Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2017/20630 Esas sayılı takip dosyasında; alacaklısının Cansu Erman, borçlusunun T1 takip tarihinin 12.06.2017 olduğu, takibin nafaka alacağına ilişkin olması nedeniyle açık olduğu, 05.09.2019 tarihinde davalı kadının bizzat verdiği dilekçesine 08.08.2019 tarihli nafaka artırım kararını eklemek suretiyle "Yukarıda numarası yazılı nafaka dosyasında aylık nafaka alacağımın tahsili için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Haller Müdürlüğüne maaş haczi müzekkeresi yazılmasını, aylık nafaka miktarına tahsil harcının da eklenmesini arz ve talep ederim" şeklinde dilekçe verdiği, İcra Müdürlüğü tarafından 09.09.2019 tarihinde nafaka dosya hesabı yapıldığı, 10.111,75 TL bakiye borç miktarı tespit edildiği, 29.11.2019 tarihinde yapılan nafaka dosya hesabında 358,27 TL bakiye borç miktarı çıkarıldığı, aynı tarihli olarak 29.11.2019 tarihinde alacaklı T3 tarafından harici ödeme nedeniyle 480,02 TL tahsil harcı ödendiği görülmüştür....

Bunun yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 177. maddesinde ise nafaka davalarında yetkili olan mahkeme düzenlenmiştir. Buna göre; "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir" Bu düzenleme ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bulunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı (davacılar) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecekler, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde (HUMK 9. Madde - HMK 6.madde gereğince) dava açabileceklerdir. Mahkemece, 6100 Sayılı HMK'da veya Türk Medeni Kanunu’nda yetkili mahkemeye ilişkin özel hüküm bulunmadığı belirtilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı gibi olayımızla ilgili yetki kuralı TMK.nun 177....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/10/2021 NUMARASI : 2021/293 ESAS - 2021/582 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKA (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davada verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmakla, 6100 sayılı HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; dava konusu Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesinde 2003/95 esas sayılı davası ile davalı aleyhine açmış olduğu nafaka davası sonuçlandığını, yapılan yargılama sonucunda ise aylık 100,00....

    Ayrıca; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 177. maddesinde ise nafaka davalarında yetkili olan mahkeme düzenlenmiştir. Buna göre; "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu düzenleme ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bulunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı (davacı) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecek, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde (HUMK 9.madde - HMK 6.madde gereğince) dava açabileceklerdir. HMK'nın 19/2 maddesi; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nafaka-Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davalı-davacı (koca) tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Yapılan soruşturmaya, toplanan delillere, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere, ihtarın Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.3.1957 günlü 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmamasına göre davalı-davacının boşanma davasına ilişkin temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalı-davacının nafaka davasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Hükümle, davacı-davalı (kadın) için daha önce hükmedilmiş olan nafaka 200 TL’den dava tarihinden itibaren 240 TL’ye, çocuk için hükmedilen nafaka da 100 TL’den 150 TL’ye yükseltilmiştir....

      Mirasçılıkta ilk sırada yer alan kişi veya kişiler, yoksulluğa düşen kişinin yardım nafakası talebini yerine getiremediği durumlarda, daha sonra mirasçı olacak kişilerden nafaka talebinde bulunulabilir. Türk Medeni Kanunun'da kan hısımlığı mirasçılığında zümre sistemi kabul edilmiş olup, nafaka yükümlüleri arasında ilk sırada, yardım nafakası talebinde bulunanın altsoyu, ikinci sırada üstsoyu olarak ana ve babası, üçüncü sırada ise refah halinde olması koşuluyla kardeşleri yer alır. Buna göre yardım nafakası talebinde bulunan kişi öncelikle altsoyuna başvurmalıdır. Nafaka talep edecek olan, bir ön sırada nafaka borçlusu bulunduğu sürece, bir sonraki sırada yer alan nafaka yükümlüsüne başvuramaz. Aynı sırada birden fazla nafaka yükümlüsü varsa, ödenecek olan nafaka miktarı, ödeme güçleri oranında paylaştırılır. Zira nafaka yükümlülüğü müteselsil bir borç doğurmaz....

        Davacı dava dilekçesinin açıklamalar kısmında, davalı kızına olan nafaka ödeme yükümlülüğünün “Almanya Mönchengladbach Asliye Mahkemesi -Aile Mahkemesinin- 26.03.2015 tarihli 26 F 47/17 sayılı kararı” ile 2016 yılı Eylül ayından geçerli olmak üzere kaldırıldığını, bu kararın kesinleştiğini beyan etmiş, sonuç ve istem kısmında ise mahkeme adı ve numarası belirtmeksizin “Yabancı mahkeme tarafından verilen nafaka ödeme zorunluluğunun kaldırılması ve tarafından fazladan ödenmiş nafaka bedeli olan 3.756,00 Euro, mahkeme masrafı ve faiz için 1.430,58 Euro ve 2.261,91 Euro bedelin davalıdan tahsili kararının" tanıma ve tenfizine karar verilmesini talep etmiş, ancak dosyaya dava dilekçesinde bahsi geçmeyen “......

          davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, talep ve dava etmiştir....

          Davalı tarafça 01/03/2021 tarihinde başlatılan davaya konu icra takibinde, 01/2014- 12/2017 tarihleri arasında birikmiş 25.000,00 TL nafaka alacağı ve işlemiş faiz istenilmiş, davacı tarafından ödemelere ilişkin hesap özetleri sunularak nafaka borcu olmadığına dair iş bu dava açılmıştır. İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nın 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, Yargıtay 8. ve 12. Hukuk Dairesinin süregelen kararlarında, objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan indirilmesinin hakkaniyet kuralına uygun düşeceği kabul edilmiştir....

          İcra Mdnün 2019/33221 Esas sayılı dosyasında gönderilen icra emrine itiraz ettiğini, takip dayanağı ilama göre müşterek çocuk için 1.000,00 TL iştirak nafakası ödemekle yükümlü olduğunu, davalının talebi üzerine nafaka borçlarını maddi imkanları doğrultusunda oğlunun hesabına nafaka açıklamasıyla yatırdığını, banka üzerinden yatırılan bedellerin nafaka açıklamasıyla yatırıldığını, davalının talebi üzerine nafaka ödemesinin oğlunun hesabına gönderildiğini, nafaka olarak ödenen bedellerin banka hesap ekstrelerinde görüldüğünü söyleyerek kısmi itirazının ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı duruşmadaki beyanında; takip talebinde nafaka bedellerinin tamamının ödenmediğini, davacının nafakaya ilişkin yaptığını ileri sürdüğü ödemelerin Ömer Can Özmen hesabına yatırıldığı, Ömer Özmen'e aktarılan paranın nafaka borcuna tahsil edilmek üzere tarafına iletilmediğini söyleyerek davanın reddini istemiştir....

          UYAP Entegrasyonu