WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, açtığı ilk davadan feragat ettiğine göre, artık aynı olguya boşanma sebebi olarak dayanamaz. Sonrasında ise taraflar biraraya gelmemişler ve yeni bir hadisenin varlığı iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanma kararı verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Davacı, eşi aleyhine daha önce bir boşanma davası açmış, davadan feragat etmiş, yeniden bir araya gelmedikleri ve aralarında yeni bir hadisenin varlığı iddia ve ispat edilmediği halde, davalıya karşı tekrar boşanma davası açmıştır. Bu durumda birlikte yaşamaya ara verilmesi davalı bakımından haklı sebebe dayanmaktadır. Öyleyse Türk Medeni Kanununun 197/2. maddesi gereğince davalı tarafından açılan birleştirilen tedbir nafakası davasının kabulü ile davalı yararına uygun miktarda tedbir nafakası tayin ve takdiri gerekirken, yetersiz gerekçe ile birleştirilen nafaka davasının reddi doğru bulunmamıştır....

    TMK. 169.maddesinde "boşanma ve ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçinmesine, eşlerin malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır" hükmü yer almaktadır. Kural olarak, TMK. 197.maddesine göre, tedbir nafakasına hükmolunabilmesi için, nafaka isteyen tarafın ayrı yaşamakta haklı olduğunun ispat edilmesi gerekir. TMK. 169. maddesine göre ise; boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşam hakkı doğar. Bu durumda da nafakaya hükmolunması için ayrı yaşamda haklılık olgusu aranmaz. Hakim tarafından re'sen nafakaya hükmolunur. Somut olayda ise; eldeki dava 18.02.2014 tarihinde, boşanma davası ise 31.07.2013 tarihinde açılmış, boşanma davası 10.02.2014 tarihinde karara bağlanmış, 15.04.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma dosyasında ise, kadın lehine tedbir nafakasına hükmolunmuştur. Bu halde de, (boşanma davası açılmakla) davacı kadın için ayrı yaşama hakkı doğar....

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-davacı kadın vekili; kocanın boşanma davasının kabulü, kadının boşanma davası ile birleşen nafaka davasının reddi, kusur tespiti, koca yararına hükmedilen tazminatlar, kadının tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava ve karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma, birleşen dava ise Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca tedbir nafakası istemine ilişkindir. İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir (HMK md.355)....

      Mahkemece davacı-davalı erkek tarafından iddia edilen hususların ispatlanamadığı, davalı-davacı kadının kusursuz olduğu kabul edilerek boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Davalı-davacı kadının tedbir nafakası davasında ise; mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen duruma göre, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu ve lehine Türk Medeni Kanununun 197. madde koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davaların birlikte görülmesi halinde her dava bağımsız niteliğini korur. Bu kapsamda Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta ve nafaka talep etmekte haklı kadın ve kadın yanında bulunan müşterek çocuk için Türk Medeni Kanununun 197/2. maddesi gereğince süre sınırlaması yapılmadan nafaka takdir edilmesi gerekirken, boşanma davası süresince nafakaya karar verilmesi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

        Tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden; TMK. 197 ve 169. maddesinde düzenlenen tedbir nafakalarının koşulları ve sonuçları birbirlerinden farklıdır. TMK. 197.maddesine göre, tedbir nafakasına hükmolunabilmesi için, nafaka isteyen tarafın ayrı yaşamakta haklı olduğunun ispat edilmesi gerekir ve nafaka süresi de anılan nafaka mahkeme kararı ile kaldırılmadıkça tarafların boşanmaları halinde boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam eder. TMK. 169. maddesine göre ise; boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşam hakkı doğar. Bu durumda nafakaya hükmolunması için ayrı yaşamda haklılık olgusu aranmaz. Hakim tarafından boşanma davası içinde re'sen nafakaya hükmolunur ve bu madde uyarınca verilen nafaka boşanma davasının reddinin veya kabulünün kesinleşmesi ile sona erer....

        Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir. Evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir....

          HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesinin dosya içeriği ile çelişmeyen tespitlerine, boşanma davasında hükmolunan tedbir nafakasının boşanma davasının reddine dair kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona erecek olması nedeniyle, boşanma davasının kesinleşmesinden sonraki dönem için takipte nafaka talep edilmesi ilama aykırı olup, süresiz şikayete tabi olmasına, mahkemece takipte talep edilebilecek nafaka miktarının boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar tespit edilmesine ve istinaf edenlerin sıfatına ve istinaf sebeplerine göre, ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığından davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

          Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/553 Esas sayılı dosyasıyla hüküm altına alınan tedbir nafakasının, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile konusuz kaldığından davacının kendisi için ve müşterek çocuk için açtığı nafaka davasının reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak ve yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. 1-Davacıya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; TMK'nın 175.maddesine göre; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan, mali gücü oranında, süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, tazminatlar ile müşterek çocuk yararına takdir olunan tedbir ve iştirak nafakasının miktarı, talep olunan tedbir ve yoksulluk nafakasının reddi ile kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle, davacı kadın yararına ara kararı ile hükmolunan tedbir nafakasının boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin tabii bulunmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz....

              Davacının talebi, ayrı yaşamaya dayalı nafaka istemi olup, niteliği itibariyle tedbir nafakası niteliğindedir. Mahkemece, davacının talebi yoksulluk nafakası şeklinde değerlendirilip, aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının karar kesinleştikten itibaren davalıdan (kocadan) tahsiline şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece yapılacak iş; 2009/25 Esas sayılı nafaka dosyasında davacının talebinin, tedbir nafakası olduğu gözetilerek; dava tarihindeki tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi nazara alınarak, davacı kadının ihtiyaçlarını giderecek uygun bir miktarda tedbir nafakasına karar vermekten ibaret olmalıdır....

                UYAP Entegrasyonu