Hukuk Dairesinin 03/02/2021 tarihli 2018/2224 E., 2021/196 K., sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya rücu koşulu ile bağışlandığı, davalının TBK’nın 295/2. maddesi hükmü uyarınca eşi davacıya ve davacının ilk eşinden olma oğluna karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığı, davacı iddiasının dosya kapsamı, toplanan deliller, boşanma dava dosyası içeriği ve tanık beyanları doğrultusunda sabit olduğu, davacının bağış koşulunun yerine gelmeyeceğini anladığı tarihten itibaren boşanma davası ile birlikte aynı gün eldeki davayı süresinde açtığı, aksi yönde bir iddianın da bulunmadığı ve tarafların ayrı yaşadıkları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilmiş, ilk derece mahkemesi kararı HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kaldırılarak davanın kabulüne, karar verilmiştir. V....
Hukuk Dairesinin 03/02/2021 tarihli 2018/2224 E., 2021/196 K., sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya rücu koşulu ile bağışlandığı, davalının TBK’nın 295/2. maddesi hükmü uyarınca eşi davacıya ve davacının ilk eşinden olma oğluna karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığı, davacı iddiasının dosya kapsamı, toplanan deliller, boşanma dava dosyası içeriği ve tanık beyanları doğrultusunda sabit olduğu, davacının bağış koşulunun yerine gelmeyeceğini anladığı tarihten itibaren boşanma davası ile birlikte aynı gün eldeki davayı süresinde açtığı, aksi yönde bir iddianın da bulunmadığı ve tarafların ayrı yaşadıkları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilmiş, ilk derece mahkemesi kararı HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kaldırılarak davanın kabulüne, karar verilmiştir. V....
Değerlendirme Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde, tarafların yargılama devam ederken barışıp biraraya geldiklerini, birlikte yaşamaya devam ettiklerini, temyiz dilekçesi ekindeki fotoğrafların tarafların barıştığının kanıtı olduğunu, erkeğin eşinin davadan feragat ettiğini düşündüğünden yargılamaya katılmamış olduğunu ve böylelikle kadının boşanma nedeni olarak iddia ettiği davranışları affettiğini belirterek davanın reddine karar verilmek üzere hükmün bozulmasını talep etmiştir. Davacı kadın vekili temyize cevap dilekçesinde, tarafların boşanma davasından sonra barıştıkları iddiasının doğru olmadığını, kadının kendine ve ortak çocuğa kalacak bir yer bulana kadar aynı evde yaşamaya devam ettiğini, kendini evin içinde ayrı bir odaya kilitleyerek yaşadığını ve erkeğin kadına cinsel saldırıda bulunması sonucunda boşanma kararından sonra, 24.10.2008 doğumlu bir çocuklarının daha olduğunu belirterek kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Dosya kapsamı itibariyle davadan sonra 2013 yılında tarafların bir çocuğunun dünyaya geldiği, erkek tarafından 2017 yılında açılan ancak barıştıkları gerekçesiyle feragatle sonlanan başka bir boşanma davasının olduğu, kararın on üç yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra tebliğe çıkarılması, 4721 sayılı Kanunu'nun 2 nci maddesinde yer alan "Dürüstlük Kuralına" aykırı ve "Hakkın kötüye kullanılması" niteliğindedir. 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği gibi bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Gerçekleşen bu durum karşısında, eldeki dava yönünden boşanma iradesinin samimi olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. V....
V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında verilen boşanma hükmü henüz kesinleşmeden erkeğin ölümü ile davanın konusuz kalıp kalmadığı, ölen eşin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davayı takip edip etmeyecekleri noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi; 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi 3....
hükmü dışında istinaf edildiğini, boşanma hükmünün 19.11.2018 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, boşanma hükmü yönünden yeniden hüküm kurulması usule aykırı olduğunu belirterek kararı kendi davasında yeniden kurulan boşanma hükmü yönünden temyiz etmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile anlaşmalı boşanma davasında mirasçıların, sağ kalan eşin herhangi bir kusurunu kanıtlayamayacağı, bu tür boşanma davalarında sağ kalan eşin kusurunu ölen eş bile tartışmaz ve dahi tartışmaya açmazken ölenin mirasçılarının bunu gerçekleştirmesinin kabul edilemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince davacının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve anlaşmalı boşanma davasında kusur belirlemesi yapılması mümkün olmadığından, bir kısım davacı mirasçıları vekilinin kusur belirlemesine yönelik talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden bir kısım davacı mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
Değerlendirme Davacı-karşı davalı kadın vekili; temyiz tarihinden sonra verdiği 19.01.2023 tarihli dilekçe ile taraflar arasında boşanma ve fer’îleri ile boşanmanın fer'îleri dışında kalan diğer mali konulara yönelik olarak düzenlenmiş olan 04.01.2023 tarihli “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” başlıklı belge sunmuş olup bu hususta karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasındaki boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. O halde taraflar arasında düzenlenen 04.01.2023 tarihli “Anlaşmalı boşanma protokolü” başlıklı belge değerlendirilerek taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle bir karar verilmek üzere hükmün boşanma bölümü dışında kalan diğer yönlerinden bozulmasına karar vermek gerekmiştir. VI....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanma davasına 25.02.2016 tarihinde karar verildiğini, karara karşı taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulduğunu, davacının aile konutu şerhinin kaldırılmasını talep ettiği dönemde Yargıtay sürecinin devam ettiğini, boşanma kesinleşmemiş olduğundan tapuda işlem yapılamadığını, ancak bu davanın açıldığı tarihte boşanma kararının kesinleştiğini, taraflardan birinin Tapu Müdürlüğüne gidip boşanma kararını ibraz ederek aile konutu şerhini sildirmesinin mümkün olduğunu, dolayısıyla dava yoluna başvurulmasına gerek olmadığını, bu davanın açılmasında hukuki bir yarar bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İstanbul Anadolu 12....
Maddede boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin-samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma-irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır....