ayrıca davacıya ait evde bulunan 12.000,00 TL paranın da davalıda kaldığını belirterek mal rejiminin tasfiyesi sureti ile şimdilik 10.000,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 21/09/2022 tarihli talep belirleme dilekçesi ile de dava değerini 329.866,14 TL olarak ıslah etmiştir....
maddesine göre mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesi halinde her eşin diğer eşte bulunan mallarının geri alınacağının hükme bağlandığını, boşanma dava tarihi itibariyle mal rejiminin sonra erdiğini, davanın boşanma kararı kesinleşmeden açıldığını, uyuşmazlığın Medeni Kanunun 2. kitabında düzenlendiğinden aile mahkemesinin görevli olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir. GEREKÇE : Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK'nın m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, evlilik birliği içinde satın alınarak davacı eş adına kaydedilen dava konusu aracın bedelinin tamamının davacının kişisel malından karşılandığı, davalının hiçbir katkısının olmadığı iddiasına dayalı aracın aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Dava, boşanma davasının açılmasından sonra ancak boşanma kararının kesinleşmesinden önce açılmıştır....
Somut olaya gelince; eşler, 27.04.2009 tarihinde evlenmiş, 04.08.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202.m). Tasfiyeye konu 41 UV 180 plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 27.01.2010 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Tasfiyeye konu aracın 18.000-TL ye alındığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 21/10/2021 NUMARASI : 2014/626 ESAS, 2021/532 KARAR DAVA KONUSU : KATILMA ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının evlenmeden önce satın aldığı Jetta marka özel aracın kalan kredi borcunu evlendikten sonra müvekkilinin kişisel malından ödeyerek kapattığını ve bu aracı sattığını, üzerine para ekleyerek Honda Civic marka araç alan davalının bir süre sonra bu aracı da satarak 34 XX 376 plaka sayılı Passat marka özel aracı satın aldığını, mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Mal rejiminin tasfiyesi ve alacak talebine konu taşınmaz ve diğer malvarlığı unsurlarının tamamı 1993 yılından daha sonraki yıllarda davalı koca tarafından iktisap edilmiştir. O halde davaya konu malvarlığının tamamı taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra 2001, 2005 ve 2007 yıllarında iktisap edildiğinden davalının kişisel malvarlığı olarak kabul edilmesi ve herhangi bir tasfiye işlemine konu edilmemesi gereklidir. Bu malvarlığı değerleri Aile Mahkemesi tarafından bakılan mal rejiminin tasfiyesi davasının konusu olamazlar. Genel hükümler çerçevesinde genel mahkemelerde dava konusu edilebilirler. Tarafların yabancı ülkede boşanmalarına rağmen, Türkiye'de bu boşanma kararının tanınması tarihine kadar kayden evli gözükmesi, hatta bu dönemde fiilen evli gibi karı-koca olarak birlikte yaşamaları; mal rejiminin tanınmasına karar verilen yabancı boşanma ilamına konu yabancı boşanma davasının dava tarihinden geçerli olarak sona ermiş olduğu gerçeğini değiştirmez....
Yargıtayın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin kanunda yazılı sebeplerden biri ile sona ermiş olması gerekir.(TMK m.180, 206, 208, 225) Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu olması için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Ön koşul gerçekleşmeden mal rejimine ilişkin davaların görülmesi ve sonuçlandırılması mümkün değildir. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda, usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK m.30) bekletici mesele yapılmalıdır....
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlıkları nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile tapu iptal-tescil, aksi halde alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....
Bu belge boşanma şartına bağlı olarak düzenlenmiş,borç doğuran bir belgedir. Davalı tarafın senet altındaki imzaya itirazı bulunmamaktadır. Tarafların 1.2.2011 tarihinde kesinleşen ilam ile boşandıkları hususu dosyada mevcut nüfus kaydı ile sabittir. Böylece senette yazılı şart (boşanma) gerçekleşmiştir. Borç muaccel hale gelmiştir. Davacı kadına evlilik sırasında ya da evlilik içinde takıldığı kabul edilen bileziklerin davada dayanılan mehir senedinde yazılı altınlar olarak kabulü mümkün değildir. Zira mehir senedinde boşanma halinde verilecek altın(mehir) belirlenmiştir. Evlilik sırasında ya da evlilik içinde davacı kadına takılan (hediye edilen) ziynet eşyalarının bu senette yazılı altınlara karşılık verildiğinin kabulü doğru değildir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
Davacı/birleşen dosyada davalı ... vekilinin zamanaşımına yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için herhangi bir zamanaşımı süresi düzenlemesi getirilmemiştir. Bu gibi durumlarda TMK’nin 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı TBK uygulanmalıdır. Zira; TBK'nin 646. maddesine göre Borçlar Kanunu, Medeni Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. Buna göre, TBK'nin 146. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi mal rejiminin tasfiyesi davalarında da uygulanmalıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun (17.04.2013 tarihli ve 2013/8-375 Esas, 2013/520 Karar sayılı kararı) ve Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. Her ne kadar, Dairemiz önceki uygulamalarında, edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanmayla sona ermesi durumunda, TMK'nin 178. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresini kabul etmiş ise de; Yargıtay HGK'nin yukarıda açıklanan içtihadı doğrultusunda görüş değişikliğine gidilmiştir....
Taraflar, 19.10.2008 tarihinde evlenmiş 17.07.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 08.03.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK'nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK'nun 202. m). Dava konusu 853 ada 1 parsel üzerindeki 2 nolu bölüm, evlilik tarihinden önce 09.09.2008 tarihinde satın alınarak davalı Berhan adına tescil edilmiştir. ./. Dava; evlilik öncesi verilen 11.500 TL yönünden Borçlar Kanunu'ndan kaynaklanan kişisel alacak, diğer yönlerden ise ziynet eşyası alacağı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir....