K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, bu boşanmanın 13/02/2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin mahkemece lehine hükmedilen nafaka ve tazminat dışında herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürerek, Medeni Kanun hükümleri uyarınca mal rejiminin tasfiyesine ve müvekkiline verilmesi gereken katkı ve katılma alacağı ile değer artışının hesaplanarak davalıdan tahsil edilmesini, taşınmazlarına davalının mal kaçırmasını önlemek adına tedbir konulmasını talep etmiştir. Dosya kapsamından davanın, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu ve dava konusu taşınmazların ... ili ... ilçesinde olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Çayıralan Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Çayıralan Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21/04/2016 gününde oy birliğiyle karar verild...
Aile Mahkemesinin 2011/951 Esas sayılı dosyası ile boşanma davalarının devam etmekte olduğunu, ferdileştirme işlemi sırasında 559 ada 2 parsel üzerindeki 12 nolu bağımsız bölümün davalının çok yakın arkadaşı ... adına tescil ettirildiğini, boşanma davasının henüz sonuçlanmadığını, mal rejiminden kaynaklanan alacakların ifasının mümkün olmayacağından tapu kaydının iptali ile davalı eş ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olup , davacı ile davalılardan ...'ın evli oldukları, dava konusu taşınmazın aile birliğinin devamı sırasında edinildiğinin bildirildiği, davacı ile davalının boşanma davasının derdest olup mal rejiminden kaynaklanan alacakların ifasının talep edildiği, TMK 256 ve devamı maddeleri uyarınca mal rejiminin tasfiyesi hükümleri çerçevesinde uyuşmazlığın incelenip değerlendirilmesinin gerektiği, davanın ......
Alacaklısından mal kaçırmak amacında olan borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen taşınmazlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları, karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkânı vardır....
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının boşanmaya ilişkin beyanlarını kabul etmediklerini, davacı boşanma davası ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi davası ikame ederek katılma alacağı ve değer artış payı alacağı talep etmiş ise de boşanma davasının sonucunun mal rejiminin tasfiyesi davasının sonucunu etkileyeceğinden, boşanma kararı kesinleşmeden mal rejimi davasında karar verilemeyeceğinden, bu nedenle her iki davanın birlikte görülmesi imkanı bulunmadığından mal rejiminin tasfiyesi davasının tefrikini talep ettiklerini, davacının mal rejiminin tasfiyesi davası için iddiaları somutlaştırma yükümlülüğüne uymadığını, Yargıtay'ın yerleşik kararları gereği davacının her bir mal varlığından ne talep edildiğini açıklaması gerekmekte olup mahkemece verilen bu ara karara ve süreye riayet etmeyen davacının davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacının hangi mal varlığından ne talep ettiği hususunun açık olmaması bir yana, talep ettiği katılma...
Mahkemece, eldeki mal varlığının tasfiyesine ilişkin dava boşanma davasından ayrılarak yeni esasa kaydedilmiş ve davalı-karşı davacının cevap dilekçesinde taşınmaz ve araç üzerinde alacağı bulunduğunu ileri sürdüğü, davalının usulüne uygun olarak harcı yatırılmış bir davası bulunmadığı, cevap dilekçesinin sonradan harçlandırılmak suretiyle karşılık dava haline getirilemeyeceği, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın boşanma davasının eki niteliğinde olmadığı açıklanarak davalı-karşı davacının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davası konusunda karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir. Hüküm davacı vekili ile davalı vekili taraflarından temyiz edilmiştir. Taraflar, 20.04.1984 tarihinde evlenmiş, 06.06.2008 tarihinde açılan dava sonucu boşanmalarına karar verilmiş, hüküm 14.09.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasında boşanmayla evliliğin sona erdirilmesine karar verilmesi halinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK.nun 225/son)....
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; tarafların 21.01.1995 tarihinde evlendikleri, 24.12.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 10.02.2009 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliğinin son bulduğu, TMK'nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı, taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacakları, eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona erdiği, eldeki davanın ise 22.03.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....
Somut olaya gelince; eşler, 17.06.2008 tarihinde evlenmiş, 13.10.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202.m). Tasfiyeye konu... ve... plakalı araçlar, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu sırasıyla 28.10.2009 ve 12.07.2010 tarihlerinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, 14.10.2011 ve 13.10.2011 tarihlerinde 3.kişilere satılarak devredilmişlerdir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Dinlenen tanık beyanları, delil olarak sunulan banka dekontları ve geri çevirme sonucu ... ve ...'tan getirtilen kredi belgelerine göre 64 LK 028 plakalı aracın anılan ...'...
, bir mal grubundan diğer mal grubundaki bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkı sağlanması sebebi ile yapılacak değişken denkleştirmede söz konu mal değerindeki artışlar ve azalmaların da dikkate alınması gerektiğini belirterek, mal rejiminin tasfiyesi sonucu fazlaya ilişkin hak ve alacakları ile ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00- TL....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma ve tespit" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (kadın) tarafından; lehine hükmedilen manevi tazminatın miktarı yönünden, davalı-karşı davacı (koca) tarafından ise; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen manevi tazminat ve mal rejimiyle ilgili tespit talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mal rejiminin tasfiyesiyle ilgili bir dava bulunmadığına göre, davalının, karşı boşanma davasındaki, tespitini istediği hususların bu davada incelenmesinin mümkün bulunmamasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenlere yükletilmesine, peşin...
Aynı kanunun 225/2. maddesine göre de; evliliğin boşanma ile sona ermesinde mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Somut olayda; 14.12.1988 tarihinde evlenen eşler arasındaki mal rejimi, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan boşanma davasıyla 07.02.2002 tarihinde sona ermiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Az yukarıda belirtilen kanun maddeleri uyarınca, mal rejiminin sona erdiği tarihte 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlükte bulunduğundan görülmekte olan davada Aile Mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir....