Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 20.12.2019 NUMARASI : 2019/248 ESAS, 2019/989 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı (kadın) dava dilekçesinde özetle; davalı ile İstanbul Anadolu 12.Aile Mahkemesi'nin 14/09/2018 tarih, 2018/727 Esas-2018/700 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, kararın 14/09/2018 tarihinde kesinleştiğini ve müşterek çocuk Ömer Efe Ateş'in velayetinin kendisine verildiğini, kendisinin boşandıktan sonra kızlık soyadını kullanmaya başladığını, çocuk ile ilgili her türlü iş ve işlem yapıldığında soyadının farklı olduğu için sorun yaşadığını...

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 13/01/2023 NUMARASI : 2022/1072 ESAS 2023/37 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Yukarıda esas numarası yazılı dosya re'sen istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme neticesinde; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı T1 Şahin'in nüfus kayıtlarının Almanya Devleti tarafından düzenlenmiş doğum belgesinde görüldüğü, baba adının Bilal soyadının ise Şahin olduğu, davacının nüfus cüzdanına göre isminin T1 olduğu, baba adının ise Dursun olarak gözüktüğü, Türkiye'deki kayıtlarında soyadı ve baba adının yanlış olduğu, Ünsal davacının annesinin sonraki evliliğinden dolayı soyadı olduğu, davacının baba adı olarak görülen Dursun'un ise annesinin ikinci eşi olduğu, işbu yanlışlığın davacının Türkiye'de işlem yapamaması sonucunu doğurduğu, davacının Ünsal olan soyadının Şahin olarak düzeltilmesi ile Dursun olarak gözüken...

Tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Alınan rapor, çocuğun görüşü ve diğer deliler de göz önüne alınarak, çocuğun hangi ebeveyn yanında kalmasının menfaatine olacağı tespit edilerek velayet konusunda bir karar verilmesi gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamından; mahkemece yargılama sürecinde 17.06.2016 tarihinde ve 14.10.2016 tarihinde iki rapor alındığı görülmektedir. Bu raporlar arasında çelişki mevcuttur. Zira ilk raporda, kadının 2011 yılındaki boşanmadan sonra evlenme düşüncesiyle görüştüğü bir erkek ile aynı otel odasında ve yatakta uyudukları, bu sırada 2008 doğumlu İnci’nin aynı odada bulunduğu, yapılan görüşmede çocuğun çekingen bir şekilde ayıp şeyler olduğunu ifade ettiği, bu durumun ise çocuğun cinsel kimlik oluşumunu olumsuz etkileyeceğinden bahisle velâyetin babaya verilmesi uygun görülmüştür....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin her zaman ailesine karşı şefkatli bir eş ve baba olduğunu, evlilik birliği süresi içinde küçük Selen'in altını değiştiren banyosunu yaptıran müvekkilinin kendisi olduğunu, tarafların evlilik birliğinin bitmesinde davacının dava dilekçesindeki iddialar gibi olmadığını, davacının müvekkilini aldattığını, boşanmadan sonra müşterek çocuğun hiçbir şekilde sürekli olarak davacının yanında kalmadığını, müvekkilinin çocuğun anne sevgisine muhtaç olduğunu bilecek olgunlukta olduğundan çocuk ile davacının kişisel ilişki günlerine bakılmayıp 2- 3 gün annesinde 2- 3 gün babasında kalarak boşanma sürecinden en az zararla çıkmasının sağlanılmaya çalışıldığını, küçük Selen'in müvekkilinde kalmadığı zamanlarda dahi Selen'i kreşten alarak davacıya götürdüğünü, davacının müvekkilinin annesinin vefatı nedeniyle cenaze işlemleri ve baş sağlığı için eve gelen gidenlerle uğraştığı süreçte küçük Selen'in sadece 10 gün kendisinde kalmasını dahi sorun yaptığını...

    Çocuk Haklarına dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesine göre; görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkı mevcuttur. Çocuğun yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde çocuğu ilgilendiren davalarda adli merciler,çocuğun ifade ettiği görüşe gereken önemi vermelidir. Çocuk, uluslararası istinabe yoluyla Avusturya Eyalet mahkemesince dinlenmiş, babasının olumsuz davranışlarını beyan ederek annesinin yanında yaşamak istediğini ısrarla ifade etmiştir. Dosyada ana yanında kalmasının çocuğun yüksek çıkarına açıkça aykırı olduğuna ilişkin bir delil ve olgu da bulunmamaktadır. O halde, çocuğun görüşüne değer verilerek, isteğin kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır....

      Davalı cevap dilekçesinde özetle; 04/05/2018 tarihinde davacı eşi ile boşandıklarını, boşandıktan sonra 25/06/2018 tarihinde müşterek çocuklarının dünyaya geldiğini, çocuklarının bu süreçte annesinin yanında olduğunu, ancak annesinin çocuk için aylık olarak 2.000,00 TL nafaka için dava açtığını, kendisinin küçük bir esnaf olduğunu, anahtarlık iş yerinin olduğunu, bazı günler hiç kazanç elde edemediğini, bu nedenle annesinin yanında kaldığını, şuanda ödemekte olduğu kredilerinin ve mevcut borçlarının olduğunu, maddi sıkıntı içinde olduğunu, bu zor şartlar altında müşterek çocukları için aylık 2.000,00 TL nafaka ödeyecek durumun olmadığını, müşterek çocuk için aylık sadece 250,00 TL nafaka ödeyebileceğini, ayrıca davacıyı darp etmediğini beyan etmiştir....

      ın soyadının annesinin soyadı olan "Peker" olarak değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; eski eşi Murat Karakaş ile olan evliliklerinden ...'ın dünyaya geldiğini, daha sonra aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle boşandıklarını ve küçüğün velayetinin kendisine verildiğini, boşanmadan dolayı soyadı ile oğlu ...'in soyadlarının farklı hale geldiğini, babasının çocukla ilgilenmediğini ve görmeye dahi gelmediğini, hiç bir ihtiyacını karşılamadığını, babanın soyadını taşımasının haksızlık olduğunu ileri sürerek ...'ın soyadının annesinin soyadı olan Peker şeklinde değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ile dava dışı ...'...

        nin, soruşturma ifadesinde bir gün sanık eşini ereksiyon halindeki cinsel organı kıyafetinin dışında iken kızının yanında görmesi üzerine onunla kavga edip, çocuklarını da alarak annesinin yanına gittiğini ve durumu anlattığı annesinin telkiniyle evine geri döndüğünü beyan etmesi karşısında, müştekinin annesinin bahsedilen olayla ilgili tanık sıfatıyla ifadesinin alınması ve bu kapsamda mağdurenin söz konusu hadiseyle ilgili beyanının alınarak varsa ifadeler arasındaki çelişkiler giderilip, ayrıca konu hakkında bilgisi olup olmadığının tespiti açısından mağdurenin kardeşi ...'ın da dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

          Somut olayda; sanığın, katılanın eski eşi olup çocuklarının boşanmadan sonra babaları olan katılan ile birlikte kaldıkları, çocuklardan ... 'in evde yangın çıkarttığı, kendisini annesinin azmettirdiğini söylemesi üzerine annesi olan sanık hakkında mala zarar verme suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış olsa da; sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin delil bulunmadığı anlaşılmakla, beraatine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 30.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            nün ise boşanma kararı henüz kesinleşmemiş iken 4.11.1999 tarihinde doğduğu ve doğumundan bu yana da fiilen annesinin yanında kaldığının anlaşılmasına; evlilik 3.6.2005 tarihinde kesinleşen boşanma kararıyla sona ermiş olduğuna göre, ana ve babanın "evlilik mevcut iken" doğan çocukları üzerindeki kanundan doğan "velayeti birlikte icra etme" haklarını (TKM. m. 263) boşanmadan sonra birlikte kullanmaları artık mümkün olmayıp, bu halde velayetin ebeveynlerden birine tevdiinde yasal zorunluluk (TMK. m. 337/3) bulunmasına, mahkemece de bu hukuki durum dikkate alınarak velayetle ilgili düzenleme yapılmış olmasına göre, davalının bu yöne ve diğer yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve yasaya uğun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alman harcın mahsubuna, temyiz başvuru harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere...

              UYAP Entegrasyonu