DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, erkeğin annesinin kadına baskı ve şiddet uyguladığını, ölümle tehdit ettiğini, kadının ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, erkeğin ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, kadının baba evine dönmek durumunda kaldığını, tekrar eve döndüğünde aynı tavırların devam ettiğini, erkeğin annesinin kadını evden kovduğunu, erkeğin sadakatsiz olduğunu, kadını aşağıladığını, bıçaklı saldırıda bulunduğunu, iftira atmakla tehdit ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına ise 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı erkek usulüne uygun tebligata rağmen davaya süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. III....
, çocuk doğduktan 20 gün sonra evi terk edip gittiğini, çocukla görüşmesine izin vermediğini, kadının annesinin erkeğe telefonda hakaretler ettiğini, çocuğun isminin Hacı Hasan olmasına rağmen kadın ve ailesinin çocuğun ismini değiştirmek istediklerinden Yiğit diye hitap ettiklerini, sürekli evi terk ettiğini, kadının ailesinin sürekli eve geldiklerini, erkeğin çocuğuyla vakit geçirmesine engel olduklarını, tüm bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, çocuğun velayetinin ortak verilmesine, 60.000TL maddi - 60.000TL manevi tazminata kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
CEVAP Davalı davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının annesinin sözlerini her daim müvekkilinin sözlerinden önde tuttuğunu, kadın tarafın annesinin sürekli olarak evliliklerine karıştığını ve müvekkili ailesinden koparmak için çaba sarf ettiğini, karşı tarafın müvekkilinden habersiz olarak altınları bozdurup annesinin kredi kartı borcu ile evlenmeden önceki borçlarına harcadığını, bu durumun ortaya çıkması sonrasında karşı tarafın annesinin bu durumu bastırabilmek için psikolojik baskı ve yapay sorunlar çıkarmaya başladığını, tarafların evlerine en ufak maddi katkılarının olmadığını, karşı tarafın her tartışmalarında sinir krizi geçirip evdeki eşyalara zarar verdiğini, ortak çocuğun doğumu sonrasında karşı tarafın annesinin bunu bahane ederek ortak konuta yerleştiğini, yardım etmek yerine hizmet beklediğini, müvekkilinin kendi evinde rahat edemez hale geldiğini, müvekkilinin karşı tarafın annesinin aralarından çekilmesini istemesi üzerine karşı tarafın...
Aile Mahkemesinde verilen ilam ile boşandıklarını, boşanma kararı gereğince müşterek çocuk çocuğun velayet hakkının davalı anneye verildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, boşanma kararından sonra davalının yeni bir evlilik yaptığını ve müşterek çocuğu kendi annesine bırakıp gittiğini, müvekkilinin müşterek çocuğa ulaşmasını da kasıtlı olarak engellediğini, davalının annesinin çalışmadığını, müşterek çocuğun evde dedesi ve dedesinin 80 yaşındaki annesi ile birlikte kaldığını, 4 yaşındaki çocuğun bu şekilde bakımını üstlenemeyeceklerinin aşikar olduğunu, davalının velayet görevini yerine getirmediğini, müşterek çocuğa karşı sorumluluklarını sağlayamadığını, müvekkilinin müşterek çocukla kişisel ilişki kurmasına kasıtlı olarak engel olduğunu, bu nedenle müşterek çocuğun velayetinin değiştirilerek müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Kocasının Soyadını Kullanmaya İzin-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, karşı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise asıl davanın kabulü, tazminatlar, nafakalar, kocanın soyadını kullanmaya izin davası ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların ziynet alacağına yönelik temyiz itirazlanın incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal...
ile görüşmesine müsade edilmediğini zaman zaman müvekkilinin kardeşi ortak konuta geldiğinde davalının annesinin misafirperver davranmadığını, davalının annesinin sürekli olarak müvekkiline hakaret ettiğini bu durumu eşine anlattığında eşinden fiziksel şiddet gördüğünü davalının annesinin eşinin Ölümünden müvekkilini sorumlu tuttuğunu davalının annesinin müvekkiline sürekli fiziksel şiddet uyguladığını üzerinde on tane baston kırdığını hatta en son demir baston kullanmaya başladığını, tarafların evine hırsız girdiğini evden altın hırsızladığını davalının annesinin hırsızın müvekkilinin erkek arkadaşı olduğunu iddia ettiğini bu sebeple müvekkilinin haksız yere fiziksel şiddete maruz kaldığını müvekkilinin dışarı çıkmasının kesinlikle yasak olduğunu sadece çöp atmak ve çocukları okula getirip götürmek için dışarı çıkabildiğini, erkeğin annesinin ortak konutta kadının bir takım eşyaları kullanmasını yasakladığını hem davalının hem de annesinin müvekkilinin komşuları ile görüşmesine müsade...
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının annesi ile 2008 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, o dönemde davacının velayetinin annesine verildiğini, 2015 yılında yeniden evlendiğini, 2016 yılından itibaren davacının da gelip kendileri ile yaşadığını, Yiğit Ahmet adında bir çocuğu olduğunu, eşi ve çocukları ile birlikte yaşadıklarını, eşinin de davacıyı öz çocuğundan ayırmadığını, davacının birlikte yaşadıkları dönemde 15 günde bir hafta sonları ve tatillerde annesinin yanında kaldıklarını, annesinin yanında döndükten sonra kendisine ve eşine karşı tavırlarının değiştiğini, ancak annesinin yönlendirdiği için kendisinin sessiz kaldığını, en son annesinin yanından döndüğünde oyuncu olmak istediğini söylediğini, okul ve yürütmesinin güç olduğunu belirterek okulu bitirdikten sonra isterse üniversitede oyunculuk bölümünü seçeceğini belirttiğini, ancak davacının okula gitmek istemediğini söylemesine, kendisinin karşı çıktığını, bunun üzerine "sen bana karışamazsın " diye bağırınca misafirlerin...
Aile Mahkemesinin 2018/188 Esas sayılı dosyası ile açılan davaya sunulan protokol başlıklı belgede, boşandığı eşinin soyadını kullanmaya devam etmesi konusunda davacı ile anlaştığını, ancak bu talebin boşanmanın ferisi niteliğinde olmadığından bahisle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, akabinde Konya 1.Aile Mahkemesi'nin 2018/165 Esas sayılı dosyası ile doktorluk mesleğine başladığı günden bu yana davacının soyadını kullanması ve meslek hayatının büyük bir bölümünde hem meslektaşları hem de hastaları ve yakın çevresi tarafından "Şahin" soy ismiyle tanınması, çocukların okul kayıtları, resmi işlemleri, seyahat gibi işlemlerinde onlarla aynı soyadı kullanmasının menfaatlerine olması nedeniyle, boşandığı eşinin soyadını kullanmaya izin verilmesi talebiyle dava açtığını, yapılan yargılama neticesinde boşandığı eşinin "Şahin" soy ismini kullanmasına izin verildiğini, 15 aydır Dr....
olduğunu, müvekkilinin annesinin fenalaştığını, müvekkilinin bayıldığını, davalının, müvekkiline bir süre ailesinin yanında kalması gerektiğini söylediğini, müvekkilinin bir ay ailesinin yanında kaldığını, bu zaman zarfında davalının Kıbrıs'a kumar oynamaya gittiğini, müvekkilini hiç aramadığını, davalının ikinci çocuğu da istemediğini, müvekkilinin 4.5 aylık hamileyken bile çocuğun alınmasını, alınamıyor ise, doğduktan sonra yetimhaneye bırakılmasını istediğini, bu nedenle müvekkilini dövdüğünü, müvekkilinin düşük tehlikesiyle hastaneye kaldırıldığını, müvekkilinin stresten uzak durması gerektiğinden davalının, bu durumu fırsat bilerek müvekkilini yine ailesinin yanına gönderdiğini, müvekkilini arayıp sormadığını, müvekkilinin hamileliği ve bebek doğduktan sonra kırkı çıkana kadar ailesinin yanında kaldığını, davalının ise Kıbrıs'da hayatına başka kadınlarla devam ettiğini, doğum zamanı da eşinin yanında olmadığını, doğumdan sonra çocuğun sarılık geçirdiğini, müvekkilinin ailesinin, müvekkiline...
Mahkemece; "Dinlenen yeminli tanık beyanları, alınan uzman raporu, sosyal ve ekonomik durum raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalının eski kayın validesi, dava konusu çocuğun da babaannesi olduğu, davalının eşinden yani davacının oğlu ile evli olduğu ve boşandığı, dava konusu çocuğun velayetinin davalıya verildiği, boşanmadan bir süre sonra davalının boşandığı eşinin yani davacının oğlunun, dava konusu çocuğun babasının vefat ettiği, bu olaydan sonra davacının torunu ile bağlantısının koptuğu zira davalının boşanmalarından davacıyı sorumlu tuttuğu ve dava konusu çocuğun davacı ile görüşmesinin istemediği, bunu cevap dilekçesinde de açıkça belirtiği, davacının kendisinden çocuğu görmek için talepte bulunmadığını, boşandığı eşi ile boşanmalarına davacının sebep olduğunu, davacının kendisine hakaret ettiğini, kendisine düşmanca bir tutum içerisinde olduğunu, boşandığı eşinin vefatını kendisine haber vermediğini, çocuğun davacı ile görüşmesi durumunda...