WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Kısıtlı adayı hakkında vesayet hukukuna ilişkin olarak açılan davada ... 2. Sulh Hukuk ... 1. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evlilik dışı doğan, annesinin yaşı küçük olan ve babası tarafından tanınmayan çocuğa vasi atanması istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce, TMK'nın 337/2. maddesine göre anne ve babanın evli olmaması halinde, annenin de yaşı küçük ise çocuğun menfaatine göre velayetin babaya verilebileceği veya vasi atanabileceği hükmü gereğince öncelikle çocuğun menfaatinin, velayetinin babaya verilmesini gerektirip gerektirmediği husususun araştırılması gerektiğinden Aile Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

    Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı kesinleşen ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” ve “ana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

      Dava dilekçesinde, boşanmadan sonra yapılan araştırmalarda davacının çocuğun kendisinden olmadığını anladığı, davalının da durumu bildiği, ancak çocuk için nafaka aldığından dava konusu yapmadığı, bu nedenle davayı açtığı bildirilmiş, 01.03.2016 günlü dilekçe ile de 05.06.2013 tarihinde oğlu olmadığının öğrenildiği açıklanmıştır. Bu tarih esas alındığında 02.01.2014 tarihinde açılan soybağının reddi davasının sürede olduğu, aksi kanıt bulunmadığından davanın 1 yıllık sürede açıldığının kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın hak düşürücü süreden reddi doğru görülmemiştir....

        Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacı tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin Kayseri'de kurulu düzeni ve iyi bir işi olduğunu, müvekkilinin annesinin vefat ettiğini, annesinin vefatından sonra davacıya annesinin ölüm belgelerini düzenlemek ve kardeşlerine destek olup düzenlerini kurmalarına yardımcı olmak için kısa süreliğine Hollanda'ya gidip döneceğini söylediğini, müvekkilinin Hollanda'ya yerleşme gibi bir düşüncesinin olmadığını, müşterek çocuk ile davacı arasında güzel bir baba çocuk ilişkisi olduğunu, davalı ile müşterek çocuğun her fırsatta sesli ve görüntülü konuştuklarını, müvekkilinin bu durumu zedeleme niyetinin olmadığını, müvekkilinin iyi niyetine karşılık davacı tarafından çocuk teslimi sırasında hakerete maruz kaldığını, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir....

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/09/2020 NUMARASI : 2019/654 E - 2020/396 K DAVA KONUSU : Nüfus (Diğer Kayıtların Düzeltilmesi İstemli) KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı, kızı Elçin Beyza Kefil'in soyadının önceki eşi T3 soyadını kullanmakta olduğunu, boşanmayla velayeti tarafına verilen müşterek çocuğun kendisinin kızlık soyadı olan "YAZKAN" olarak soyadının değiştirilmesini talep ve dava etmiştir....

        Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi davacı annenin velisi bulunduğu Zelal ve Aylin'in soyadlarının değiştirilmesi konusuda açtığı davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacı Mahfuze eşi Aydın Aktaş ile evli iken Aydın'ın 21.06.2011 tarihinde öldüğüne, Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönergesinin 141. maddesinde ve Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 67.maddesinde "Kocası ölen kadın yeniden evlenmedikçe ölen kocasının aile kütüğünde kalır ve kocasının soyadını taşımaya devam eder....

          Aile Mahkemesinin 2014/225 Esas -2014/533 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açtıklarını, davalının olumsuz hareketlerini düzelteceğini söylemesi üzereni açılan davadan feragat ettiklerini, ancak zaman içerisinde düzelme olmadığını bu nedenle Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2020/219 Esas 2020/327 Karar sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini, tekrar boşanmadan vazgeçildiğini, bu vazgeçmenin ertesi günü davalının Nihat Aba isimli kişi ile fotoğraflarını internet ortamında paylaştığını, davalının çocuğu da alarak bu kişinin yanında yaşamak için kaçtığını belirterek tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir....

          kamu davalarının 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, II)Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Suça sürüklenen çocuk ... hüküm tarihinde onsekiz yaşını doldurmamış olması karşısında; suça sürüklenen çocuğun yasal temsilcisi olan annesinin, suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmü CMK’nun 262/1. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğun annesinin temyize hakkı bulunduğuna karar verilerek yapılan incelemede; UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneğine göre, suça sürüklenen çocuk ...’ın karar tarihinden sonra, 07/08/2020 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, TCK’nun 64/1 ve CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca, ölüm nedeniyle hakkında düşme kararı verilip verilmeyeceğinin yerel mahkemece değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafii ve annesinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde davacının baba hanesindeki kaydının iptali ile annesinin soyadı olan ... ile ana hanesine kaydına tesciline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir, Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde davacının, annesi ... ile Babası ...'ın evlillik dışı ilişkisinden doğduğunu, daha sonra ... 'ın resmi nikahlı eşi ... 'dan doğmuş gibi davacıyı kendi hanesinde nüfusa kayıt ve tescil ettirdiğini, anne adının düzeltilmesi amacıyla davacının annesi ... tarafından açılan dava sonucunda ... Ereğli Asliye 1....

              Her ne kadar mahkemece davacı babanın rahatsızlığı nedeniyle işten çıkarıldığı, %70 özürlü olduğu gerekçesiyle iştirak nafakasının indirilmesi yoluna gidilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı babanın rahatsızlığının, taraflar evliyken ve boşanma davasının yargılaması sırasında da var olduğu, bunun boşanmadan sonra ortaya çıkan yeni bir durum olmadığı, davacının %70 özürlü olduğuna dair raporun boşanmadan çok önce 2011 tarihinde düzenlendiği, davacının 16.05.2013 tarihli boşanma protokolü ile çocuğa aylık 500,00 TL ödemeyi kabul ettiği, boşanmadan sonra tarafların ekonomik sosyal durumunda nafaka miktarının azaltılmasını gerektiren bir değişikliğin olmadığı görülmektedir....

                UYAP Entegrasyonu