Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Davacının yasal danışman atanmasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; TMKnun 429. maddesinde kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergine yasal danışman atanacağı hükme bağlanmıştır. Dava dilekçesinde, ...'e TMKnun 405. maddesi gereğince vasi atanması, mümkün olmadığı takdirde 429. maddesi gereğince yasal danışman atanması istenildiği halde, mahkemece, TMKnun 429. maddesi uyarınca herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Mahkemece; “... dava konusu taşınmazın dosyadaki belgelere göre davalılar tarafından zilyet olunduğunu, tapulu taşınmazın 743 sayılı TMK'nun 634, 642, BK'nun 213 ve TK'nun 26. maddesi gereğince resmi şekilde yapılmayan satışların geçersiz bulunduğunu, ayrıca 3402 sayılı KK'nun 12/3. fıkrasında yer alan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine..” karar verilmesi üzerine davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMKnun 713/2 fıkrasında öngörülen “..maliki yirmi yıl önce ölmüş..” ve tapu kütüğünün hukuki değerinin bu nedenle yitirmiş hukuiki sebebine dayalı olarak TMKnun 713/1 ve 2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece, tapulu taşınmazların satışlarının resmi şekilde yapılmadığı, davalıları zilyet olduğu ve olayda on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve irtifak hakkı nedeniyle uğranılan zararın tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007.maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir....
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların sınırlarını dava dilekçesinde belirtmiş oldukları taşınmazın, tapuda kaydı olmayan ve sınır ihtilafları dolayısı ile kadastro çalışmalarının yapılmadığı bir taşınmaz olduğu, davacıların dilekçelerinde; taşınmazı 100 yılı aşkın süredir kullandıklarını ancak davalıların kendi zilyetliklerinde olan bu taşınmazı kullanmalarına engel olduklarını belirttikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazdaki bu belirlemeler ve dava dilekçesindeki açıklama dikkate alındığında, dava zilyetliğin korunmasına ilişkindir. TMKnun 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri uyarınca mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMKnun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMKnun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 28/11/2013 NUMARASI : 2012/477-2013/1017 Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacının 1992 yılında satın almak suretiyle edindiği taşınmazın, kıyı kenar çizgisinde kalması nedeniyle tapu kaydının Kocaeli 1....
Davacının dava dilekçesindeki açıklamaları ve sunduğu deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı eşinin gelişi güzel harcamalarından dolayı, evlilik birliğinin sarsılması, evli eşlerin evlilik birliğinin korunması amacı ile davalı eşin harcamalarına kısıtlama getirilmesi istemi ile dava açtığı, TMKnun 188, 190. 196, 198 ve 199 maddelerinin tartışılması gereken bir dava olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usûllerine Dair Kanunun 4/1. maddesi uyarınca aile mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece yapılan açıklamalar gözönünde bulundurularak davanın belirlenen hukuki niteliğine göre öncelikle görev hususunun değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde dosya kapsamına uygun düşmeyen hukuki nitelendirme ile işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Somut olaya gelince; Hazine tapu malikleri Hasan oğlu İsmet Ağa, Hasan kızı Hediye, Hasan kızı Halime ve Hasan:Atiye(Aliye)'nin mirasçılarının belirlenemediğini ileri sürerek TMKnun 594.maddesi -//- uyarınca dava konusu taşınmazda 32517/4982225 hissenin ve bu taşınmaz dışında ayrıca mahkemece tespit edilecek diğer taşınmazların Hazine adına tescili ile diğer tüm mirasının Devlete geçmesine karar verilmesini istediğinden görev sulh mahkemesine ait bulunduğu halde davanın görevsiz asliye hukuk mahkemesi tarafından incelenip, karara bağlanması doğru görülmemiştir. Görev dava şartı olup, mahkeme hakimi tarafından yargılamanın her aşamasında re'sen gözönünde bulundurulması gerekir. O halde, davanın görev nedeni ile reddine karar verilmesi yerine bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru değildir....
Mahkemece, taraf ve tanık beyanları ile kısıtlı adayının malvarlığını kötü yönetme durumunun bulunduğu, yargılama sırasında dahi ikinci bir iş kurduğu, aile fertleri arasında kısıtlı adayının borç yapma riskinin varlığı nedeniyle mirasa dahil malların paylaşımı yoluna gidildiği, TMKnun 406.maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle kısıtlanmasına ve davacı eşinin vasi olarak atanmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, kısıtlı adayı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....
Mahkemesi'nin 05.02.2014 tarih, 2013/1236 Esas-2014/200 Karar sayılı kararı ile çocukların TMKnun 404.maddesi gereğince vesayet altına alınmasına ve kendilerine dedeleri ...'ın vasi olarak atanmasına karar verildiği; anne Selda'nın ise Denizli 3.Aile Mahkemesi'nin 2013/865 esas sayılı dosyası ile velayetin kendisine tevdii hususunda dava açtığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; Türk Medeni Kanununun 336.maddesine göre boşanma halinde velayet, çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olup velayet hakkı sahibinin ölümü durumunda çocuğun velayeti doğrudan sağ eşe geçmez....