Hukuk Dairesinin 2018/7965 Esas 2019/472 Karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere; terk ihtarı gönderen tarafın diğer tarafın ihtar tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affettiğinin kabul edilmesinin gerektiği, ihtar tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için de kadına isnat edilip ispatlanmış kusur bulunmadığı, terk ihtarı ile birlikte şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma talebinin ileri sürülemeyeceği, hem birlikte yaşamın imkansız olduğunu ileri sürmenin hem de ortak yaşama devam etme arzusu ile eve dön ihtarı göndermenin iyi niyetle bağdaşmayacağı, bu durumda terk ihtarının samimi olduğundan bahsedilemeyeceği, izah edilen nedenle erkeğin terke dayalı boşanma davasının reddinin isabetli olduğu, gerçekleşen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken davanın reddinin hatalı olduğu değerlendirilmiş...
Sadece eşi evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla kendisini terk eden veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmeyen değil, eşi tarafından terke zorlanan veya ortak konuta dönmesi engellenen eş de terk edilen eş kavramına girmektedir. O halde terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. (HGK.4.11.2009, E.2009/2-402K.2009/484) Somut olay değerlendirildiğinde, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı-davalı erkek, eşine hakaret ve küfür edip, şiddet uygulayıp, eşini ve ortak çocukları evden kovmuştur. Yukarıda belirtilen Türk Medeni Kanununun 164. maddesi hükmü dikkate alındığında davacı-davalı erkek eşin gerçekte iddia ettiği gibi terk edilen değil, terk eden eş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı-davalı erkeğin terk hukuki nedenine dayalı dava açma hakkı bulunmadığından, davasının reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....
Temyiz, her iki davaya yönelik olmayıp; kadının davasına yönelik hükmün; kusur belirlemesi, tazminatlar ve tedbir nafakası bölümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Boşanma hükmü ve yoksulluk nafakası temyiz edilmemiştir. Kanunun açık hükümlerine aykırılık bulunmadığından; boşanma ile yoksulluk nafakasına ilişkin hükmün re'sen temyiz incelenmesine tabi tutulamayacağı görüşündeyim. Mahkemenin sınırlanan bu temyiz sebeplerine yönelik hükmü usul ve yasaya uygundur. Çoğunluğun onama düşüncesine katılmakla birlikte; hükmün temyiz edilen bölümlerinin açıkladığım değişik gerekçeyle onanması gerektiğini düşünüyorum....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, davacı açtığı boşanma davasının reddedildiğini, ancak 2008 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını, davalının ekonomik durumunun iyi olduğunu kendisinin ise sabit bir geliri olmadığını, çocuğu ile birlikte sefalet içinde olduğunu, çocuğun eğitim giderleri olduğunu ileri sürerek tedbir nafakası istemiş; mahkemece, tarafların boşanma davacı açıldıktan sonra bir araya gelmedikleri, anlaşamadıkları, davacının çalışmadığı, davalının ise maddi yardımda bulunmadığı, Türk Medeni Kanununun 197/2 maddesi gereği eşlerden birisinin haklı sebebe dayalı olarak birlikte yaşamaya ara vermiş ise diğer eşten tedbir nafakası talep edebileceği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Oysa somut olayda , bu dosya davacısı kadının daha önce açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş olup, kadının evi terk etmesinde kocanın kusurlu olduğunu, ayrı yaşamakta...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; geçimsizliğe neden olan olaylarda eşini annesiyle yeme içmenin birlikte yapıldığı ortak yaşam alanında yaşamak durumunda bırakarak annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalan, eşinin yaptığı ev işlerini beğenmeyerek '' temiz değilsin'' diyen ve eşine annesinin yanında bağırdığı anlaşılan davalı-davacı kocanın tam kusurlu olduğu, davacı- davalı kadına atfı kabil bir kusurun ispatlanamadığı, davalı-davacı koca tarafından terk sebebine dayalı olarak açılan birleşen boşanma davası yönünden yapılan değerlendirmede, terk sebebine dayanan boşanma davasının asıl dava tarihinden sonra 17/01/2019 tarihinde açıldığı, ihtar talebinin 13/07/2018 olduğu, eve dön ihtarının usule uygun biçimde T1 a 24/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, kadının ihtar tarihinden önce 28/12/2017 tarihinde asıl dava dosyasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek boşanma davasını açtığı, bu boşanma davası derdest...
Bu olgu ile yukarıda açıklanan “diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.”şeklindeki yasal düzenleme birlikte ele alındığında davacı kocanın gerçekte iddia ettiği gibi “terk edilen” değil, “terk eden” eş olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk genel Kurulunun 04.11.2009 gün ve 2009/2-4 esas, 2009/484 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi terke dayalı boşanma davasında dava açma hakkı, kanunun açık deyimiyle sadece “terk edilen eşe” ait bulunduğundan, diğer eşi ortak konutu terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş “terk eden eş” konumunda olmakla, terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple terk eden eşin, terk hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 29/06/2021 NUMARASI : 2019/138 ESAS 2021/446 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Önlem Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Böylece, davacı karşı davalı erkek dava açmakta haklı olup, ilk derece mahkemesince davacı karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi sonucu itibarı ile doğru ise de, davalı karşı davacı kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmediğinden, davacı karşı davalı erkeğin boşanma davası konusuz hale gelmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/11/2022 NUMARASI : 2021/423 ESAS 2022/768 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Önlem Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Önlem nafakası davasının kısmen kabulünü, kusuru, kadın için verilen tedbir - yoksulluk nafakasını, çocuk için verilen tedbir - iştirak nafakasını istinaf etmiştir. Davacı birleşen davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Önlem nafakasının tamamen kabul edilmemesini, önlem nafakası dosyasınında davacı aleyhine yargılama gideri yükseltilmesini, kusuru, birleşen davanın kabulünü, kadın için verilen tedbir yoksulluk nafaka miktarını, çocuk için verilen tedbir - iştirak nafaka miktarını, kadın için maddi - manevi tazminat verilmemesini istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı kadın vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde 54,40TL istinaf karar harcını eksik yatırmış olduğu, davalı erkek vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde 54,40TL istinaf karar harcını eksik yatırmış olduğu anlaşılmıştır....