İstinaf Sebepleri 1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen nafakalar ile kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının ve tazminatların miktarları, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılması, yoksulluk nafakasının reddi ve 14.02.2022 tarihli tashih şerhine yönelik istinaf yoluna başvurmuştur. 2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve ferîleri ile zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi sebebiyle erkek lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....
DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, erkeği beğenmediğini söyleyerek ortak konutu terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadına, dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı kadın tarafından yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. III....
davacı erkeğe yüklenilen kusurların gerçekleştiği, evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabul edilmesi gerektiği bu nedenlerle Dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....
Davacı dava dilekçesinde tarafların fikren ve ruhen anlaşamadıkları ve aralarında sürekli huzursuzluk ve tartışma olduğu şeklindeki boşanma sebebine dayanmış ancak dosyada bu konuyla ilgili herhangi bir tanık beyanı veya delili bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde davacının sadakatsiz yaşamı, başka erkeklerle ortamlarda bulunması, haysiyetsiz yaşamı ve eve geç gelmesi nedeniyle boşanma sebebine dayanmamıştır. Tüm dosya kapsamı, dinlenilen tanıklar, Yargıtay kararları ve ilgili mevzuat bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken “ortak hayatın sürdürülmesi” olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikinci olarak “temelden sarsılmanın” karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlayamamıştır. Bu sebeple boşanma talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "Davanın reddine" karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; asıl dava yönünden taraflar arasındaki önceki boşanma davasının reddinden sonra 3 yıl süreyle ortak hayatın kurulamaması gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların TMK 166/4 maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı erkeğin yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat talebi olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada erkeğin eşi dışında başka kadınlarla birlikte yaşaması ve çocuk sahibi olması, ret ile sonuçlanan ilk davadan sonra birlikte yaşamaktan kaçınması ve boşanma sebebi yaratması sebebi ile ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki kurulmasına, çocuklar için 700,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın için 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın için 25.000,00 TL maddi-20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir...
Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince kadının "ortak haneyi terk ettiği" gerekçesi ile boşanmaya neden olan olaylarda kadın tam kusurlu kabul edilmiş ise de evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile açılan davada evi terk etmenin tek başına boşanma sebebi yapılamayacağı, terke dayalı açılmış bir davanın da bulunmadığı, bu sebeple kadına yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında her iki davanın da reddi gerektiği..." gerekçesiyle; ... kadının, davalı-davacı erkeğin kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri ile kusur belirlemesine ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, ispatlanamayan asıl davanın ve karşı davanın reddine ortak çocuğu Eymen'in velâyet haklarının tedbiren taraflarca ortak olarak kullanılmasına, çocuğun tedbiren anne yanında kalmasına, baba ile çocuk arasında tedbiren kişisel ilişki tesisine, çocuk için dava tarihinden hükmen kesinleşmesi tarihine...
Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak davacının davasının kısmen kabulü ile davalı baba ile ortak çocuk arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10.00 ile aynı gün saat 17.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat saat 10.00 ile aynı gün saat 17.00 arasında kişisel ilişki kurulmasına karar vermiş, bölge adliye mahkemesince verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir. Toplanan delillerden tarafların 2009 yılında boşandıkları, ortak çocuk ....'in boşanma davası sırasında doğduğu, boşanma davası sonucunda velayetin davacı anneye verildiği, baba ile de kişisel ilişki kurulduğu ancak 2017 yılına kadar davalı baba ile ortak çocuk arasında fiilen bir kişisel ilişki kurulmadığı, davalı babanın ilk olarak 14.10.2017 yılında icra vasıtasıyla ortak çocuk ile kişisel ilişki kurabildiği anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık anlatımları ile tarafların önceki boşanma davalarından sonra hiç bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı ve 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasının şartlarının oluştuğu, boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkeğin eşi ve çocuklarını, başka bir kadınla birlikte olup terk etmesi sonucu tarafların arasındaki ret ile sonuçlanan önceki boşanma davalarını açarak fiili ayrılığa sebebiyet verdiği ve boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda davacının ağır ve tek kusurlu olduğu, davalının ise kusursuz olduğu gerekçesi ile açılan davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Aile Mahkemesinde boşanma davası açılmıştır. Tarafların boşanmalarına ve ortak çocuğun üzerindeki velayet hakkının taraflarca “müştereken ifasına” yönelik ... yerel mahkemesi tarafından verilen kararın “Tanınması ve Tenfizine” ilişkin ... (...) Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) kararı 24.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir. ... Aile Mahkemesi tarafından yabancı mahkeme ilamının tanınması sebebiyle boşanma konusunda yeniden karar tesisine yer olmadığına karar verilmiş ise de, velayet konusunda var olan kesin hükmü yok sayarak ortak çocuğun velayetini davacı kadına vermiştir. Tarafların yerleşim yerinin ... olduğu ise çekişmesizdir. Ortak çocuğun velayeti; a-... Mahkemesi kararına göre “müştereken kullanılmaya devam edilecektir. b-... (...) Mahkemesi kararına göre “müştereken” kullanılmaya devam edilecektir. c-... Mahkemesine göre “anne tarafından” kullanılacaktır....
Elazığ 1.Aile Mahkemesi'nin 2012/759 E.- 2013/500K. sayılı ilamı ile davacı-b.davalı kocanın açmış olduğu boşanma davasının “kadının kusurunun ispat edilememesi sebebiyle” reddine karar verildiği, 20/02/2014 tarihinde kararın kesinleştiği, iş bu davanın ise 05/10/20217 tarihinde açıldığı, bu davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede tarafların bir araya gelmedikleri ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı-b.davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır....