedilmesini talep etmiştir....