K A R A R Davacı vekili; müvekkilinin eşi olan davalı ...’nin açtığı boşanma davasının derdest olduğunu, evlilik birliği içinde edinilen ve davalı eş adına tescil edilen aile konutunun boşanma kararı verilmesi halinde ileride mal rejiminden kaynaklanan olası haklarını karşılıksız bırakmak gayesiyle ve danışıklı olarak kızı olan diğer davalı ...’ya devredildiğini, bu süreç içinde taşınmazın muvazaalı olarak 3. kişilere satılması halinde davacının mal rejiminden doğan haklarının tehlikeye gireceğini belirterek, davalılardan...adına olan tapunun iptali ile diğer davalı eş ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar; devrin muvazaalı olmadığını, davacının taşınmazın alınmasında katkısı olmadığı gibi devirden haberinin de olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir....
O halde, boşanma kararı ile hüküm altına alınan manevi tazminatın edinilmiş mal olarak kabulü ile davalı yararına ve onun edinilmiş malının borcuymuş (pasifiymiş) gibi hesaptan düşürülmesine zaten olanak bulunmamaktadır. Şu gerçek olguyu da saptamakta yarar vardır. Her şeyden önce eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. TMK'nun 219/1. fıkrasında; yer alan “… bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri…” ibaresi ile aynı Kanun'un 231/1. fıkrasındaki, “…bu mallara ilişkin borçlar…” tanımı birlikte gözetildiğinde mal rejiminin sona erdiği tarihte eşlerin mal varlıkları arasında maddi ve manevi tazminat diye bir mal mevcut bulunmamaktadır. Çünkü maddi ve manevi tazminat ancak boşanma kararının kesinleştiği tarihte belirginleşmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mal Paylaşımı-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından velayet, kişisel ilişki, vekalet ücreti ve ziynet alacağının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece ortak çocuk ile babası arasında kişisel ilişki kurulurken çocuğun 5 yaşını doldurmadan öncesi ve sonrası ayrı ayrı düzenlenerek, kademeli bir kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır....
Aile Mahkemesi'nden verilen 07.11.2014 gün ve 540/804 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tasfiyesi ile 10.000,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki boşanma davasının ret ile sonuçlandığı, taraflar evliyken mal paylaşımı ya da tasfiyesi talep edilemeyeceğinden dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilip hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edildikten sonra vekaletnamesinde davadan ve kanun yollarından feragat yetkisi bulunan davacı vekili, 08.01.2015 tarihli usulüne uygun dilekçesiyle temyiz isteğinden ve davadan feragat etmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Mal Paylaşımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, reddedilen davası yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise reddedilen davası ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 12.11.2019 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı ... ve vekili gelmedi. Karşı taraf duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı ... ve vekili Av. ...geldiler. Davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... başka bir mahkemede duruşması olduğundan bahisle mazeret bildirdiği mazeretini belgelendirmediğinden, mazereti yerinde görülmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Mal Paylaşımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar, manevi tazminat talebinin reddi yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, katılma yoluyla kusur belirlemesi, ziynet alacağının reddi, tazminatların reddi, nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-karşı davacı kadının, ziynetlere ilişkin isteminin reddine yönelik katılma yolu ile temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davalı-karşı davacı kadın, hükmü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 433. maddesi uyarınca kusur belirlemesi, ziynet alacağının reddi, tazminatların reddi, nafakaların miktarı yönünden temyiz etmiştir. Katılma yoluyla temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır....
Vasıflandırmayı “lex fori” ilkesine göre ve mal rejimini tasfiyesinin bir aile hukuku ilişkisi olarak yaptığımızda; Türk Hukuku bakımından karşımıza bir “ön sorun” çıkmaktadır. Bu ön sorun ise evlilik mallarının tasfiyesi için “evliliğin sona ermiş” olmasının (TMK m.225) gerekmesine ve tarafların evliliği yabancı mahkeme boşanma kararıyla sona ermiş olduğundan, “yabancı mahkeme boşanma ilamının tanınması” sorunudur. Ne var ki, yabancı mahkeme boşanma ilamının Türk Mahkemesince tanınması işlemine başvurulmadığı görülmektedir. O halde mahkemece, yapılacak işlem, HMK 165. madde uyarınca davacıya yabancı mahkeme boşanma ilamının Türk Mahkemesince tanınması için dava açmak üzere süre verilmesi, açıldığında sonucunun “bekletici sorun” yapılması; tanıma ilamı sunulduğunda; evlilik malına tasfiyesine ilişkin yabancı mahkeme kararı bölümünün de tanınmasına karar verilmesi olmalıdır....
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer." hükmüne göre mal rejiminin sona erdiği tarihin 10.09.2013 olduğunu, TMK.nun 235. maddesine göre de "mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar.", İstanbul Anadolu 17....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/09/2020 NUMARASI : 2019/186- 2020/451 DAVA KONUSU : Boşanma Ve Mal Paylaşımı (Temelden Sarsılma Nedenli Boşanma Ve Mal Paylaşımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle; Tarafların evli olup, müşterek çocuklarının bulunmadığını, evlilik birliği içerisinde davalının müvekkiline şiddet uyguladığını, müvekkilinin davalının ailesi ile altlı-üstlü olarak oturduklarını yatmadan yatmaya kendi evlerine geçtiklerini, müvekkilinin ailesi ile görüşmesine kısıtlama getirdiklerini, davalının müvekkiline ağır küfürler (şerefsiz, orosbu, besili öküz, geri zekalı, mal, fahişe, suratına kezzap atarım) ettiğini, müvekkilinin telefonunu kırdığını, kayınbabasının...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların yerinde olmadığını, tarafların Almanya Mahkemelerinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, karşı tarafın itiraz etmemesi nedeniyle kararın kesinleştiğini, açılan davanın haksız olduğunu, Almanya'daki boşanma kararında boşanmanın mali sonuçlarını kapsar şekilde karar verildiğini, belirterek haksız ve mesnetsiz davanın ve taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "davanın reddine " karar verilmiştir. Davacı vekili; boşanmanın anlaşmalı olarak gerçekleşmediğini, boşanmanın eki sayılan bir protokolün olmadığını, davalı ile aralarında boşanma tazminat ve mal paylaşımı konularında yapılan bir anlaşma olmadığını, dosya kapsamından davalının kusurlu olduğunun ispat edildiğini, beyanla kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir....