Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı sosyal çevreyi paylaşan davalının, davacının içine düşeceği bu durumu da gözeterek, daha hassas davranmasının, ondan beklenen ve olması gereken bir davranış modeli olduğu da unutulmamalıdır. Tüm bu olgular birlikte ele alındığında davacının, davalı tarafından evlenme vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda zarara uğratıldığı ve bundan elem ve üzüntü duyduğunun kabul edilmesi ve davacının hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar verenin de bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkonulması amacıyla uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gereklidir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, isteminin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 108/2. maddesi gereğince, tekerrür nedeniyle koşullu salıverilme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağından infazda tereddüte neden olunmaması ile mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu hususta karar verecek mercii 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 108. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası ile tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde koşullu salıvermeye ilişkin hükümlerin uygulanacağının belirtilmesi karşısında, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenmesinin...

      Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre İlk Derece Mahkemesi'nce delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf kanun yolu başvuru talebinin esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

      yapılmadığını, İl Hıfzıssıhha Kurulu 25/08/2020 tarihli kararında "Sünnet düğünü, kına gecesi, nişan vb....

      yer olmadığına, davacının kına ve nişanda takılan ziynet eşyalarına dair talebinin ise sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir....

        Usule ilişkin olarak istemde bulunan kişinin dava ehliyetinin ve hukuksal yararının olması, ayrıca dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir nedenini ve türünü açıkça belirtmesi ve kural olarak haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermesi gerekir. (HMK m. 392/1). Öte yandan, HMK 390/3 maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır....

        ve babasını kaybetmesi nedeniyle panik atak tedavisi gördüğünü, evlenmeden önce karşı davalının bu durumu ayrıntılı olarak bildiğini, asla gizlenmediğini, evlilikteki sorunlar nedeniyle kaygı ve hastalığının nüksettiğini, panik atak rahatsızlığının evliliği yürütmesine engel olmadığını, panik atağın ölüm korkusuna neden olduğunu, intihara meyillilik gibi bir durumun söz konusu olmadığını, evlilik boyunca her ay maaşının ve hatta kıdem tazminatının erkeğin hesabına gönderilmek zorunda bırakıldığını, karşı davalı erkeğin kadının dış görünüşüne ilişkin ağır ve rencide edici söylemlerinin olduğunu, evlilik sırasında erkeğin kendi adına araç satın aldığını, evlilik sonrasında karşı davalı erkeğin kadına kına gecesi ve düğünde takılan tüm takı, altın ve ziynet eşyasına el koyduğunu, evlilik birliğinin devamının imkansız hale gelmesine sebebiyet veren olaylarda karşı davalı erkeğin kusurlu olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile, tarafların boşanmalarına, karşı davacı...

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16.06.2020 NUMARASI : 2017/873 ESAS, 2020/243 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların evli olduklarını, düğün yapılırken söz, nişan ve kına masraflarının tamamının davacının ailesinin üzerine bırakıldığını, davacının ailesi ve tanıdıkları tarafından takı takıldığını, sonrasında düğünde takılan takıların tamamını davalının ailesinin aldığını, tarafların oradan balayına gittiklerini, balayı dönüşü davalı erkeğin annesinin söz, nişan ve kınada takılan takıları Ahmet'e verecektiniz, siz hırsızsınız diyerek davacı kadın ve ailesine...

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Dosya içindeki tüm bilgi ve belgeler birlikte incelendiğinde: Davacı erkek tarafından davalı kadın aleyhine açılan boşanma davasında davalı kadının hakaret ettiği, erkeğin ailesini istemediği, evlilik içinde gerçekleşen olayları dışarıya anlattığı iddiasıyla maddi manevi tazminat ve velayet talepli boşanma davası açılmıştır. Davalı kadın tarafından süresi içerisinde verilen cevap ve karşı dava dilekçesinde davacı erkeğin iddialarının doğru olmadığı anlatılmış, davacı erkeğin ailesinin her şeye karıştığı, darp edildiği, hakarete uğradığı ve ekonomik şiddete uğradığı iddiasıyla velayet, nafaka, tazminat ve ziynet alacağı ile boşanma talep edilmiştir. Sosyal inceleme raporu aldırılmış müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olduğu anlatılmıştır....

        (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2020/2898 E,2020/3864 K.sayılı 17.09.2020 tarihli kararı) İlk derece mahkemesince davacı-karşı davalının tazminat taleplerine ilişkin gerekçesinde "...davacı-karşı davalının açmış olduğu davanın konusunun evlenmenin iptali olduğu ve bu talebe bağlı olarak da maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunulduğu görülmekle davacı- karşı davalının davasının reddine dayalı olarak maddi ve manevi tazminat taleplerinin de reddine " karar verilmiştir. Evliliğin iptali halinde TMK.m.158/2 gereğince eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir....

          UYAP Entegrasyonu