WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 331/1. maddesi uyarınca davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre, yargılama giderlerini takdir ve tayin eder. Bu durumda, boşanma davası ve ferileri hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların dava tarihindeki haklılık durumlarına göre yargılama giderleri yönünden bir karar verilmesi gerekir. Terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, ayrılık en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtarın sonuçsuz kalması gerekir. Turgutlu Aile Mahkemesinin 12/08/2020 tarih, 2020/439 Değişik İş sayılı dosyasında ihtarı içerir tebligatın bilainfaz iade edilerek tebliğ edilemediği anlaşılmaktadır....

Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talebiyle temyiz yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasının yargılaması sürerken tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları ve boşanma hükmünün 24.11.2022 tarihinde kesinleştiği hususunun Bölge Adliye Mahkemesince 16.12.2022 tarihinde Uyap üzerinden bildirildiği, bu durumda boşanma davasının konusuz kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....

    Aile Mahkemesinin 2019/367 esas, 2019/202 karar sayılı dosyasında anlaşmalı olarak boşandıkları ve boşanma kararının 06/11/2019 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin boşandıktan sonra tesadüf eseri eski eşinin yeni erkek arkadaşı olduğunu düşündüğü şahsı eski eşi ile birlikte gördüğünü, bunun üzerine konu ile ilgili ortak çocukları da bulunduğundan bilgi almak istediğini ve eski eşi ile bu durumu konuştuğunu, müvekkilinin yaptığı araştırmalar sonucu bu şahıs ile müvekkilimi evlilik birliği içerisinde evliliğin son 7 yılında birlikte olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin bu durumdan habersiz olduğu için ortak çocukları da olması sebebiyle anlaşmalı boşanmayı kabul ettiğini, ancak söz konusu bu durumun müvekkili tarafından kabul edilebilir bir durum olmadığını, bu nedenle söz konusu yargılamanın yenilenmesini, davanın anlaşmalı olarak görülen boşanma davasından çıkartılarak "zina sebebiyle" çekişmeli boşanma davası olarak görünmesini, 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminat talepleri...

    Yukarıda da açıklandığı üzere ilk derece mahkemesince verilen ilk hüküm, davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve fer'ileri yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise sadece velayet yönünden istinaf edilmiştir. Bu durumda, kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Hal böyle iken, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, son kararla kesinleşen kadının boşanma davasındaki boşanma hükmü yönünden hüküm kurulması yine kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmü istinaf kapsamı dışında tutularak kesinleşmekle, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davası yönünden konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

      Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı erkek, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı, davalı-karşı davacı kadın ise hem Türk Medeni Kanununun 166/son, hem de 166/1 maddesine dayalı boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulüne (TMK. md. 166/1 ve son), davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının ise daha ziyade kusurlu olduğundan bahisle reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeniyle açılan davada boşanmaya karar verebilmek için; herhangi bir boşanma sebebiyle açılmış ve reddedilerek kesinleşmiş bir boşanma davasının bulunması; bu kararın kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Yasa hükmünden de anlaşıldığı gibi; boşanma kararı verilebilmesi için herhangi bir kusur araştırması yapılması gerekmemektedir....

        O hâlde, ortak konutu terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin, gerçekte terk eden eş olması nedeniyle, terke dayalı boşanma davası açma hakkı bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu sonucun, yasanın konuluş amacına da uygun olduğu anlaşılmaktadır. Aksine görüşün kabul edilmesi hâlinde; ortak konuttan kovulan, fiilen ayrılmaya zorlanan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesi engellenen eşe karşı, haksız konumda bulunan eşin boşanma davası açma hakkı olduğunun kabulü ile boşanma kararı elde edebileceğinin düşünülmesi, hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı her türlü duraksamadan uzaktır. 16....

          , kadının ailesine "...kızınızın ağzına s...tım, gelin kızınızı alın..." dediği, yaşanan tartışmada ortak konutun kapısını kırdığı, kadın ve kadının annesinin boyunun kısa olması ile ilgili hakaret ettiği, kadının üzerine kapı kilitleyip gittiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, 300,00 TL iştirak nafakası, iştirak nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi, evlilik süresi, tarafların yaşı dikkate alınarak kadın yararına...

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eş ve baba olarak sorumluluklarını yerine getirmeyen, eşine ve çocuklarına ilgisiz olan, 02.11.2019 tarihinde yaşanan olayda eşine ve eşinin kardeşine fiziksel şiddet uygulayan, aynı gün ve taraflar arasında yaşanan bir telefon görüşmesinde eşini "seni ve çocukları yakarım, seni ve aileni yakarım, beni tutamazsınız, sizi ve evinizi tararım, sizin yaşamanıza izin vermem" diyerek tehdit eden erkeğin ağır, kişisel temizliğine ve ortak konutun temizliğine özen göstermeyen ve dönem dönem küserek babasının evine giden kadının az kusurlu olduğu, erkeğin eşine aileden ayrı bağımsız konut temin etmiş olması sebebiyle bu konuda erkeğe kusur yüklenemeyeceği ve yine kardeşinin erkeğe fiziksel şiddeti nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği; boşanma sebebiyle mevcut...

              Terk edilen eş (TMK.md.164) diğerini yukarıda açıklanan kurallara uygun olarak ortak konuta çağırmakla yükümlüdür.Çünkü ortak hayat bunu zorunlu kılar (TMK.md.185/3) Tarafların kanuni koşullara uygun ortak konutunun belirlenmediği anlaşıldığından ihtar geçersiz olmakla,davanın reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan sebeple değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılma olanağım yoktur....

                DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2001 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, 2011 yılında kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini ve 14.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, tarafların bir araya gelmediğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile eylemli ayrılık hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

                  UYAP Entegrasyonu