CEVAP Davalı davacı erkek vekili cevap ve birleşen davada dava dilekçesinde özetle; davacı davalı kadın tarafından daha önceden boşanma davası açılarak reddedildiğini, müvekkiline bu eylemler nedeni ile kusur izafe edilemeyeceğini, kadının evlilik birliğinin yeniden tesisini engellediğini, evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, her fırsatta sebepsiz yere evi terk ettiğini, ailesinin yanına gittiğini, müvekkilini maddî dar boğaza sürüklediğini, ortak konuta gelmemekte ısrar ettiğini, birlikte yaşamaktan kaçındığını, ailesinin birliğe müdahalesine sessiz kaldığını, iki sene önce müvekkili tarafından ortak hayat kurulması için girişimde bulunulduğunu, kadının ...'ya taşınılması talebi üzerine müvekkilinin ...'...
, erkeğin, kadını ortak konuta almadığını, ortak konuta kamera sistemi yerleştirdiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, iftira attığını, taraflar arasındaki boşanma davasının halen derdest olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3.Davalı-karşı davacı kadın vekili 03.11.2018 tarihli birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, zina hukuki sebebine dayalı davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte, davalı-karşı davacı erkekten kaynaklı geçimsizliği kabule elverişli başkaca da ciddi sebep ve deliller tespit edilememiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsuru kadının davasında gerçekleşmemiştir. Bu durumda, kadının davasının reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ise de; davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasında verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle kesinleştiğinden, kadının davasının konusuz hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda kadının boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir....
Sadece çocuğumu götürürüm" dediğini, davalının bu tutumları sebebiyle tarafların karakolluk olduklarını bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için 500,00 TL, ortak çocuk için 1.250,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, müvekkiline ait takıların bedeli olan 18.740,00 TL'nin ve ortak çocukla müvekkiline ait kişisel eşyaların davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Aile Mahkemesinin 2012/866 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası görüldüğü, bu davanın Mahkemesince reddedildiği, anılan kararın 17/05/2013 tarihinde kesinleştiği, davacının Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 3 yıl geçtiği halde ortak hayat kurulamadığı için bu davayı açtığı, tarafların tanıklarının dinlendiği, davacı tanıklarından Hasip’in davacının 5 yıldır eşinden ayrı yaşadığını bildiğini, diğer tanık Harun ise ilk boşanma davasından sonra davacının eve dönmediğini, ancak çocuğunu görmek için geldiğini, gece kalıp kalmadığını beyan ettiği, davalı tanıklarından Yüksel tarafların boşanma davasından sonra birlikte yaşamaya devam ettiklerini, çocuklarının kazasında ziyarete gittiğinde davacının evde olduğunu, davacının davalıyı aradığını akşam gelirken ne alayım diye sorduğunu, diğer davalı tanığı Nigar’ın davacının ayrı evi olduğu, buna rağmen davalının evine gelip kaldığını, bazen yemek yarken bazen de kahvaltı yaparken tarafları gördüğünü, tarafların çocuğu evde yokken de davacının...
boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı kadın ise evlilik birliğinin sarsılması sebebine (TMK m. 166/1) dayanarak karşı boşanma davası açmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca kendi davalarının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, kadının hastalığı sebebiyle bakım evinde kalırken onunla ilgilenmediği, annesi bakım evinde olduğundan teyzesinin yanında kalan ortak çocuk ile ilgilenmediği, davalı-davacı kadının ise eşine karşı saldırgan davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında her iki taraf da dava açmakta haklıdır....
CEVAP 1.Davalı-davacı erkek vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, ortak konutu terk ettiğini iddia ederek asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2012 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ortak konutta bulunan eşyalara zarar verdiğini, hakaret ettiğini, sık sık ortak konutu terk ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, intihara teşebbüs ettiğini, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmelerini istemediğini, ailesine iftira attığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesini, erkek yararına 25.000,00 TL maddî tazminat, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden: davacı erkek tarafından Kocaeli 3 Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının reddedilip, 11/09/2012 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı, davalı kadın tanıklarının beyanlarının evlilik birliğinin yeniden kurulduğunun kabulü olarak değerlendirilemeyeceği, tarafların evlilik birliğinin devamı amacıyla biraraya geldiklerinin yeterli delillerle kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin fiili ayrılık (TMK m. 166/son) sebebine dayalı boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi usul ve yasaya aykırıdır....
Mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur. Mutlak butlan davasının sonucu beklenmeksizin, kadının açtığı boşanma davasının esasının incelenmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılacak iş, mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davasının sonucu beklenildikten ve boşanma davasının konusunun kalıp kalmadığının da mutlak butlan davasının sonucuna bağlı olduğu gözetildikten sonra, kadının boşanma davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermekten ibarettir. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....