Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kadının isteği ve onayı ile karşı tarafa verildiğinin ispatlanması halinde, erkek eş ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Olağan olan ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Başka bir anlatımla ziynet eşyalarının karşı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından asıl davaya konu ziynet eşyalarının davalı-davacı ve ailesi tarafından davacı-davalının elinden zorla alınıp iade edilmediğinin ispatlandığından bahisle 300 gram mehir altını yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacı-davalının iddiasının mehir senediyle bağışlanan 300 gram altının hiç alınmadığı yönünde olduğu, senet içeriğinde 300 gram altının davacı-davalıya teslim edildiğine dair bir ibarenin de olmaması sebebi ile senetten kaynaklanan edimin yerine getirildiğinin ispat külfetinin davalı-davacı tarafta olacağı, buna göre, davalı-davacının senetten kaynaklanan edimin yerine getirildiğini senet kuvvetindeki bir belge veya yemin deliliyle ispat etmesi gerektiği, davalı-davacının cevap dilekçesinde 300 gram mehir altınından 180 gramının hiç alınmadığını kabul ettiği, her ne kadar 120 gram mehir altınının düğünde davacı-davalıya takıldığını iddia etmiş ve davalı-davacı tanıkları da...
I- Dava; mehir senedinden dolayı ziynet eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı ispatlamakla yükümlüdür. Öte yandan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir....
Aile Mahkemesinin 2020/931 esas sayılı dosyası üzerinden boşanma davası açıldığını, evlenirken aralarında bir kısım ziynet ve ev eşyasının alınması hususunda mehir senedi yapıldığını, bu belgede tarafların babaları ve köy muhtarının da imzası bulunduğunu, akabinde Şanlıurfa’da düğün yaptıklarını, düğün töreninde kendisine dava konusu yaptıkları çeşitli ziynetlerin takıldığını, bu ziynetlerin davalının ailesi tarafından bir torba içerisine alınarak toplanıldığını, akabinde kiralık ev bakmak üzere Burdur’a gidecekleri için ziynetlerin davalının ailesinde kaldığını, sonrasında bu ziynetlerin kendisine teslim edilmediğini, 2020 yılında aile ziyareti için anne ve babasının bulunduğu Kayseri iline eşi ile birlikte geldiğini, ertesi ... eşinin Şanlıurfa’ya döndüğünü, akabinde davalı eşinin boşanmak istediğine ilişkin mesaj attığını, davalı tarafça planlı olarak ... evine ziynet eşyaları olmadan bırakılarak fiili ayrılığın başlatıldığını iddia etmiş, dava konusu ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen...
Hukuk Dairesi'ne temyiz kanun yolu açık ZİYNET ALACAĞI DAVASI yönünden KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....
Hukuk Dairesi'ne temyiz kanun yolu açık ZİYNET ALACAĞI DAVASI yönünden KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....
Aile Mahkemesince; mehir senedinden kaynaklanan alacağın aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp genel hükümlere dayalı (TBK m.286 vd.) bir bağışlama talebi niteliğinde olduğu, davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıya evlilik nedeni ile hediye edilecek olan ve davacının boşandığı eşi ile eşinin babası olan davalıların imzaladıkları mehir senedinde gösterilen ziynet ve eşyaların bedellerinin davalılardan tahsiline yönelik olduğu, 4787 Sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 179. ve devamı maddelerinin açık düzenlemeleri doğrultusunda davaya bakma görevinin Aile Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar evlenirken düzenlenen mehir senedi ile müvekkiline 150 gram altının mehir eşyası olarak verilmesi gerekirken davalı tarafından bu taahhüdün yerine getirilmediğini, yine müvekkilinin akrabaları tarafından düğünde takılan 12 gram 22 ayar 1 adet altın bilezik, 1 adet tam altın ve 3 adet çeyrek altının davalı tarafından bozdurulup, harcandığını, müvekkilinin aile konutuna çeyiz olarak getirdiği eşyaların ise davalıda kaldığını belirterek ziynet eşyalarının ve ev eşyalarının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şimdilik 5.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 20/04/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile de 150 gram mehir altını yönünden davasını 41.400,00 TL olarak ıslah etmiştir....
MEHİR SENEDİ İLE TAAHHÜT EDİLEN ZİYNET EŞYASININ TAHSİLİ 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 428 ] "İçtihat Metni" Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, mehir senedi ile taahhüt edilen 800 gram altının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedelinin tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili ile davalının boşandıklarını, 13.8.2005 tarihli sözleşme ile 800 gram altın taahhüt edilmesine rağmen söz konusu taahhüdün yerine getirilmediğini, bu nedenle 800 gram altının mümkünse aynen, değilse bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise taahhüt edilen altınların düğünde takıldığını, belirterek davanın reddini savunmuştur....
GEREKÇE : Asıl ve karşı davanın konusu, TMK.nun 166/1.maddesi uyarınca geçimsizlik sebebiyle açılan boşanma; ayrıca karşı davada ziynet eşyasına ilişkin alacak davasıdır. Yerel mahkemece verilen 07/03/2019 tarihli ve 2017/620 Esas 2019/117 Karar sayılı ilamına karşı, davacı/k.davalı erkeğin istinaf başvurusu üzerine Dairemiz'in 13/01/2020 tarihli ve 2019/1610 Esas 2020/12 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının eksik inceleme sebebiyle tamamının kaldırılmasına karar verildiği, yerel mahkemece devam edilen yargılama sonunda, her iki boşanma davasının kabulüne, karşı davada kadının ziynet eşyası alacak davasının ise reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı/k.davacı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....