Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(Muhalif) KARŞI OY YAZISI Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Terk sebebiyle boşanma davası ise terk edilen eş tarafından açılır. (TMK. m. 164/1.) Türk Medeni Kanununun 164/1. hükmüne göre davacının terk sebebiyle boşanma davası açma hakkı bulunamamaktadır, Değerli çoğunluğun farklı düşüncesine katılma olanağım yoktur....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2021 NUMARASI : 2021/253 ESAS, 2021/540 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 1986 yılında görücü usulü ile evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığını, taraflar arasında fikren ve ruhen anlaşmazlıkların olduğunu, davalının kıskanç tavırları nedeniyle ortak hayatı çekilmez hale getirdiğini, müvekkilin İstanbul 12....

    Boşanma davasına rağmen tarafların aynı evde birlikte yaşamaya devam etmeleri, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, ortak hayatın çekilebilir olduğunu gösterir. Bu husus gözetilmeden isteğin reddi yerine boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiştir...." şeklinde gerekçeler de dikkate alındığında tarafların boşanma davası açıldıktan sonra aynı evde yaşamaya devam etmelerinin; evlilik birliğini çekilmez hale gelmediğini göstermekte olup; ortak hayatın temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğe kabul elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilemediğinden, şiddetli geçimsizlik ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hususu ispatlanamadığından, davacı tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesi ile "Davanın reddine" karar verilmiştir....

    Her ne kadar davalı-karşı davacı erkek ikinci kez gönderdiği ihtarda davacı-karşı davalı kadını tarafların birlikte seçtikleri (TMK ınd.186) veya Türk Medeni Kanunun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da Hakim tarafından belirlenen (TMK m. 195) bağımsız bir eve davet etmemiş ise de, ilk ihtarda ortak konuta davet ettiği ve bu ihtarın usule uygun olduğu sabittir. Ne var ki, ilk incelemede bu husus gözden kaçmış, hüküm, "davacı-karşı davalı kadının, tarafların birlikte seçtikleri (TMK m. 186) veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen (TMK m. 195) bağımsız bir eve davet edilmediği, davacı-karşı davalı kadının ihtara uymamakla haklı olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğinden" bahisle bozulmuştur....

      İhtisas Kurulundan yeniden rapor alınarak sonucuna göre: 1- Ölümle, müdahalede gecikme arasında illiyet bağının varlığı durumunda, eylemin, taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturabileceği gözetilerek yargılama görevinin asliye ceza mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi, 2- Ölümle, geç müdahale arasında illiyet bağının kurulamaması halinde ise; acil hastaya zamanında müdahale edilmeyerek tıbbi yardımın geciktirilmesi suretiyle mağduriyete neden olunması sebebiyle TCK'nın 257/2. maddesiyle hüküm kurulması, gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle beraat kararları verilmesi” nedeniyle önceki hükmün bozulmasına karar verildiği ve bozma ilamına uyulduğu halde zehirlenme şüphesiyle getirilen hastaya yaklaşık yarım saat gecikmeyle müdahale edilmesinin ölümün gerçekleşmesine sebep olup olmayacağı konusunda bir değerlendirmeye yer vermeyen ......

        ödeme gücü yanında ortak çocuğun yaşı, okul durumu ve genel ihtiyaçlarının da nazara alınması gerekir....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal Hüküm : Beraat Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya kapsamına göre; aralarında resmi olarak verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadığı; fiilen de beraber oldukları dönemde, resmi nikahlı eşi katılanın sadakatinden kuşkulanan ve kendisini aldattığını düşünen sanığın, katılanın iş yerindeki diz üstü bilgisayarına, onun bilgisi ve rızası dışında giriş yaparak, katılanın başka bir kadına aşkını ve sevgisini ifade ettiği elektronik iletileri ve bir bayana ait resimleri alıp, bu belgeleri, katılanın iş yerinde çalışan tanıklara gösterdikten sonra, açılan boşanma davasına delil olarak sunduğu iddiasına konu olayda, Aksi kanıtlanamayan sanık savunması ve tanıkların anlatımlarına göre, katılana özel belgelerin, katılanın bilgisayarı ortak konutta bulunduğu sırada...

            Tüm dosya kapsamından, davacı erkek tarafından 01.12.2015 tarihinde açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının erkeğin kusurlu olması sebebiyle reddine karar verildiği, ret kararının 30.03.2016 tarihinde kesinleştiği, ret kararından sonra tarafların bir araya gelmedikleri, eldeki davanın yasada öngörülen üç yıllık süreden sonra açıldığı, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, TMK 166/son maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği sabit olmakla birlikte ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere davacı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğu, kadına atfı kabil bir kusurun ispatlanmadığı, buna göre ilk derece mahkemesince verilen boşanma kararının ve davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemesinin isabetli olduğu anlaşılmıştır....

            Davacı kadının on günlük cevap süresinden sonra verdiği katılma yoluyla temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı olarak açılan boşanma davasında, 05/05/2012 tarihinde mahkemece tarafların boşanmalarına karar verilmiş, gerekçeli karar 28/10/2019 tarihinde davalı erkeğe tebliğ edilmiştir. Davalı erkek süresinde sunduğu temyiz dilekçesinde davacı kadın ile birlikte yaşamaya devam ettiklerini beyan etmiştir. Buna göre, gerekçeli kararın davacı kadın tarafından 7 yıl sonra tebliğe çıkarılması da dikkate alınarak, ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığının, taraflara delil sunma hakkı da tanınarak araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekli olup hükmün bu sebeple bozulmasına karar verilmiştir....

              Dava, erkek tarafından, evlilik birliğinin, yasal 3 yıllık süre içerisinde yeniden kurulamaması nedenine dayalı, TMK'nun 166/son maddesince açılan boşanma davasına ilişkindir. Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların, 08/08/2003 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden, 01/06/2004 d.lu İbrahim, 25/01/2007 d.lu Yusuf ve 19/08/2008 d.lu Defne isimli üç müşterek çocuklarının olduğu, davacı erkek tarafından, evlilik birliğinin, yasal 3 yıllık süre içerisinde yeniden kurulamaması nedenine dayalı, TMK.'nun 166/son maddesince uyarınca; "Samandağ 1....

              UYAP Entegrasyonu