Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; tarafların 21.01.1995 tarihinde evlendikleri, 24.12.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 10.02.2009 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliğinin son bulduğu, TMK'nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı, taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacakları, eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona erdiği, eldeki davanın ise 22.03.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....
Davacı Türkiye'de bulunan evlilik birliği içerisinde iktisap edilen taşınmaz, araç ve banka mevduatı üzerinde mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacak talep ettiğine göre mal rejiminin tasfiyesine ilişkin 5718 sayılı MÖHUK'un 15.maddesi gözetilerek hangi hukukun uygulanacağının tespiti gerekir. Buna göre tarafların her ikisinin de Türkiye'de evlendikleri sırada Türk vatandaşı oldukları anlaşıldığından uygulanacak hukuk müşterek milli hukuk olarak Türk Hukuku'dur. Türk Hukukuna göre evlilik mal rejiminden doğan tasfiyesi için gerek katkı payı alacağı gerekse katılma alacağı talep edilebilmesi için evliliğin sona ermesi gerekir. (TMK'nun 225.md.) Taraflar Almanya'da boşanmışlar ancak bu ilam Türkiye'de tanınmadığından Türk Hukuku'na göre evli gözükmektedirler. Hukuki yarar olması koşuluyla Türk vatandaşlığından çıkanlar hatta yabancılar için verilmiş yabancı mahkeme boşanma kararlarının bile Türkiye'de tanınması mümkündür....
Mahkemenin 2018/379 esas sayılı dosyası üzerinden verilen 06/03/2019 tarihli ara kararı ile, iş bu dosyasının tefrik edilerek ziynet eşyası ve kişisel eşyalarına ilişkin alacağı yönünden esasa kaydının yapıldığı anlaşılmıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, ziynetlerin aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili talebi yönünden davanın reddine, ziynet dışındaki kişisel eşyaların iadesi talebi yönünden davanın, konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : EŞYA ALACAĞI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; mal rejiminden kaynaklanamaktadır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.5.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın konusuz kalmadığını, her ne kadar anlaşma boşanma davasında 34 XX 139 plaka sayılı taksinin davacıya devredileceği kararlaştırılmış ise de karardan sonra davalı tarafın aracın mülkiyetini geçirmeyi reddettiği gibi, araç üzerindeki haciz ve rehinler nedeniyle tescil işleminin de yapılamadığını, yine ticari taksi çalışma ruhsatının da evlilik birliğinden sonra 08/04/2013 tarihinde edinildiğini ve edinilmiş mal statüsünde bulunduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacının, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar ve bankada mevcut paraya yönelik talebi, mal rejiminin tasfiyesi niteliğindedir. Mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilemez. Rejim ise, evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225). Bu hükme göre, boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebi incelenemez. Boşanma hükmü henüz kesinleşmediğine göre, tasfiyeye ilişkin bu talebin boşanma davasından tefrik edilmesi, boşanmanın kesinleşmesinin beklenmesi ve bundan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu hususun nazara alınmayarak yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Uyuşmazlık, mal rejiminin tasfiyesi ile ziynet eşyalarının bedeli ve kooperatife yapılan ödemelere ilişkin alacak istemine ilişkin olup, 8.Hukuk Dairesinin 20.04.20015 tarih ve 2014/2768 E.-2015/8796 K.sayılı bozma ilamı gereğince hüküm tesis edilmiştir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Taraflar 18/02/1996 tarihinde evlenmiş, 06/01/2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 18/02/2013 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesine göre mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasa m.10, TMK m.202/1)....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için herhangi bir zamanaşımı süresi düzenlemesi getirilmemiştir. Bu gibi durumlarda TMK’nin 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı TBK uygulanmalıdır. Zira; TBK'nin 646.maddesine göre Borçlar Kanunu, Medeni Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. Buna göre, TBK'nin 146. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi mal rejiminin tasfiyesi davalarında da uygulanmalıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun (17.04.2013 tarihli ve 2013/8-375 Esas, 2013/520 Karar sayılı kararı) ve Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. Her ne kadar, Dairemiz önceki uygulamalarında, edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanmayla sona ermesi durumunda, TMK'nin 178. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresini kabul etmiş ise de; Yargıtay HGK'nin yukarıda açıklanan içtihadı doğrultusunda görüş değişikliğine gidilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ: Mal rejimi tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejimi tasfiyesi davasının reddine dair ... 7....