Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK 166/son fikrasi gereğince "boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açlmiş bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi halinde. her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamissa evlilik birliği temelinden sam sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmünü içermektedir. Erbaa 1. Asliye Hukuk Hakimliğinin 2010/532 esas 2011/276 karar sayılı ava dosyası da geçimsizlik sebebiyle açılmış, dava reddedilmiş ve karar 08.02.2012 tarihinde kesinlesmistir. Yasanın aradi 3 yillik süre 8 vil geçerek fazlasıyla dolmus ortak hayat yeniden tesis edilememiştir. Bu durumda kusur durumuna bakılmaksızın tarafların boşanmasına karar verilmesi gerekmektedir. Taraflar aralarındaki geçimsizlik sabit olup tarafların tekrar bir araya gelmeleri artık imkansızdır. Evlilik birligi temelinden sarsılmiştir....

Toplanan delillerden; davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 10.12.2010 tarihinde kesinleştiği, erkeğin bir başka kadınla uzun süredir evlilik dışı ilişki yaşadığı bu ilişkinin halen devam ettiği, davalı kadın tarafından erkek aleyhine 02.01.2006 tarihinde nafaka davası açıldığı,kadın için tedbir nafakasına hükmedildiği, tedbir nafakanın kaldırılmasına ilişkin bir davanın da bulunmadığı böylelikle yanlar arasındaki nafaka davası, temyize konu boşanma davasındaki erkeğin halen başka bir kadınla birlikte yaşadığına dair tanık beyanları dikkate alındığında, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır....

    olmadığına, velâyet ve kişisel ilişki istinaf edilmeden kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk M.İbrahim için verilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının celse tarihi itibariyle aylık 400,00 TL artırımı ile toplamda aylık 550,00 TL iştirak nafakasına, boşanma ilamı istinaf edilmeden kesinleştiğinden yeniden tedbir nafakası verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk Bilge Sıla'nın celse tarihi itibarıyla ergin olduğu anlaşıldığından boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden müşterek çocuğun ergin olduğu tarihe kadar aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, karşı dava yönünden; boşanma davası hakkında karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, asıl davada davacı- karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı- karşı davalı üzerinde bırakılmasına, asıl davada...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ziynet-eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı , davalı ile 2011 yılında boşandıklarını ve boşanma kararının 11.04.2013 tarihinde kesinleştiğini, kendisi evden ayrıldığında ziynet eşyaları ve hesaplarındaki ortak paranın davalı tarafından alındığını ve kendisine verilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik altın ve ziynet eşyası yönünden şimdilik 40.000 TL,ortak hesaptaki para yönünden şimdilik 3.500 TL,beyaz eşyalar yönünden şimdilik 6.500 TL olmak üzere toplam 50.000 TL’nin boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini...

        GEREKÇE: Dava, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK md.166/1,2) boşanma istemine ilişkindir. Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir (TMK md.166/1,2). Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, erkeğe hakaret ettiği, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediği, geldikleri takdirde erkeğin ailesi ile konuşmadığı, ailesine hakaret ettiği, sürekli sinirli ve agresif bir yapıda olduğu, ortak konuttaki eşyalara zarar verdiği, erkeğe ve ortak çocuklara fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, kıskanç olduğu, saygısız tavırlarının süreklilik arz ettiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, aylık 500,00 TL iştirak...

          Bu durumda kadının boşanma davasının esası hakkında bir karar verilmeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m.331/1). Bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Mahkemece verilen ilk hükümde erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadın tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir. Bu hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmiştir....

            C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tarafından kadın aleyhine açılan boşanma davasının reddedildiği ve kesinleştiği, taraflar arasında ortak hayatın tekrardan tesis edilmediği, fiili ayrılığı devam ettiği, erkeğin, gelirini kumar alışkanlığı için kullanarak ailenin ekonomik durumuna zarar verdiği, kadının önceki evliliğinden olan yaşı küçük çocuğuna karşı korkutucu davranışlar sergilediği, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, birlikte yaşamaktan kaçındığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak davalı-davacı erkek tarafından açılan ve reddedilen boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulamamış olması...

              Bu nedenle, mahkemece verilen hüküm karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın için hükmedilen tedbir nafakası, bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır....

                Aile Mahkemesinin 2008/40 esas ve 2008/525 sayılı dosyasında açtığı boşanma davasında verilen ret kararının kesinleşmesinden sonra yeniden bir araya gelmediklerini iddia ederek Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eldeki davayı açmış, davalı kadın davaya cevabında ortak hayatın yeniden kurulduğu, bu sebeple davanın reddini savunmuş, mahkemece, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi; boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir hükmünü içermektedir....

                  UYAP Entegrasyonu