ya sattığı, işbu davanın açıldığı tarihte taraflar arasında Konya 4.Aile Mahkemesinin 2016/874 esas sayılı dosyası ile görülen boşanma davasının derdest olduğu, tanık beyanından anlaşılacağı üzere davaya konu meskenin tarafların aile konutu olduğu, tarafların yargılama sırasında 02.02.2021 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları anlaşılmıştır. Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma özelliğini kaybetmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2012/457 Esas, 2013/100 Karar sayılı ilamı ile taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verildiği, kararın 26.12.2013 tarihinde kesinleştiği, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, reddedilen boşanma davasından sonra, tarafların bir araya gelmedikleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası maddesinde aranan 3 yıl sürede tarafların yeniden evlilik birliğini kuramadıkları anlaşıldığı, erkeğin açmış olduğu asıl davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu; birleşen davada kadının tanık bildirmediği, ayrı yaşanılan dönemde erkeğe yüklenebilecek kusurlu bir davranışın ispatının bulunmadığı bu nedenle kadının Türk Medeni Kanun'unun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açmış olduğu boşanma davasının reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı; Zonguldak 1....
Adliye Mahkemesinin gönderme kararından sonra 12.03.2022 tarihinde ölmüş ve mirasçıları boşanma davasına kusur belirlemesi yönünden devam etmişlerdir....
B.İstinaf Sebepleri 1.Davacı-karşı davalı kadın istinaf dilekçesiyle; reddedilen asıl boşanma davası yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; reddedilen karşı boşanma davası yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacı kadının boşanma ve fer'îlerine ilişkin davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, sağ kalan davalı eşin boşanma kararı verilmesini gerektirir derecede kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı karşı davacı kadın vekili süresinde verdiği temyiz dilekçesi ile ortak yaşamın yeniden kurulması nedeni ile açmış oldukları boşanma davasından feragat ettiklerini bildirmişse de; İlk Derece Mahkemesince her iki davada verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, davalı karşı davacı kadın vekilinin feragat beyanı boşanma hükmü yönünden hukuken geçerli sonuç doğurmaz. Ancak davadan feragat, davanın fer'îlerini de kapsar. Bu nedenle boşanmanın fer'îlerine ilişkin feregat konusunda karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, 2....
Nitekim inceleme konusu somut olayda da, açılan boşanma davasının yargılaması sırasında kocanın vefatıyla, TMK 181’inci madde hükmü gereğince davanın bir mirasçı tarafından takip edildiği ve mahkemece 21/11/2007 günlü kararla, davacının kusurlu olduğunun tespitine hükmedildiği ve anılan tespit hükmünün kesinleşmesiyle birlikte, davacının hak sahipliği sıfatının da, boşanma davası sonucu tesis edilip 10/07/2009 tarihinde kesinleşen ilamla sona erdiğinin kabulü gerekecektir. Bu kapsamda; davacı ... ile eşi arasında boşanma davası görülmekte iken, 20/10/2004 tarihinde vefat eden eşi üzerinden, davacıya 28/10/2004 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması yerinde ise de; ölen kocanın mirasçıları tarafından boşanma davası sürdürülüp boşanma ile sonuçlandığında, davacı ...'...
kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, asıl davada kadının boşanma talebinin reddine, birleşen davada boşanma hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden yoksulluk nafakası isteği yönünden de karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisine karar verilmiştir....
Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, kesinleşen boşanma ve yoksulluk nafakası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve taleple bağlı kalınarak 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuran Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Dairenin 27.09.2022 tarihli 2022/7162 Esas, 2022/7470 Karar sayılı kararıyla, kararın onanmasına karar verilmiştir. V. KARAR DÜZELTME A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. B....
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve kadının açtığı tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma ve tedbir nafakası davasının kabulü ile erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Kararın erkek vekili tarafından her üç davaya yönelik istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak erkeğin nafakaya ÜFE oranında artış uygulanmasına ilişkin istinaf talebinin kabulüne ve sair itirazların esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı kadın vekilince tazminatların miktarı, erkek vekilince her üç dava yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez....