Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Tarafların, boşanma sonrası yaşanılan süreçte ortak velayetin amacına uygun olarak davranmadıkları, müşterek çocuğun %50 engelli olduğu ve özel ilgiye ihtiyacı olduğu, çocukla ilgili kararların alınma süreci ve çocuklarla ilgili konularda karşılıklı ve sağlıklı bir iletişimlerinin olmadığı, ortak velayet kavramının gereği olan çocuğun gelişim ve yararını gözeten bir tutumlarının bulunmadığı, velayet hususu da dahil olmak üzere taraflar arasındaki çekişmenin boşanmadan sonra da artarak devam ettiği, bu çekişmenin bundan sonraki süreçte sonlanacağına dair dosyaya yansıyan bir tespitin de olmadığı, dosya içerisinde bulunan sosyal inceleme raporları da dikkate alındığında ortak velayet düzenlemesinin önceki paragraflarda açıklanan çocuğun üstün yararı ilkesine uygun olmadığı, Diğer taraftan; müşterek çocuğun boşanmadan sonra fiilen anne yanında kaldığı, bu süreçte davalı-davacı annenin velayet görevini yerine getirmediğine...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Asıl davanın konusu, velayetin değiştirilmesi, aksi takdirde kişisel ilişkinin düzenlenmesine karşı dava ise iştirak nafakası talebine ilişkindir. Mahkemece, velayet değişikliği talebinin reddine, kişisel ilişkinin düzenlenmesi talebinin kabulüne, iştirak nafakası talebinin kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından velayet değişikliği talebinin reddi kararı, şahsi ilişkinin genişletilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırı gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir. Velayetin yeniden düzenlenmesi hakkında ; TMK' nun 183. ve 349'ncu maddelerinde yer alan hükümlere göre, yeni olguların zorunlu kılması ve küçüğün menfaatinin gerektirmesi halinde velayet sahibi değiştirilebilir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Düzenlenmesi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, velayet hakkına dayalı soy isim değişikliği istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından, velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında verilen hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiş, Dairemizin 2012/15780 esas ve 2012/22168 karar sayılı ilamıyla sadece velayetin babaya bırakılmasının hatalı olduğu belirtilerek velayetin anneye verilmesi hususunda bozulmuş, mahkemece bozma ilamından sonra tekrar araştırma yapılarak, önceki kararda direnilmesine karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2014/2-532 esas ve 2016/479 karar sayılı ilamıyla verilen hükmün bozmadan sonra yeniden sosyal inceleme raporu ve bilirkişi raporu alınmasından dolayı verilen kararın yeni bir hüküm mahiyetinde olduğu, usul hukuku bakımından bir direnme kararı mevcut olmadığından...
Velayet sahibinin; sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır....
Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti kendisine bırakılan, bilahare davalının açtığı velayetin değiştirilmesi davası sonucu Karaman Aile Mahkemesinin 2016/1131 Esas 2017/1244 karar sayılı kararı ile velayeti annesine verilen ortak çocuk 04.09.2007 doğumlu Hilmi Tunahan'ın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma - Velayetin Değiştirilmesi - Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından; davacı kocanın boşanma davası, yetki itirazı, velayet, kişisel ilişki ve davalı kadının manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan davacı koca ile fiili ayrılık dönemi içerisinde eşine hakaret eden ve bu suçtan mahkum olan davalı kadının eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca...
Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır ise de aslolan velayet olup velayetin kendisine verilmesini isteyen sağ eşe velayet davası açma imkanı verilip bu davanın sonucuna göre karar verilmelidir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; Anne.... 26.03.2015 tarihli duruşmada çocuklardan....n kendi yanında, Yasin ile Yasemin'in babaannesi olan ...'ın yanında kaldıklarından,... velayetinin kendisine verilmesini, Yasin ile Yasemin'e ise babaannesi olan ...'ın vasi atanmasını istediğine göre, mahkemece velayetleri anneleri tarafından istenilmeyen ... ve Yasemin'e vasi atanması, ...yönünden de anneye aile mahkemesinde velayetin kendisine verilmesi için dava açması için süre verilip, sonucuna göre karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davacı ...'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Poyraz Dağıstan'ın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Davalı vekili istinafa cevap ve istinaf dilekçesinde özetle; açılan davanın boşanma dışındaki taleplerin reddine karar verilmesini, davacının boşanma açısından istinaf talebinde bulunmadığını, bu nedenle boşanma kararının kesinleşmesini talep ettiklerini, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin davacıya vurmadığını, bunun tamamen kaza olduğunu, müvekkilinin eşini hiçbir zaman aldatmadığını, haksız yere evden ayırıp annesinin yanına gittiğini beyanla, müvekkilinin boşanmak istediğinden davacının da boşanma konusunda yeni bir talebi olmadığından boşanma kararının kesinleştirilmesi gerektiğini belirterek, davacı tarafın istinaf başvurusunun usulden reddine, velayetin davalı babaya verilmesine, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur....